Paylaş
Zaten bizim Cenker (Tezel) güneye inmişse, beach’lerde metrekareye 5 ünlü düşmeye başlamış demektir, dolayısıyla plajlarda hesaplıca salınma sezonu açılmıştır.
Tabii bu plaj salınmaları hassas meseleler. Tamamen “dengeler” üzerine kurulu.
Şimdi, efendim, ünlülerimiz biliyorlar ki, fotoğraflanacaklar.
Biliyorlar ki kameralar çekecek, magazin programlarında uzuuuuuun uzun görülecekler. Bakın söylüyorum, o iskelelerde yatışlar bile hesaplı.
İngiliz araştırmacılar, matematik dâhileri bile çözememiştir “iskelede ünlü yatışı” dediğimiz geometrik şeklin gizemini. Bu yatışın sırrı, bir matematik formülüne dönüştürülse, tüm ünlülerimiz rahat edecek ama yok. Coca Cola’nın formülünden sonra, en büyük gizem bu.
Bilirsiniz ki yattığınızda ve oturduğunuzda, zayıf bir insan olsanız bile etleriniz zemine yayılma eğilimi gösterir. Bundan kaçınmak, makinelere güzel poz vermek, ayrı bir beceri ister. Denizanası gibi görünmemek için dümdüz uzandığınızda, belinizi hafif yukarı vereceksiniz, yere yapıştırmayacaksınız ki yandan bakıldığında yassı görünmeyesiniz.
İnce bel ve siluet ortaya çıksın. Sonracığıma, göbeğinizi nefes almamacasına iyice içinize çekeceksiniz ki bele olan vurgunun bir manası olsun. Alttan beli yukarı verip göbeği şişirmek olmaz. “Hamile” derler. Göbeği içeri çekerken, onun da ayarını bileceksin. Göbeğinizi aşırı içinize çekerseniz dört memeli gibi görünürsünüz. İki üstte, iki tane göbeğin üst tarafında hemen memenin altında.
Duş alırken, eğilirken bedeninize vereceğiniz eğime dikkat edeceksiniz. Her an göbek çıkabilir. Hem göbeği içe çekmek, hem eğilmek suretiyle mal beyanında bulunmak, inanın hiç kolay değildir. Tabii bu şekilde hayat zor.
Otel odalarının ünlülerimiz için mükemmel bir tecrit alanı olduğunu, nefis bir tatil imkanı yarattığını düşünüyorum. Yoksa deniz kenarında yapılan tatil, tatil değil arkadaş.
Düşünsenize, resmen mesai gibi bir şey bu, inceden popo arasına girmiş 1 beden küçük bikiniyle popo ve meme bölgesini mümkün mertebe dışarı çıkaracaksın, göbeğini nefessiz kalma pahasına içine çekeceksin, her eğiliş-kalkışın hesaplı olacak...
Sonra gel buna tatil de. Resmen bütün sene spordu, diyetti, “Tatil için çalışmak” buna denir herhalde...
Bakınız söylüyorum, esas tatil otel odasına gittiklerinde yaşanıyor. Muhterem ünlülerimizin otel odasına girip kapıyı kapattıkları anda göbeği salıp, duruşu rahatlatıp, kendilerini çuval gibi yatağa attıklarını ve bir süre tavana sabit bir şekilde baktıklarını düşünüyorum. Valla ne diyeyim, bu ünlülerin hayatı da zor sevgili kameraların peşini bırakmadığı Habitus okuru.
“Mecburi” lades
Ama onlar da haklılar, ne yapsınlar. Kendini iki saldın mı, yok kilo almış, yok “Son haliyle şaşırttı”, yok “Görenler tanıyamadı”... Üzerlerinde bu kadar baskı olduğunda şu hesaplı hareketlere şaşmamak lazım aslında.
Öte yandan, madem bir insanın görüntülenmesi bu kadar yoruyor, başka yerlere gitseler diyeceğim. Karadeniz turuna çıksalar, Madagaskar adasına gitseler. Ne bileyim, Hırvatistan’a, Yunanistan’a, hadi hiçbiri olmadı, yine olmadı Bodrum’a gitseler ama o pek bilinen ve çekileceklerini bildikleri yerlere değil.
Zira koca Bodrum’da iki elin parmakları kadar mekanın dışında, bunu herkes bilir ki, kameralar “rahatsız” etmez.
Ama yoook, onlar illa o malum yerlere gidecekler. Kendilerini gösterecekler. Tabii kendilerine denk gördükleri, rekabet ettikleri diğer ünlüler de oralara gidiyor, onlar neden geride kalsınlar, değil mi efendim? Kendilerini göstermek suretiyle kendi halkla ilişkilerini de yapmak zorundalar.
Kameralardan bir türlü “kaçamayan” ünlü olmak ne zor işmiş yahu.
Yazarken yoruldum.
Paylaş