Bilim dünyası bir derdimize daha derman oldu. University of Southern California’da yapılan bir araştırmaya göre, erkeklerin, stresli bir durum söz konusu olduğunda, karşılarındaki insanın yüz ifadelerini okuma ve empati geliştirme becerileri olmadığı belirlenmiş. Bir tartışma esnasında stres dozu yükseldiğinde kendilerini çekmeye, arazi olmaya daha yatkınlarmış. Kadınlar, karşılarındaki insanın duygularını paylaşmaya yönelir ve destek ararken, erkekler bunun tam tersine meyledermiş. (Hadi ya?? İlk defa duyuyorum. Sen de demesen USC...) Evet sevgili her tartışmada saçını başını yolan Habitus okuru, bugünden itibaren sevdiceğine “sen beni hiç anlamıyorsun” demeyeceksin, çünkü, evet, anlayamıyor. Hiç kızma, USC açıklamış işte durumu. Seni anlamamasının sebebi keresteliği değil, sadece bu işlem için beyninin farklı bir yerini kullanıyor olması özetle. Eh, erkeklerin beyni bizim gibi çalışmıyor diye onları suçlayamayız, değil mi canım. Stres altındaki erkeklerin beyninin kadınlardan farklı çalışıyor olması, birçok sıkıntılı durumu da açıklıyor. Şöyle ki, 1- Erkeklerin, bir tartışma esnasında konuşmayı sürdürememeleri, ani sinir patlamaları ve nihayetinde arkalarında çözülmemiş problemlerden oluşan bir dağ bırakmaları... 2- Ağlayan kadına verdikleri tüm tepkiler... Ağlayan kadının daha da çok üstüne gitmek, ağlayan kadına sinirlenmek, ağlayan kadın görünce kaçmak, -ki tüm bunlar bir kadının daha çok ağlamasına sebep olur- işte tüm bunların nedenini de anlamış bulunduk. Teşekkürler Güney Kaliforniya Üniversitesi! 3- Erkeklerin, karşısındaki insanın yüz ifadesinden bir halt çıkaramamaları, kendi aralarındaki anlaşmazlıkları da açıklıyor. Misal, trafikte iki adamın dakikalarca bağrıştıktan sonra meseleyi halledemeden olay yerinden ayrılmaları ve hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam etmeleri... Be adam, sen az önce bir adama ağzına gelen tüm küfürleri etmedin, üstüne yürümedin, gözlerinden ateş, kulaklarından duman fışkırmadı mı? Bu ne sakinlik. Aynısı bana olduğunda gece rüyamda bile kavgaya devam ediyorum. Kendi beynimde karşımdakinin hesabını kapatmadan, vicdanımı rahatlatmadan huzura ermiyorum. Meğer bu durum kadınlığımdanmış. Erkeklerin kavga sonrası tuhaf pervasızlıklarının sebebi ise, sorunun çözülmesi değil (zaten çözüldüğü görülmemiştir), avaz avaz bağırıp kendilerini rahatlatmış olmalarıymış.
Sakin sakin kavga ediniz, siz kazanınız!
Sonuç: Stresli durumlarda erkeklerle iletişim kurmanın tek yolu damara basmadan kavga etmeyi başarmak. Sadece ilişkilerimizi düşünmeyelim, herhangi bir platformda erkeklerle ilgili sorun yaşandığında, hem kadınların, hem de erkeklerin kendi aralarında ne yapmaları gerektiğini bilim dünyası söylüyor bu defa. Hal böyle olunca, erkekleri sinirlendirmeden tartışmayı başarabilirsek (o da nasıl olacaksa) sıkıntılı durumdan “kazanan kişi” olarak çıkmamız mümkün. Evde/işte/sokakta; eğer karşınızdaki erkeği tartışmaya, kavga etmeye değer buluyorsanız, birtakım stratejiler olsun, efendime söyleyeyim, tatlı dil olsun, kanına girmek olsun; bu mahiyetteki yöntemleri kullanınız. Bir deneyin bakalım, belki daha az gözyaşı dökecek, “sevgilim/kocam beni anlamıyor, dinlemiyor cümlesini daha az kuracaksın sevgili dişi kuş Habitus okuru.
Şaşırtan teyzeler!
Yozgat’ta alt balkona çamaşırı düştüğü için arkadaşının 6 yaşındaki çocuğuna ip bağlamak suretiyle alt balkona sarkıtan ve sonra geri çeken teyze. Yahu sen çıldırdın mı? İp kopsa bunun hesabını kime vereceksin a teyze.
Çengelköy Çınaraltı Çay Bahçesi’nin berbat tuvaletlerinde bir teyze, çoraplarını çıkardı, adeta bir Cirque du Soleil akrobatı kıvraklığıyla bacaklarını lavaboya kadar kaldırdı ve ayaklarını yıkadı. Hızla dışarı koştum, durumu bir yetkiliye bildirmeye. Kadına bir müdahale yapılmadı. 1- Çınaraltı gibi ?en azından adıyla- klasik bir mekana bu durum hiç yakışmadı. 2- Dersimi aldım. Bundan böyle önce tuvalet teftişi, sonra çay siparişi.