Kadın olmak karakolda da zor!

Polis, “Ölüm Pornosu/Snuff” adlı kitabın çevirmeni Funda Uncu’ya “Sen manken misin, böyle bir karakola düştün mü hiç?” diye sordu ya şimdi.

Haberin Devamı

Gerçi sonradan yalanladılar, tabii ki kabul edecek değillerdi.

Bana kalırsa “Aramızda ayarını bilen, vatandaş dostu olanlar kadar, olmayanlar, ayarsızlar da var” deselerdi daha çok puan toplarlardı.

Zira karakola herhangi bir sebeple “düşen” kadının ne muamele gördüğünü yaşayan bilir.

Misal bendeniz, artık kendimi doğa kanunlarına bırakmış bir insanım. Çünkü başıma bir hâl gelirse eğer, artık polisle alaka kurmamaya bir sene önce karar verdim.

En son kendimi karakolda bulduğumda trafikte korna çaldığım bir adam ağzından köpükler saça saça üstüme yürüdüğü zamandı.

Dedim ki, bu şehir eşkıyaları bize ettikleriyle kalıyor. Ben en iyisi şikayetimi yapayım, hem adam cezasını bulsun, hem de gönlüm rahat etsin.

Karakola gittim. Dedim ki, “Memur bey, şikayetim var.”

Cevap: “Otur bekle, bakarız!”

Zaten bir gün polis bir vatandaşa “Siz” diye hitap etsin, dişimi kıracağım.

Yarım saat bekledim. Bu arada ara sıra gelip geçen memurlara soruyorum “Bana ne zaman bakacaksınız” diye. Cevap hep aynı, “Otur bekle!”

Bana durmadan oturmamı emrediyorlar. Koridordayım, gelen geçen memurlar bana bakıyor “Nedir bunun olayı” der gibi. Aralarında fısıldaşıyorlar, gülüşüyorlar.

Nihayet “sıram” geliyor. Karakol bomboş bu arada. Neyin sırasını beklediğimi bilmiyorum.

Sanki büyük bir suç işlemiş bir adam gibi, koltuğa ilişiyorum.

“Niye geldin?” “Adın ne?” “Nerede oturuyorsun?” “Ne şikayetiymiş bu, anlat bakalım...”

Haberin Devamı

Ben kabahat işledim

Bu da bir tür “manken” muamelesi. Sanki beni sokaktan topladılar, sanki büyük bir kabahat işledim de beni sorguluyorlar.

Ben ısrarla SİZ diyorum, birbirini tanımayan insanların konuşurken takındığı tavrın dışına çıkmıyorum ama hâlâ “karakola düşmüş kız” muamelesi görüyorum.

Neyse sabrettim, olayı anlattım, şikayetçi olacağımı söyledim, benden açık adres ve telefon istediler.

Celp geldiğinde taraflara adresler gidiyor biliyorsunuz. Yani bir manyağı karakola gidip şikayet ediyorsunuz, polis de sizin açık adresinizi manyağa gönderiyor, meali bu.

Dedim ki, ben bu hasta adama adresimi göndermek istemiyorum, eğer adres gönderecekseniz şikayette bulunmayacağım. “Ne o, polise güvenmiyor musun?” diyor, aralarında gülüşüyorlar.

Bana adres gönderiminin sebebini, sistemin nasıl işlediğini anlatmak yerine çaya şeker atıp çıngıl çıngıl karıştırırken yaptıkları, gülüşüp eğlendikleri günlük eğlence muhabbetlerine meze ediyorlar. “Şikayetten vazgeçiyorum” diyerek, karakoldan hızla uzaklaşıyorum...

Bir daha gelmemek üzere...

Kadınsan eğer

Haberin Devamı

Elbette bu Funda Uncu’nun gördüğü muameleyle karşılaştırılamaz ama temelde hep aynı hikaye var. Eğer kadınsan ve karakoldaysan, bu senin kötü muamele görmen için yeterli bir sebeptir.

Kendi kendine gelmiş olsa da, getirilmiş olsa da, iyi kadınların karakolda işi olmaz.

İşi olsa bile, ona sahip çıkan tavırlarıyla karşısındakilere “bu kadın sahiplidir, biz düzgün insanlarız” mesajı gönderen bir erkekle gelmelidir ki iyi muamele görsün.

Zihniyet budur.

Şimdi ben bu muameleden sonra çok mecbur değilsem “kadın başıma” karakola gider miyim? Gitmem. Memurlarla iletişim kurar mıyım? Kurmam. Böyle muamele göreceğime, kendimi doğanın kanunlarına bırakırım.

Keşke polis “Funda Uncu böyle bir muamele görmemiştir, böyle laflar edilmemiştir” demek yerine “Soruşturuyoruz, gereği yapılacaktır” deseydi.

Belki bizim gibi farklı zaman ve yerlerde karşılaştığı çürük elmalar yüzünden polise karşı güvenini, güzel hislerini kaybetmiş yüzlerce, binlerce vatandaşının yüzünü güldürebilirdi...

Yazarın Tüm Yazıları