Paylaş
Çocukluğunuzun mutfağından neler hatırlıyorsunuz?
- Anneannemin yaptığı Alinazik hiç aklımdan çıkmıyor.
Anneniz iyi yemek yapar mıydı?
- Annemin yemek yapmak gibi bir durumu olamadı, hayat buna pek izin vermedi. 30 yaşında geçirdiği trafik kazası ve sonrasında yoğun tedaviyle uğraştığı için pek mutfağa giremedi. Annem gözlerini kaybedince anneannem eve ve mutfağa hakim oldu. Ama bizde asıl aşçı babamdır. Babam muhteşem yemekler yapar.
En iyi hangi yemeği yapıyor?
- Babam Selanik kökenli, zeytinyağlı yemekleri muhteşem yapıyor. Babaannemin eli çok iyiymiş, babam da ona çekmiş. Oturup saatlerce soğan doğrar, o soğanla bir ilişki kuruyor adeta. Resmen sanat eseri yapıyor ve her yemeğe de aynı özeni gösteriyor. En sevdiklerim humus ve zeytinyağlı pırasa.
Sizin yaptığınız ilk yemek hangisiydi?
- Makarna, çılbır... Sonra zeytinyağlı yemekleri yapmaya başladım. Kıymalı yemeklere, et yemeklerine çok hakim değilim. Kendi kendime ekmek yaptım. Televizyonda yemek programı sunmaya başlayınca kursa gidip pastalar, sufleler öğrendim.
Yemek programı yapmak sizin mi aklınıza geldi, teklif miydi?
- 11-12 sene önceydi, “Sunucu arıyoruz gelir misiniz” dediler. Önce tereddüt ettim. Bir şey sunuyorsanız ona hakim olmam gerektiğini düşünürüm. Taksim’de bir yemek kursu vardı, hemen ona gittim. Yayından bir-iki saat önce stüdyoya gidip, o gün hangi yemekleri yapacağımızı öğreniyordum. Daha sonra hemen internete girip o yemeklerin içindeki malzemeleri, nasıl piştiğini falan okuyordum. Onun için programda küçük bilgiçlikler taslardım. Farkında olmadan yemek dünyasına adım atmış oldum.
Mutfağa girmeye fırsat bulabiliyor musunuz?
- Kızım Melisa doğduğundan beri bulamıyorum, bu durumda da kuzenim devreye giriyor. Kuzenimin bizim sitede, Dreamday diye bir yeri var, “Zeynep imdat” dediğimde yiyecekler ondan geliyor. Zeynep’in mutfağını inanılmaz seviyorum, son bir senedir beni o kurtarıyor. Sadece pazar günleri arkadaşlarım gelecekse, şarap sofrası hazırlanacaksa, yanına tadımlık bir şeyler yapılacaksa ben mutfağa giriyorum.
MANTIYA BAYILIYORUM
Bir günlük beslenme programınızı anlatır mısınız?
- Melisa ile birlikte 07.00’de kalkıyoruz, kahvaltıda mutlaka keçi peyniri... İnek ürünleri kullanmıyorum. Bu konuları fazla araştırıp okudum, keçi sütü anne sütüne en yakın süt olduğu için daha az katkı maddesi içeriyor. Melisa da doğduğundan beri keçi sütü içiyor ve keçi peyniri yiyor. Mutlaka keçi sütüyle müsli yiyorum. Bütün sebzelerimi Nazilli Ocaklı’dan alıyorum. İpek Hanım’ın Çiftliği diye bir site var, kendi tarımını yapıyor ben her hafta oradan sipariş veriyorum. Bütün kuru bakliyatlarım da oradan geliyor. Cevizimi, günlük yumurtamı ve tereyağımı buradaki köylülerden alıyorum. Mutlaka bol yeşillikli bir omlet yiyorum. Yanına mevsimiyse domates değilse bol maydanoz, mutlaka 10 tane zeytin koyuyorum. Özel ballarım var. Ara öğünde, ya 10 tane fındık, ya iki tane kuru kayısı yiyorum. Günde iki litre su içiyorum; su benim hayatım. Öğlen setteysem biraz dengem şaşıyor çünkü sete belli bir yemek geliyor. Sete mutlaka yanımda bir şeyler götürüyorum, ya bir çikolatalı bir bisküvi ya bir meyve... Akşamları sette eğer 20.00'den önce yemek arası verildiyse, bir zeytinyağlı ve salata yiyorum ama sekizden sonra verildiyse yemiyorum. Eve gelince de acıkmamak için hemen yatıyorum. Haftada bir ya da iki kez dışarı çıkılıyor ve arkadaş yemekleri oluyor, o zamanlar kendimi serbest bırakıyorum.
Formunuzu korumak için neler yapıyorsunuz?
- Sürekli diyet halindeyim çünkü yersem sınırsız yiyorum. Mantıya bayılıyorum. İyi yemeğe ciddi bir zaafım var. Çiğ böreğe, pastırmaya aş erdiğim zamanlar oluyor. Doğumdan sonra sporu tamamen bıraktım. İşten geri kalan zamanımı kızıma ayırmak için her şeyden vazgeçtim.
