Paylaş
Sebebi, D vitamini eksikliğiymiş... Yani 37 yaşındaki Gwyneth kardeş, uzun yıllardır uyguladığı ve vücuduna D vitamini tedarik edemeyen diyetlerin, daha da önemlisi uzun süre güneş ışığı görmemesinin bedelini ödemekte bu aralar.
Şimdi doktorunun önerdiği “azıcık güneşe çıkıver” tavsiyesine şaşırıyor.
“Bugüne kadar güneş ışınlarının zararlı olduğu öğretildi, şimdi güneşe çıkmam öneriliyor. Biraz kafam karıştı” diyor.
Konuyla ilgili yorum yapan bir blogger, bunca yıldır bir deri bir kemik kalmasını sağlayan sağlıksız diyet ve detoks yöntemleriyle ilgili bir gün bile endişe duymazken, bünyeye güneş ışını almakla ilgili bu kadar kuşkucu davranmasını hayretle karşıladığını söylüyor.
Ben dersimi aldım!
Öncelikle uyarımı yapayım, öyle “spiritüel hayat ve birtakım dengeler, detokslar ve çimen suları” insanı değilim. (Belki de olmalıyım, bilemiyorum!) O dünyaya ait hiçbir konuyla iyi anlaşamam. Öyle evrenle mevrenle bütünleşmişliğim yoktur. Huzur dünyasıyla birlikte anılan yoga, meditasyon gibi şahane aktiviteleri bile yapamıyorum.
Kısacası, “huzurla kendine bakma dünyası”na dair konulara hayli temkinli yaklaşırım. Güvenemem. O nedenle bu konularla ilgili tavsiye vermeye pek cesaret edemem. Fakat bir detoks keşfettim ve bunu kesinlikle duymalısınız. Seans esnasında gördüklerim yerine karşıma bir hayalet çıksa herhalde daha az şaşırırdım!
Peter Agre ve Roderick McKinnon isimli kimyagerlerin Nobel ödülü kazanan keşiflerinden yola çıkılarak hazırlanmış bir detoks yöntemi bu...
İki bilim adamı, tuzların ve suyun vücut hücrelerinin içine-dışına nasıl taşındığını, sinir hücrelerindeki elektrik sinyallerinin oluşum ve iletim biçimini açıklamış, bu buluşları ile ödül almışlar. Detoks da bu prensipten yola çıkıyor, hücrelerde biriken toksinleri vücuda ufak miktarda elektrik akımı vermek suretiyle uyararak parçalıyor ve ayaktaki ter bezleri ile atılmasını sağlıyor.
Ayaklarınızı, içinde düşük akımda elektrik veren mekanizma olan su dolu bir kabın içine sokuyorsunuz. Yarım saat içinde, vücudunuzda biriken ve elektrik sayesinde parçalanıp ayaktaki ter bezlerinden dışarı atılan toksinler yüzünden önünüzde duran suyun renk ve kıvamının değiştiğine tanık oluyorsunuz.
Yanımda oturan ve günde iki paket sigara, en az bir litre kola tükettiğini anlatan genç kadının yarım saat sonra halini görmenizi isterdim. Ayaklarını soktuğu su (bildiğiniz musluk suyu), yarım saat içinde kıvamlı sarı-kahverengi bir sıvıya dönüştü! Bildiğiniz, nikotin rengi yani!
Vücudunuzda biriken toksinin türüne göre değişiyor suyun rengi. Benimki ise yanımda oturan genç kadınınki kadar olmasa da, yaşamsal alışkanlıklarımı oturup düşünmemi gerektirecek kadar toksin barındırıyordu yarım saat sonra... Toksinlerin toplandığı suya bakınca, uzun yıllar sigara içtikten sonra eline akciğer röntgenini almış bir hasta gibi hissettim kendimi. Bu detoksu uygulayan yer Güral Sapanca Wellness Park’ın Aliva SPA’sı.
Sağlık konusunda ben dersimi aldım kardeşim. Seanstan sonra berrak suyu toksinleriyle kahverengiye çevirmeyi başaran hanım kızımızın derhal sigara yakmasına şahidim bu arada.
Paylaş