Paylaş
BUGÜNKÜ TBMM tablosunun ortaya koyduğu bir gerçek var: AKP’siz bir koalisyon hükümeti kurulabilmesi mümkün değil.
AKP, üç muhalefet partisinden birisiyle gündemi belli olan bir koalisyon hükümeti kurabilir.
Gerçi MHP ve HDP, AKP ile bir koalisyon kurma konusunda isteksizliklerini ortaya koydular ama siyaset sorunlara çözüm bulmak için yapılır. Bugün olmaz gibi görünenin, gerçekleşmesi de mümkündür.
Unutmayalım ki MHP ile AKP arasında seçmen tabanında geçişkenlikler kolayca olabiliyor, tabanın bu durumu parti yöneticilerini de anlaşmaya yöneltebilir.
Aynı şekilde HDP de her ne kadar AKP ile koalisyon kurmayacağını söylese de “barış sürecinin” sürdürülebilmesi gibi temel bir tercih üzerinden bu fikrini değiştirebilir.
Ve unutmayalım ki “İmralı sakini” bu konuda ne düşünüyor, henüz bilmiyoruz.
Üç muhalefet partisinin bir araya gelip, AKP’siz bir koalisyon kurması gerçek bir hayal olmalı.
Bunun nedeni MHP ile HDP’nin hiçbir şekilde aynı çatı altında ortak bir politika üretemeyecek olmasıdır.
Aynı nedenle bu partilerden biri, diğerinin koalisyon ortağı olacağı bir hükümete dışarıdan da destek veremez.
AKP ile CHP arasında da bir koalisyon mümkündür, sanırım Türkiye’de birçok çevreyi en çok memnun edecek koalisyon modeli de bu olur.
Almanya örneği “büyük koalisyon” fikri herkese cazip geldiği gibi bu partilerin yöneticilerine de çekici gelebilir.
Ancak şunu unutmamak gerek: Hangi formülle olursa olsun, bizim gibi uzlaşma kültürünün zayıf olduğu bir ülkede koalisyonlar çok uzun ömürlü olamıyor.
Onun için koalisyon hangi formülle gerçekleşirse gerçekleşsin, bundan “icracı” bir hükümet beklemek gerçekçi değil.
Doğru olan, acil reformları ve geniş katılımla yeni Anayasa’yı belli bir süre içinde gerçekleştirip yeni bir seçime gitmektir.
Demokratik bir anayasa, demokratik siyasi partiler ve seçim kanunları, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının güvence altına alınması gibi işleri gerçekleştirecek, bir tür kurucu meclis gibi çalışacak bir TBMM!
Bir önceki Meclis’in üzerinde bir hayli ilerlediği bir anayasa uzlaşma metni zaten var.
AKP, başkanlık sistemi önerisini geri çekerse geri kalan maddelerde de hızla ilerleyebilmek mümkün.
Tabii bütün bu söylediklerim, “uzlaşarak bir koalisyon kurulabileceği” varsayımına dayanıyor.
Mevcut siyasi aktörlerimizin bildiğimiz tutumları devam ederse, bir dizi erken seçim ile savrulacağız demektir.
Birileri ortalığı karıştırmak istiyor
DİYARBAKIR’da üçü HDP, biri Hüda-Par üyesi dört vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan olay, basitçe geçiştirilebilecek bir şey değildir.
Nasıl bir ülkede yaşadığımızı ve geçmişte tanık olduğumuz olayları hatırlayacak olursak, son saldırılar ile HDP bürolarına ve Diyarbakır’da miting meydanına bombalar konulması arasında bir ilişki kurmak zor değil.
Belli ki birileri, HDP’yi meşruiyet sınırlarının dışına çıkmak zorunda bırakacak planlar içinde.
Eğer seçim öncesi bombalamaları, HDP yöneticileri ve tabanı tarafından sükûnetle karşılanmamış olsaydı, şiddet şiddeti doğurmayı başarabilseydi bugünkü Meclis tablosu da kuşkusuz ki çok farklı olacaktı.
Diyarbakır’da sergilenen son senaryo bu kez bölgedeki İslamcı Kürt partisini tahrik ederek aynı hedefe ulaşma çabası olabilir.
Komplo teorilerine inanmam, bunu defalarca yazmıştım, hatırlarsınız.
Ama komplo teorilerine inanmıyor olmam, bazı mahfillerde komplolar planlanmadığı anlamına da gelmez, bunu da biliyorum.
Bölge, gerek Emniyet’in, gerekse MİT’in en geniş istihbarat ağlarına sahip olduğu bir bölge.
Bu eylemlerin sorumlularının bulunmaması, olayların “faili meçhul” kalması böyle çevreleri cesaretlendirir, eylemlerini büyütmeye yöneltir.
Onun için hükümet, her ne kadar artık “topal ördek” de sayılsa, bütün gücüyle bu olayların aydınlatılmasını sağlamak zorundadır.
Beren Saat’in kuğuları
OYUNCU Beren Saat, Instagram’a “dünyanın en güzel teknesi” notuyla bir fotoğraf koymuş. Fotoğrafta iki yavrusunu sırtında taşıyan bir kuğu var.
Bu fotoğraf bazı kişilerce “Beren Saat üçlü koalisyon (CHP+
MHP+HDP) istiyor” diye yorumlanmış ve ondan sonra veryansın başlamış.
Giderek daha tuhaf bir ülke oluyoruz ve bunun sorumlusu da ülkemizi yönetmek için seçip başa getirdiğimiz insanlardan başkası değil.
Öyle bir kutuplaştırma politikası izlediler ki artık insanların ne söylediğinin bile önemi yok, dinleyen kendi duymak istediğini duyuyor çünkü.
Saat, dün koyduğu bir fotoğraf ile karşı karşıya kaldığı durumu hayretle eleştiriyor ve “Günün sorusu: İnsan ne kadar öfke yaratmalıdır ki masum hayvanlara bakarken siyasi mesaj algılasın” diye yazıyor.
Hemen altında birisi yorum yapmış: “Ona bakacak olursanız penguenler de çok masum ve sakin hayvanlardır. Siz ve tayfanız zamanında penguenlerden nasıl mana çıkardıysanız başkaları da kuğudan mana çıkarabilir.”
“Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı” sözü tam da böyle bir durum için söylenmiş olmalı.
Çok yıkıcı ve kırıcı bir seçim kampanyasında birbirlerine olmadık sözler söyleyen partilerin bir koalisyon kurmak için zemin yokladıkları bir dönemde, halktaki bu kutuplaşmanın da kırılması gerekiyor.
Bunu yapmak da herhalde öncelikle bu toplumsal iklimi yaratmaktan siyasi çıkar umanların işi olmalı.
Cumhurbaşkanı’nın çıkıp, bağırıp çağırmadan, kimseyi azarlamadan, ötekileştirmeden bir balkon konuşması yapmasının zamanıdır.
Böyle didişerek varabileceğimiz hiçbir yer yok çünkü.
Paylaş