Paylaş
“Terör örgütlerinin hepsi taşerondur. Onu siz bulacaksınız.”
Hayır, “onu siz bulacaksınız” talimatını verdiği insanlar, devletin istihbarat örgütünü ya da polisini yöneten sorumlular değil.
Bu talimatı uçağına aldığı gazetecilere verdi!
Cumhurbaşkanı, uçaktaki gazetecilere şunu da söyledi:
“Adliye’den, hastaneden, stattan özel güvenlik kaldırılmalı, hatta özel güvenlik tarihe karışmalı.”
Hayır, gazeteciler Cumhurbaşkanı’nın bu talimatını yerine getirmek için hemen paraşütlerini takıp, aşağıya atlamadılar.
Atlasalardı da zaten bu konuda ne yapabilirlerdi ki?
Cumhurbaşkanı’nın böyle bir taktiği var!
Düzgün gitmeyen bir iş olduğunda, bir olay meydana geldiğinde, hemen çıkıp sanki kendisi bu ülkeyi yönetmiyormuş gibi talimatlar yağdırıyor, kişileri, kurumları suçluyor.
Bu talimatları niye olaylar meydana gelmeden önce verip, sorumluları harekete geçirmiyor, orası meçhul!
12 yıl bu ülkeyi yöneten sanki kendisi değilmiş gibi, devletin başında sanki kendisi yokmuş gibi davranıyor.
Oysa halk seçimlerde oyunu ona verip, hükümeti kurmasını sağlarken, bunları zamanında akıl etsin, bozuk giden işleri düzeltsin diye bekliyordu.
Niye bunca zamandır bu dediklerini yapmadı da, şimdi aklı başına geldi?
Belge üretim fabrikası iyi çalışmıyor
YENİ Şafak, Fethullah Gülen’in mason olduğuna ilişkin bir dizi belge yayımladı.
Cumhurbaşkanı da bu belgeleri okumuş, gazetecilere şöyle dedi:
“Bakın, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan belgeler ta ne zamanlara kadar uzanıyor. Yani bu oyunlar öyle 3 senede, 5 senede kurulmuyor. Tezgâhların mazisi epey eski.”
Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye üzerine oyunlar oynanıyor” tezine destek amacıyla kanıt olarak söylediği bu belgelerden birine göre Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası, 17 Temmuz 1969’da, Gülen’e Taltif Madalyası vermiş.
25 Mart 1975’te ise Gülen, Türkiye Büyük Mason Mahfili Derneği’ne sadakatinin nişanı olarak, Tekris Yemini etmiş.
Bu belgelere göre Gülen, 26 yaşında masonluğa kabul edilmiş.
Ve masonlar artık nasıl uzak görüşlüler ise o tarihte vaizlik ve Kuran kursu hocalığı yapan, 26 yaşında, neredeyse kimsenin tanımadığı bir din adamından “Hoca Efendi” diye söz ediyorlar!
1975 tarihli Tekris Yemini ile ilgili belgeyi veren mason locasının adı Türkiye Büyük Mason Mahfili Derneği diye geçiyor. Oysa derneğin adı 1973’te değişmiş, “Büyük Mason Mahfili” olmuş.
Ve daha da komiği asla bir araya gelmeyecek iki mason locasından biri Gülen’e taltif belgesi veriyor, diğeri üye yapıyor!
Belli ki AKP’nin “belge üretim fabrikası” iyi çalışmıyor.
Önce Sümeyye Erdoğan’a yönelik suikast belgelerini hazırlarken çuvalladılar, şimdi de Gülen’in masonluğunu ilan ederken!
Demek ki bu belge üretim fabrikası, eski ortaklarından yeteri kadar ders almamış!
Ve işin daha da ilginci, emrinde koca bir devlet organizasyonu olan Cumhurbaşkanı, bu belgelerin sahteliğini –gerçekliğini araştırmadan nutuklarında kullanıyor, gazetecilere bunlarla ilgili demeçler veriyor!
Kim bilir, belki de şöyle düşünüyorlardır: Bir belge uydurur, iki demeç veririz, inanan kaç kişi çıkarsa o kadar kârdır!
Şüphelileri bulalım
CUMHURBAŞKANI, savcı Kiraz’ı şehit eden terör örgütünün kimin taşeronu olduğunu bulma görevini gazetecilere verince, ben de bu işin bir ucundan tutayım dedim.
“Olağan şüphelilere” ulaşmak için bu eylemin kimin işine yaradığını bulmamız gerekiyor önce.
Rahmetli Savcı Kiraz, bir türlü açılmayan Berkin Elvan dosyasında ilerleme kaydetmeye başlamıştı. Demek ki savcıyı hedef alması için bu örgütü “tutanlar”, bu dosyanın sonuca kavuşmasından endişe edenler olabilir.
Bunlar kimdir? Elvan’ı öldüren gaz fişeğini, hedef gözeterek atan polis olabilir mi?
Savcının şehit edilmesine neden olan terör eyleminden sonra, Başbakan her türlü protesto gösterisinin “gereken karşılığı bulacağını” söyledi. Özgürlükleri sınırlayan “güvenlik yasa paketini” meşrulaştırmak için de bu eylemden yararlanacak.
Hükümetin bu örgütü taşeron olarak tutmayacağını elbette biliyoruz. Acaba, hükümete bu konularda el altından yardım etmek isteyen bir gizli örgüt mü var? Bu örgüt hangi ülkeye ait olabilir?
Emniyet de, MİT de, bu örgütün üyelerini, liderlerini neredeyse isim isim biliyor, tanıyor. Nitekim, eylem görüntüleri sosyal medyada yayılınca eski polis şefleri, yüzleri maskeli teröristleri tanıyabildiler.
O halde bu teröristler İstanbul’da elleri kollarını sallayarak nasıl dolaşıp Adliye Sarayı’na girebildiler ve savcıyı şehit ettiler? Emniyet ve MİT’te bir zaaf mı var? Bu zaaf nerden kaynaklanıyor? Hangi gizli servis, kurumlarımızın ayarını bozdu?
Paylaş