ŞU günlerde en sıkıntılı kamu görevlilerinden birisi de sanıyorum ki Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu olmalı.
Bardakoğlu, göreve geldiği günden beri din adamı olarak bilimsel geçmişi ve sözleriyle kamuoyunda önemli bir destek sağlamıştı Ancak gün geçmiyor ki emrinde çalışanlardan birisi bir gariplik yapıp onu güç duruma düşürmesin!
En son da "nazara karşı terli abdest suyu" öneren müftümüz ortaya çıktı.
Bardakoğlu, eminim ki gülse mi ağlasa mı bilemiyordur.
Hatırlayacaksınız, Bardakoğlu bir süre önce özellikle "gerçekliği olmayan hadisler" ileri sürerek dini taassubu yaymaya çalışanlara karşı önemli bir çalışma başlatmıştı.
Bunun için hadis kitapları taranıyor ve gerçekte Hazreti Muhammed’e ait olmadığı tespit edilen sözler ayıklanıyor.
Ancak ortaya çıkan tablonun bana düşündürttüğü şu: Bardakoğlu, bir yandan bu işi yaparken, diğer yandan da teşkilatına iyice bir bakmalı.
Elindeki yazılı duayı okumayı başaramayan, terli abdest suyu içmeyi öneren, bir tür üfürükçülük öneren sözde din adamlarını da teşkilatından temizlemenin bir yolunu bulmalı.
Aksi takdirde yaptığı her şey boşa gidecek.
24 bin öğrenci daha üniversiteli olabilir
BİR yükseköğrenim programına kaydolmak için yıllardır çabalayan öğrencilerin uzun süren bekleyişleri bitti ve önceki gün kimin hangi üniversiteye gidebileceği belli oldu.
Benim dikkatimi çeken konu, bu yıl "kontenjan açığının" geçen yıllara göre artması oldu.
Şu an itibarıyla dört yıllık eğitim veren yükseköğrenim kurumlarındaki kontenjan açığı 23 bin 934.
Eylül ayında kayıtlar tamamlandığında bu açığın biraz daha büyümesi de olası.
Bu yıl üniversite sınavına 1 milyon 498 bin 893 öğrenci girdi.
Tercih döneminde bu öğrencilerin 835 bini tercih yaptı.
835 bin tercih, 202 bin kontenjan ve bu yetersiz kontenjanı bile doldurmayı başaramayan bir sistem!
İşin ilginci, vakıf üniversiteleri ile devlet üniversiteleri boş kontenjan konusunda farklı değil. Vakıf üniversitelerinde 7 bin 934, devlet üniversitelerinde 7 bin 724, KKTC üniversitelerinde de 6 bin 519 boş kontenjan var.
Dün konuştuğum bazı üniversite yöneticileri, kontenjan boşluğunun bu yıl puanlama sisteminde yapılan değişiklikten kaynaklandığını söylüyorlar.
İş şimdi YÖK’e düşüyor.
Madem, 24 bine yakın öğrenciyi üniversiteli yapabilecek boş kontenjan var, bunların bir şekilde doldurulmasını sağlayacak adil bir formül mutlaka bulunmalı.
"Ne yapalım, yanlış tercih yaptılar" ya da "Fen - 2 ve Matematik - 2’de başarılı olamadılar" gibi gerekçeler arkasına saklanmayalım ve bu çocuklara o boş kontenjanlardan yararlanma olanağını mutlaka sağlayalım.
Bebek ağlamasına dua önermek
DİYANET İşleri Başkanlığı’nın kurduğu "aile yardımı" bürosundaki bir görevlinin, yardım isteyen kadınlara eşlerini yola getirmek için "100’er kere Felak ve Nas sureleri okunmuş su içirmelerini" önermesi çok eleştirildi.
Eleştiri korosuna Vatan Gazetesi’nin de canı gönülden katıldığını hatırlıyorum.
Dün Vatan yazarlarından Süleyman Ateş, okuyucularının bazı sorularına yanıt veriyordu.
Soru şuydu: "İki yaşında bir kız çocuğum var. Gece uyuduktan birkaç saat sonra çok yüksek sesle ağlayarak uyanıyor. İlk zamanlarda bir rahatsızlığı olduğunu düşündük, ancak her türlü tıbbi tetkik ve doktor kontrolü temiz çıktı. Çocuğa bu durumlarda dua okuyoruz. Ayrıca başucunda Kuran ve Cevşen bulunduruyoruz. Ancak bu durum devam ediyor. Büyük ihtimalle bir pedagogdan yardım almamız gerekecek. Bebeklerin melek kadar temiz oldukları ve geceleri rahatsız edildiklerini büyüklerimiz anlatıyor. Sizin bu konuda öneriniz nedir?"
Vatan yazarı Süleyman Ateş’in yanıtı da şöyleydi: "Çocuğa içtenlikle İhlas, Felak ve Nas surelerini okuyun. Allah’a sığının. Allah çocuğunuzu korur. Ancak pedagoga değil de bir psikoloğa götürmeniz çok uygun olur."
"Okunmuş su tartışması" çıktığında da söylemiştim, bir kere daha tekrarlayayım:
Bir din adamından dünyevi meselelerle ilgili yardım isterseniz, alacağınız yanıtın "dua etmekten" öte bir şey olamayacağını kabul etmeniz gerekir. Evet, dua etmek dua edeni rahatlatır ve kendini iyi hissetmesini sağlayabilir; ama dünyevi sorunları çözmekte yetersiz kalacaktır.
Bu nedenle Süleyman Ateş’in de yanıtında yadırganacak bir durum yok.
(Not: Sorunun sahibi beni okuyorsa bir de şu öneriye kulak versin: 2 yaşındaki bir çocukla psikolog ne yapabilir bilmiyorum ama bebek, sadece anne sütüyle besleniyorsa büyük olasılıkla süt yetersiz kalıyor ve doymadığı için erken uyanıyor. Akşam yatırırken doktorunuzun önereceği hazır mamalardan da vermeyi deneyin.)