Paylaş
Hiçbir özelliği olmayan evlerin hepsine “BU FIRSAT KAÇMAZ” cümlesini iliştireyim. Dökülen ve ev sahibinin asla yenilemeyi düşünmediği, olası tüm saçmalıkları kiracıya ödeteceği evlerle ilgili 18 aylık kira peşin, 6 aylık kira depozito, AKSİ TAKDİRDE EV VERİLMEYECEKTİR yazayım. (Çocuğumu da vereyim mi, rehin olarak!)
Dur şu emlak sektörüne gireyim de yatak odasındaki askılığı kaldırmayayım, don, çorap, Allah ne verdiyse hepsinin fotoğrafını çekeyim, “yatak odası görseli” olarak emlak sitelerine yükleyeyim.
Dur dünya üzerindeki tüm ilgisiz renk ve mobilyaların bir araya toplandığı evlere ÇOK ŞIK MÖBLELİ EV yazayım da tıklayanların enerjisini emeyim, omuzlarını çöktüreyim.
Dur bir basın gezisine gideyim de GEÇEN FALAN CEO’SU İLE BUSINESS CLASS’TA SOHBET EDİYORUZ, Bİ GÜLDÜK, Bİ GÜLDÜK SORMAYIN diye köşe yazayım. Bakarsınız aynı bisinız klas’ta Sertab’a, Ajda’ya, o da olmadı “Sevgili Sezen”e denk gelir, yeni projelerini de öğrenirim.
Bizinıs klas turum bitip yerime döndüğümde hostes gülümsemeyi unutur, hizmette kusur ederse ONUN DA ÇEKECEĞİ VAR, bakın söylüyorum.
Unutmadan; hazır evden havaalanına, havaalanından uçağa giderken tüm halkımızı ilgilendiren en önemli konulardan biri olan CIP salonundan da bahsetmeden geçmeyeyim. Artık konuyu CIP salonunun çok kalabalık olması, “herkesi de alıyorlar şekerim” şikayeti, bu ne rezillik kardeşim vs. diyerek, özel muamele istediğim arzusu çerçevesinde toparlarım.
Sanırsın Suriye tartışıyorlar ama konu ÇÖREKOTU
Dur 5 kadın bir araya gelelim de 1. kadın “Ben susam severim”, 2. kadın “Ay ben çörekotuuuu” (ben), 3. kadın “Ay ben susamı da çörekotunu da sevmem”, 4. kadın “Ben de en çok çörekotunu severim”, 5. kadın “Ben hem çörekotu, hem de susam severim” demek için birbirimizin sözünü keselim ve inanılmaz bir heyecan, tartışma ortamı olsun. AMA KONU NEDİR? SUSAMI VE ÇÖREKOTUNU SEVER MİYİZ SEVMEZ MİYİZ.
Dur bir röportaj yapayım da ertesi gün o röportajdan kimse bahsetmediği, bahsetse de kötü bahsettiği için hıncımdan BİLİYORSUNUZ YAPTIĞIM RÖPORTAJ ÇOK SES GETİRDİ/ÇOK KONUŞULDU yazayım. Böylece “valla yaptığım işler bir rağbet görüyor, bir rağbet görüyor, sormayın, kıskanıyorlar beni açıkçası” algısı yaratabilirim belki, ne dersiniz, hm?
Dur bir televizyon kanalında önemli bir pozisyona geleyim de çok yetenekli bir insana yemek programı yaptırmak için çağırayım. Saçma teklifler yapayım, kabul etmezse de oturduğum yerde gevreyerek HERKES JAMIE OLIVER OLAMAZ diye aşağılayayım. (Sonra o yetenekli insan yeteneğinin getirdiği yere gelsin, tüm Türkiye tanısın, söylediğim veciz söz tarihe geçsin. Hazır yeri gelmişken; Amerikan Patent Dairesi Başkanı Charles Duell de 1899’da “Keşfedilebilecek her şey keşfedildi” demiş, Google amca öyle söylüyor, yaa, ya...)
Dur kendime bir ensesi kalın koca bulayım da can sıkıntısından modaya sarayım. Biraz tanınayım, farklı projelerle halkın karşısına çıkıp boş boş oturmadığımın altını çizer, şan şöhreti de pekiştiririm, iyi olur.
Hayır, boşanma sonrası rahat etmek açısından diyorum. İnsan geleceğini de düşünmeli bence. Çocuk yeterince büyüdükten sonra boşanma davası açıp sekiz yüz bin milyon trilyon nafaka da istedim mi, tamam.
Paylaş