Baharda Bodrum’da ne var?

Kimileri için hiçbir şey, kimileri için çok şey var.

Haberin Devamı

Öncelikle “kaynayan ortamlarda coşalım” insanlarıysanız hiçbir şey yok.

Oteller, barlar, kafeler, birçoğu kapalı. Hepsi 1 Mayıs itibariyle yavaş yavaş açılacak.

Fakat “gideyim de şöyle iki nefes alayım, şehirden kaçayım” diyorsanız ilkbaharın başı, biçilmiş kaftan. Bol oksijen, erken yatmaca, uzun yürüyüşler, limonata gibi bir hava, sessizlik... Biz şehir insanlarının kışın “yazlık” diye tanımladığı yerlere ait hafif melankolik hava da var... Isınan hava, boş plajlar, şubattaki fırtınalardan dağılmış ve henüz toparlanmakta olan sahil şeridi... Melankolik ama depresif değil, dinlendirici...

Aslında tam da Bodrum’un büyükşehirliler tarafından fethedilmesinden önceki balıkçı kasabası halini yaşayabileceğiniz bir hal var şimdi.

Tavsiye ettim gitti...

* * *

Haberin Devamı

Bodrum’un tüm koylarını gezebilmek isterdim ancak malum, Serap Ezgü ile buluşmak için Gümüşlük civarlarındaydım.

Risk aldım, “nasılsa kalacak bir yer bulurum” diye rezervasyon yaptırmadan gittim... Tabii insan yazdan kalma anılarla gidince bambaşka bir atmosfer bekliyor...
Gümüşlük’e sağ salim vardım, şöyle bir etrafıma baktım ve... Plajda bavulumla kalakalmayayım mı? Üstelik plajdaki yürüyüş yolu fırtınalardan ötürü dağılmış, sezona hazırlık için tekrar yapıyorlar, dolayısıyla sahil köstebek yuvası gibi. Yürümek mümkün değil...

Elimde valizim seke seke sahilde ilerliyorum. İstanbul’dayken “şurası kesin açıktır” dediğim her yer kapalı...

Bahçesiyle meşhur Özak Pansiyon ve Gümüşlük’ün en eskisi Sisifos bir süredir hizmet vermiyormuş, miras sorunlarından ötürü bu sene de kapalı kalacakmış.
Elimde valiz, bata-çıka ilerliyorum plajda, azimliyim, kalacak bir yer bulacağım!

Buldum bulmasına Allah’tan...

Orası da şu anda Gümüşlük’te adam akıllı kalınabilecek tek otel, Club Gümüşlük. Ki orası da ilk geldiğim gün henüz kapılarını açmamıştı, sezona hazırlık yaparken yakaladım onları. O da olmasa tıpış tıpış Bodrum’a dönecek ya da Serap Ezgü’nün kapısını çalıp “Davetinizi kabul ediyor ve evinize iki günlüğüne yerleşiyorum!” diyecektim.

Yaz mevsiminde Gümüşlük’ün birkaç yıl içindeki değişimi (şehirli kalabalığın akın etmesiyle) çok daha gözle görülür oluyor ancak şu mevsimde bile sadece etrafa bakarak “vah vah yoksa burası da mı elden gidiyor” hissine kapılabilirsiniz.

Eskiden köy yolundan Gümüşlük sahiline giden yol üzerinde bir tek yapı göremezken şimdi yeni beyaz binalar karşılıyor sizi. Biraz daha yayılırsa manzara dediğimiz şey tepeler üstündeki evlerden ibaret olacak. ınsanın yüreği sızlıyor...

Yine de insanın içine su serpen bir gerçek var ki o da Gümüşlük’ün, Mazı ile birlikte Bodrum civarının tam manasıyla bekaretini ve sahil kasabası niteliğini kaybetmemiş bir koyu olması. Yazın sahilde güneşlenirken cıstak müziklerle ruh hastası olmanın eşiğinden dönen bünyelere yine ilaç olacak.
Sahi ya, aslında Bodrum’un birçok koyunda doğanın sesi yeterdi, neden hepsi küçük küçük diskolara döndü ki?

Gümüşlük’ün bu eğlence anlayışına uymayacak olması benim yolumu kesinlikle bu sene birkaç defa düşürecek buralara...

* * *

Haberin Devamı

Sezon için mayısı beklemeyin... Hava şahane. Gayet cıbıl gezmek mümkün ama galiba kıştan çıkınca insan hemen soyunamıyor. Türkler atkı ve mont ile gezerken kuzey Avrupalı kardeşlerim maaile soyunmuş, çoluk çocuk çivi gibi denizde yüzmektelerdi.

* * *

Sezon açılmadı da, enteresan olan şey, restoranların sanki yüksek sezonmuşçasına uyguladıkları fiyat politikası. Çeşit çeşit mezeler dolaplarda müşterilerini bekliyor ama gelen giden yok. Herhalde masraf çıkarmak için gelen tek tük müşteriye mümkün olabilecek en yüksek hesabı ödetiyorlar...

Bence yanlış hesap yapıyorlar, bir dahakine böyle bir anlayışa sahip bir mekana adımımı atmam...

Sahil şeridinin en meşhuru Mimoza, pazar günü kapılarını açtı bu arada. Meraklılarına duyurulur...

Haberin Devamı

Çok, çok zevkli bir ev!

Serap Ezgü ile olan sohbetimizin bugün 2. bölümünü okuyorsunuz. Yerim kalmadı da sığdıramadım, esas size Ezgü’nün dekorasyon yeteneğinden bahsetmeliyim.
Çok ama çok zevkli, en ince ayrıntısına kadar kafa yorulduğu belli, renkleri, dokuları, seçilen objeler ve mobilyalar ile profesyonel bir iç mimarın elinden geçmediğine inanamayacağınız kadar güzel bir ev yapmış kendine Ezgü. Bu konuda becerisi var belli. Evinin her tarafına bayıldım. Bence Ezgü, bunu profesyonel bir iş koluna dönüştürmeli!

Yazarın Tüm Yazıları