Önce birey kendini bulsun da milleti bulmak kolay!

Geri sayım başladı. Dokuz, sekiz, yedi… Yedi ki, ne yedi Türkiye’m!

Haberin Devamı

9

 

8

 

7

 

 

Yedi ki, ne yedi Türkiye’m!

 

Geri sayım başladı.

 

Turlamalar çoğaldı.

 

Seçim konuşmaları hızla…

 

‘Şunu yapacağız, bunu gerçekleştireceğiz’ sözleri.

 

Verilen ama sözde kalan sözler!

 

Haberin Devamı

Seçimin ertesi gününün sabahı anında unutulan!

 

Çünkü mesele köprüyü geçene kadar!

 

3. köprüyü…

 

Seçim konuşmaları, kazanırlarsa yapılacak işlerin verildiği sözlerle kalmıyor tabii.

 

O koca meydanlarda taşlar da atılıyor, bazen küçük bazen büyük…

 

‘Büyük lokma ye, büyük söz söyleme’ olayını ‘Büyük meydanlar doldurun ama büyük taşlar atmayın’a çevirsek bir şey olmaz değil mi?

 

E, ne de olsa onlar bizi kuzu - piliç gibi evirip çevirip yakıyorlar ya!

 

Gerçi değişen bir şey olmayacak.

 

Yine yakacaklar, yine yanacağız.

 

Suçluyu aramak anlamsız aslında bu noktada.

 

Çünkü kendi kendimizi yakıyoruz.

 

Ve biz kendimizi onlara yediriyoruz.

 

Ondan sonra da dövünüyoruz.

 

Haberin Devamı

Yapmayın Allah aşkına!

 

Kendi elinizle kendinizi ateşe atıyorsunuz.

 

E, çoğu kişi böyle yapınca, düştüğümüz kazanın başındakilere de; güzelce karıştırıp, kazanın altını yakıp, güzel bir yemek yemek kalıyor!

 

Ondan sonra da aç kalıyoruz, millet olarak!

 

İçindeki bizler, kazanın dibine tuttuğumuz için!

 

Sonra da söyleniyoruz; açlık, işsizlik, maaş azlığı…

 

Niye ki?

 

Olayı bu duruma getiren sizlersiniz.

 

Kendi kendinizi yakan da…

 

Aç kalan da…

 

İlerlemek yerine geriye sayan da…

 

O yüzden hiiiiççççççç…

 

Çünkü 13 Haziran sabahı değişen bir şey olmayacak.

 

Her şey aynı tas aynı hamam!

 

Aynı hamamda aynı tasla başımıza vurmaya devam edecekler.

 

Keşke güneş başka doğsa seçimden bir gün sonra.

Haberin Devamı

 

Ah keşke…

 

Değişse bir şeyler, floresan ışığıyla ileriyi daha parlak, daha iyi görebilsek, kör ampul ışığı yerine!

 

***

 

Yılmaz Hoca’m (Özdil) dünkü yazısında;

 

‘… Oy pusulası buldun, x partisine ‘Evet’i bastın. Arkasına da patates mührü vurdun. Zarflayıp tutuşturdun garibanın eline ‘Koy bunu cebine, git sandığa at, sana verilen oy pusulasını bana getir, makarnayı, bulguru veya çeyrek altını kap’ dedin. Kim fark edebilir? İstediğin kadar parti denetçisi görevlendir, üst araması yapılıyor mu sandık başında? Sizce niye yapılmıyor?’ diyerek devam ediyor.

 

Oy sayısı 52 milyon.

Oy pusulası 69 milyon.

‘Nerde bu devlet’i boşverin artık.

Nerde bu millet? ’ diye soruyor.

Haberin Devamı

 

Bence soru yanlış!

 

Milleti sormak hata!

 

Sorulacak olan aslında kök!

 

Milleti oluşturan en küçük temel taşlarında aramak lazım cevabı.

 

Yani bireyde, insanda!

 

Tek tek.

 

Çünkü insan önce kendini, kendinde arayıp bulmalı ki…

 

E, malum, seçim gününe kadar iktidarı eleştirip, sözde mangalda kül bırakmayan seçmenleri, seçimden bir gün sonra bulabilene aşk olsun.

 

Yer yarılıyor ve seçime giriyorlar ya!

 

Arayın ki bulasınız.

 

Kendini kaybedenleri!

 

Önce kendini sonra milleti en sonunda da geleceğini ve güzelim ülkesini karartanları!

Yazarın Tüm Yazıları