Paylaş
Mutfaklar adeta birer laboratuvara döndü. Duvarlar diyet listeleriyle kaplandı, mönüsünde kim daha çok sağlıklı yemeğe yer vermişse, o restoranlar rağbet gördü.
-Karbonhidratın pabucu dama atıldı. Canan Karatay’ın da itelemesiyle herkes proteine, ete yüklendi. Benim gibi börek, pilav, makarna düşkünleri ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördü.
-Bu trend en çok ‘mutlu hayvanlar’ın etlerini ızgara yapan steak house’lara yaradı. Neredeyse her köşe başında bir et lokantası açıldı.
-Pub kültürünü yansıtan birçok yeni mekân müşterilerine kucak açtı. Her ne kadar sağlıklı olduğu tartışılsa da mönülerde hamburger çeşitleri fazlalaştı. Canan Karatay’ı lahmacun yerken gösteren fotoğraf basında yer alınca, lahmacun-pizza yarışında lahmacun bir adım öne geçti.
-Çiğ beslenme modası aldı yürüdü. Vegan mönüler göze girdi. O yüzden de Anadolu’da fakir sofralarını süsleyen mercimek köftesi, Kürt köftesi gibi etsiz yemekler sofraların başköşesine kondu. Etsiz çiğköfteye rağbet arttı. Marul dürümünde çiğköfte, veganların favori yemeği oldu.
-Niso, toz maca, hindistancevizi unu, avokado yağı, kudret narı gibi yiyecekler rafları doldurdu.
-Peru’daki And Dağları’nda yaşayan yoksul köylülerin ana besin kaynağı olan kinoa, geçen yıl da ününü sürdürdü. Ellerinden yiyecekleri alınan Perulu köylüler karınlarını doyurmakta zorlandılar.
-Bir zamanlar baş tacı olan meyve ve meyve suyu, geçen yıl ‘öcü’ ilan edildi. Onların yerini çiğ sebzeler, sebze suları aldı. Çimen suyu en gözde içecekler arasına girdi.
-‘Şişirilmiş, Antibiyotikli Hayvana Hayır’ kampanyası işe yarayınca, hayvanlar özgürleşti. Parası olanlar, özgür dana, kekik otlayan kuzu, serbest dolaşan tavuk eti tüketmeyi yeğledi.
-Canan Karatay’ın şiddetle karşı çıkmasına rağmen ekmekseverler mutlu bir yıl yaşadı. Klasik fırınların pabucu dama atıldı. Butik fırınlar ön plana çıktı. Evde kendi ekmeğini yapanların sayısı arttı. Herkes ekşi mayalı, tam buğday unuyla yapılan lezzetli ekmeklerin peşine düştü.
-İnternette açılan manav dükkânları rağbet gördü. Türkiye’nin dört bir yanında yetişen organik sebzelere talep patlaması oldu.
-Bütün dünyada moda olan Kore çimçisinin bildiğimiz lahana turşusu olduğu öğrenilince, turşucular bayram etti. Probiyotik özelliği ön plana çıkan turşular kapış kapış satıldı. Votkalı şalgam suyu ve acı turşu suyuyla yapılan kokteyller, barların revaçta içkileri arasında yer aldı.
-Avokado geçen yılın en sevilen meyvesi oldu. Kimi salatasını yaptı, kimi içine karides doldurup yedi. Salatalara avokado yağı konmaya başladı. Karnabahar da yükselişe geçen sebzeler arasında yer aldı.
-Glütensiz yiyecekler rağbet gördü. Kızartmalarda kanola yağı kullananların sayısı arttı.
-Elma sirkesi, kefir ve nar ekşisi tüketimi fazlalaştı.
-Evde yemek yapmak isteyenlerin sayısı fazlalaşınca, yemek kurslarına ve yemek okullarına nur yağdı. Aşçı olmak isteyen kadın sayısında da patlama oldu.
-Paket makarna, yerini taze makarnaya bıraktı. Çoğunluk ‘kendi makarnasını kendi yapar’ oldu. Az pişen makarnanın daha az nişasta içerdiğini öğrenenler ‘aldante’yi keşfetti.
-Geçen yıl diyetisyenler üç ana, iki de ara öğün söyleminden vazgeçip, “En fazla iki öğün yemek lazım” deyince diyet yapanların morali bozuldu. İki öğünle nasıl idare edeceklerini kara kara düşünmeye başladılar.
-Kentler, Gaziantep’ten kopya çekerek, mutfaklarını tanıtma yarışına girdiler.
-2016’nın en gözde baharatı zerdeçal. Hintsafranı da denen bu baharat, tadının yanı sıra her derde deva olma özelliğiyle de baş tacı edildi.
-Sokak yemeklerine talep arttı. Özellikle nohutlu pilav, kerhane tatlısı, turşu suyu, ekmek arası kokorece...
Paylaş