Paylaş
Acaba öyle mi? Başkanlık sistemindeki ülkeler gerçekten her açıdan uçup gidiyorlar mı?
Doç. Dr. Alican Kaptı’nın bir makalesini okudum. Global Politika ve Strateji Düşünce Kuruluşu tarafından yayınlanan “Karşılaştırmalı Analizlerle Başkanlık Sistemi ve Türkiye” başlıklı rapor üzerine yazılmış bir makale bu.
Sistemleri, insani gelişmişlik, refah, ekonomik gelişmişlik, toplumsal gelişmişlik, iyi yönetim, eğitim, sağlık, bireysel özgürlükler, sosyal sermaye, güvenlik, hukukun üstünlüğü, demokrasi, yolsuzluk algısı, basın özgürlüğü ve istikrar endekslerine göre karşılaştırıyor.
Uluslararası kuruluşların hazırladığı endekslerden yararlanılarak yapılan bir çalışma bu.
“İnsani gelişmişlik” endeksine göre 141 ülke arasında en iyi ilk 10 sırada yer alan ülkelerden sekizi parlamenter sistem ile yönetiliyor. Başkanlık sistemi ile yönetilip ilk 10’a giren bir tek ülke var.
Yine aynı endekse göre “son 10” ülke içinde başkanlık sistemi ile yönetilen 7 ülke varken, sadece 1 ülke parlamenter sisteme sahip.
Türkiye bu endekste 56. sırada. Türkiye, bu derecesiyle, başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin ortalamasından daha iyi bir seviyede bulunuyor.
“Demokrasi” endeksine göre yapılan sıralamada ilk 10 ülke içinde parlamenter sistem ile yönetilen 8 ülke var. Aynı endeksin “son 10” sırasında ise sekiz ülkenin başkanlık sistemi ile yönetildiğini görüyoruz.
Türkiye bu endekste 75. sırada ve başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin ortalamasından daha iyi durumda.
“Toplumsal gelişmişlik” endeksinde ilk 10 sırada parlamenter sistem ile yönetilen 7 ülke var. İlk 10’da, başkanlık sistemi ile yönetilen ülke bulunmuyor. Son 10 ülkenin tümü başkanlık sistemi ile yönetilirken, Türkiye 66. sırada yer alıyor ve yine başkanlık sistemi ile yönetilen ülke ortalamasından daha iyi durumda.
“İyi yönetim” endeksinde de durum farklı değil. İlk 10’da 8 ülke parlamenter sisteme sahip ve bu ilk 10 içinde başkanlık sistemine sahip ülke yok. Son 10 sıralamasında da durum diğer endeksler gibi. Son 10’da 9 ülke başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Türkiye bu listede 48. sırada ve başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler ortalamasının üzerinde.
“Eğitim” endeksinde ilk 10’da 9 parlamenter sistem ülkesi var. Son 10’da 8 başkanlık sistemi ülkesi. Türkiye 81. sırada ve başkanlık sistemi ülkelerinin ortalamasının üzerinde.
“Sağlık” endeksinde ilk 10’da dokuz parlamenter sistem ülkesi var. Son 10’dakilerin tamamı başkanlık sistemi ile yönetiliyor.
“Hukukun üstünlüğü” endeksinde ilk 10’da 8 parlamenter sistem ülkesi var. Son 10’daki ülkelerden sadece birinde parlamenter sistem var.
“Yolsuzluk algısı” endeksinde, yolsuzluk algısı en düşük ilk 10 ülke içinde 8 parlamenter sistem ülkesi var. Yolsuzluk algısı en yüksek 10 ülke içinde ise 8 başkanlık sistemi ülkesi bulunuyor.
“Kırılganlık–istikrar” endeksine gelince: Sosyal, politik ve ekonomik açıdan en kırılgan–istikrarsız 10 ülkenin 9’u başkanlık sistemi ile yönetiliyor. En istikrarlı 10 ülkeden sekizi parlamenter sisteme sahip. En istikrarlı 50 ülke içinde sadece 8 başkanlık sistemi ülkesi var.
“Ekonomik gelişmişlik” endeksinde ilk 10’da altı parlamenter sistem ülkesi varken, sadece 1 ülke başkanlık sistemine sahip. Son 10’un dokuzu yine başkanlık sistemi ile yönetiliyor.
“Bireysel özgürlük” endeksine göre en iyi ilk 10’da parlamenter sistem ile yönetilen 9 ülke bulunuyor. Başkanlık sistemi ile yönetilen bir ülke var.
Doç. Dr. Alican Kaptı, makalesinde “Türkiye’nin bugün bulunduğundan iyi noktaya gelebilmesi için sistem değişikliği yerine, parlamenter sistemin rasyonalize edilerek etkin ve dengeli bir şekilde yürümesini sağlayıcı düzenlemelerin yapılması gerekiyor” diye yazıyor.
Rapor açıkça gösteriyor ki “uçan” ülkelerin hepsi, parlamenter sistemde de olsa, başkanlık sisteminde de olsa güçler ayrılığını sağlamış, demokrasisini geliştirmiş ülkeler.
“Uçmayan” ülkelerde ise başkanlık sistemi adı da verseler aslında güçler ayrılığının olmadığı, demokrasinin bulunmadığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Güçler ayrılığını yok edip tek adam yönetimiyle bir parti devletine dönüşürsek, nasıl uçup gideceğiz?
SEÇİLMEMİŞ OLANA SEÇİLMİŞ YETKİSİ
REFERANDUMA götürülen Anayasa değişikliğine yönelik eleştirilerden biri de Cumhurbaşkanı yardımcısının, Cumhurbaşkanı tarafından herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan seçilmesi.
Yardımcı, Cumhurbaşkanı’nın bulunmadığı zamanlarda yerine tam yetkiyle vekâlet edecek.
Cumhurbaşkanı hastalık, ölüm, görevden alınma gibi nedenlerle görevini yapamaz hale gelirse de yenisi seçilene kadar yardımcısı ülkeyi tek başına yönetecek.
Seçimle göreve gelmemiş bir kişinin ülkeyi yönetmesi anlamına geliyor bu ve demokratik dünyada ikinci bir örneği de yok.
Ne tür ülkelerde örneğinin bulunduğunu da önceki gün öğrendik.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, eşini birinci yardımcısı tayin etti.
Seçilmemiş bir kişi, Aliyev’e bir şey olursa yerine bakacak.
Bir tür padişahlık sistemi yani.
Babası oğlunu petrol bakanı yapmıştı, ölünce yerine oğlu geçti, oğlu da karısını cumhurbaşkanı birinci yardımcısı tayin etti.
İlginç olan Azerbaycan’da bunun gerçekleşmesi için 26 Eylül 2016’da Anayasa değişikliği yapılmış olmasıydı. Anayasa değişmeden önce Cumhurbaşkanı’na bir şey olursa yerine yenisi seçilene kadar seçilmiş başbakan bakıyordu.
Tabii oradaki referandum zamanında Azerbaycanlı kardeşlerimize, günün birinde Cumhurbaşkanı’nın eşinin Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı olacağı söylenmemişti.
Bizde de böyle bir şey olur diye iddia etmiyorum tabii.
Ama seçilmemiş bir kişinin, Allah korusun Cumhurbaşkanı’na bir şey olması durumunda, sanki seçilmiş gibi ülkeyi yöneteceğini söylüyorum ki değişikliklerde de zaten aynen böyle yazıyor.
SON 24 SAATTE NE OLDU? HÜRRİYET TV'DEN ÖZET
Paylaş