İyi yemek yapan kişilerden etkilenir misiniz?
- Hem de çok. Mesela yengemin annesi, gerçek bir Osmanlı mutfağı uzmanıydı, onun sofraları şölendi. Dolayısıyla ondan ve kızından (yengemden) çok şeyler öğrendim.
Siz yaptığınız yemeklerle, kimseyi etkilediniz mi?
- Arkadaşlarım yemeklerimi sever. Bilirler ki, bu eve geldiklerinde çok güzel bir sofrayla karşılaşıp, yeni bir tarif, yeni bir baharat, sebzeyi ve meyveyi doğru alabilecekleri adresi öğrenecekler.
Evinize sıklıkla konuk davet eder misiniz?
- Evde toplanılmasını severim ve ben de bir şeyler yapmaya çalışırım. Eskiden Meksika gecesi deyip Meksika yemekleri, İtalyan gecesi deyip makarnalar pişirirdim. Şimdi bunları yapmaya fırsat bulamıyorum.
Hangi malzemeler yan yana gelirse ortaya çok lezzetli yemekler çıkar sizce?
- Ben bu soruyu şöyle çevireyim: Hangi malzemeler olmazsa ben o yemeğe yemek demem? Soğansız, sarımsaksız, kırmızı biber, zeytinyağı, saf tereyağı bir de esmer şeker konulmamış yemeğe ben yemek demem. Acıyı çok seviyorum, acısız yemek yemem, zaten kendi pul biberimi de kendim yapıyorum.
HAYATIN AŞKI SOFRADAN GEÇİYOR
Aşk mideden geçer mi?
- Klasik bir cümleyle başlamak istiyorum, ne yersen osun. Lezzetli ve doğru yemekler yediğiniz sürece günleriniz daha aydınlık, güzel olur ve hayattan keyif alırsınız. Tabii eşinize hazırladığınız güzel bir sofra önemli. Her akşam o sofrada yemek yenmesi, bence paylaşımı artıran bir şey. Bunun karşılığı aşk mı, sevgi mi, saygı mı, bağlılık mı bilmiyorum. Evet, hayatın aşkı, kurulan sofradaki yemekten geçiyor.
Çocuğunuzu doğru beslemek için neler yapıyorsunuz?
- Melisa 1 yaşında. Bir gün balık, bir gün et yiyor, diğer günlerde karbonhidrat odaklı besleniyor. Gün içinde almasını isteğim şeyler oluyor, örneğin bir çay kaşığı tereyağı, bir çay kaşığı zeytinyağı. Mutlaka irmik, erişte, buğday, siyah pirinç türü şeyler yemeğine giriyor. Mutlaka soğan, patates, sarımsak, kereviz, yer elması, pırasa, ıspanak, pazı, brokoli de yemeklerinin içine katılıyor. Bir gün muhallebi, bir gün yoğurt, gece yatmasına yakın tok tutacak, irmik, pirinç yiyor.
Eşinizin mutfakla arası nasıl?
- Yeme konusunda iyi. Kocamın bir gurme olduğunu söyleyemeyeceğim, her şeyi yer. Hele ki ortalıkta bir şey dursun, dayanamaz. Bir restorana gideriz, tabaktaki yemek illa ki bitecek, ben bitirmemişsem benimkini de yer. Böyle mutlu oluyor. Bir-iki mutfağa girmişliği var, iki kere omlet yapmıştı, çok da iyiydi doğrusu. Bütün erkekler yemeği seviyor, yemeği seven adamın yemek pişirmeyi zaten doğuştan biliyor olması lazım. Ben onların beceriksizliğine inanmıyorum, işlerine gelmiyor. Bir de çok erkeksi gelmiyor onlara yemek pişirmek. Gidip arabanın motoruyla uğraşmayı daha erkeksi buluyorlar. Aslında mutfak erkeğe çok yakışan bir yer.
KARNABAHAR PÜRESİ
Bir tane orta boy karnabahar, iki çorba kaşığı labne peyniri, yarım su bardağı rendelenmiş parmesan peyniri (ben bunu kaşarla da yapabiliyorum), iki çorba kaşığı tereyağı, yarım çay kaşığı ezilmiş sarımsak, bir çorba kaşığı ince doğranmış yeşil soğan, tuz, karabiber kullanıyorum. Karnabaharı küçük küçük doğruyorsunuz, buharda pişirmek daha faydalı oluyor bu anlamda. Karnabaharı suda pişirdiyseniz, suyunu çeksin diye kağıt havluya alıyoruz, buharda pişirdiyseniz buna pek gerek kalmıyor. Karnabaharlar sıcakken rondoya konuyor, üzerine krem peynirini, parmesanı ekleyip karıştırıyoruz. Daha sonra bunları tencereye alıyoruz; içine tereyağı, tuz, karabiber koyuyoruz. Ben acı sevdiğim için kırmızı pul biber de koyuyorum. En son üzerine ince doğranmış yeşil soğanı serpiyoruz ve servis ediyoruz. Şahane ve çok pratik.
Paylaş