Paylaş
Foster’ın tüm salonu etkisi altına alan ve kariyerlerinin biteceği korkusuyla onun kadar cesur olamayıp saklanan pek çok sinemacıyı titreten bu konuşma, Foster gibilere ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu hatırlattı. Türkiye’de de böylesi ‘cesur’ isimler olsun ve çıkıp eşcinsel olduklarını söylesinler istedik. Korkusuzca o dolaptan çıksınlar ki, eşcinsellere ve translara yönelik ayrımcılık ortaya dökülsün, bunun insanların hayatlarını nasıl bir cehenneme dönüştürdüğü görülsün, istedik.
Bunu bir süre daha bekleyeceğiz sanırım. Bu süre uzun olacak ama n’apalım.
Bu arada, umudumuz KuirFest’e bakalım. Filmlerini, söyleşilerini, partilerini kaçırmayalım. Dünya değişsin istiyorsak bu festivali destekleyelim.
KUIRFEST’TEN 5 FİLM
Işık Açık Kalsın (Keep the Lights On):
Berlin’den Teddy Ödülü’nü aldı. Geçen yılın en iyileri listesinin de gözde gey filmiydi. Uzun süren ilişkiler, bağlılık, bağımlılığı masaya yatırıyor ve bu etkileyici eşcinsel aşk hikâyesi üzerinden seyirciyi kendi hikâyesiyle yüzleşmeye çağırıyor.
Marina Abramoviç: Sanatçı Aramızda (Marina Abramovic: The Artist Is Present):
Şoke eden performanslarıyla aklınızı ve ruhunuzu yükselten diva Marina Abromoviç’in merakla beklenen son işine tanık olmak için muhteşem bir fırsat. James Franco, Lou Reed, Björk, Rufus Weinwright’ın kapısında beklediği bu gösteri sizi de gözyaşlarına boğabilir.
Sağanak (Cloudburst):
Usta oyuncular Olympia Dukakis ve Brenda Fricker 31 yıldır birlikte yaşayan lezbiyen çifti rolünde. Ana akım sinema dilini kullanarak seyirciyi kendine bağlıyor ama politik tavrından asla vazgeçmiyor. Gösterildiği festivallerin seyirci ödüllerini toplamış olmasına özellikle dikkat.
Ağır Ablalar (Heavy Girls):
Küçük, trajikomik, sevimli ve naif. Orta yaşını geçmiş iki adamın aradıkları şefkati birbirlerinde bulmalarının hikâyesi. Kesinlikle festivalin “kendini iyi hisset” filmi.
Şöhretin Sonu:
Yıllar önce televizyonda karşıma çıktığında gözlerimi alamamış, izlediklerime de inanamıştım. Bülten Ersoy’un cinsiyet geçişlilik sürecinin bir nevi otobiyografik hikayesi olan bu filmin, sinemamızda eşi benzeri olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. İzlemeyenler kaçırmasın. Üstüne de bu filmden yola çıkarak “Bülent Ersoy’un Kanunla İmtihanı” paneli yapılacak.
Yılın ilk korkusu: Mama
Bir süredir fragmanıyla korku tutkunlarının merakınız cezbeden Mama bu hafta gösterimde. Gökbakar kardeşlerin yeni filmi Celal İle Ceren, Mark Wahlberg, Russell Crowe ve Catherıne Zeta-Jones’lu gerilim Bitik Şehir haftanın diğer seçenekleri.
Kayıp kızlar bir gün bulunur ve...
Mama
Yönetmen: Andy Muschietti
2013/İspanya-Kanada/100’
2008’de yönettiği aynı adlı kısasıyla Guillermo del Toro’nun dikkatini çeken Andy Muschietti, hikâyeyi uzatarak uzun formata dönüştürdü ve bir süredir fragmanıyla dikkat çeken Mama’yı yarattı. Anne ve babaları öldürüldüğü gün ormanda ortadan kaybolan iki küçük kızın yaşadıklarını anlatan bu doğaüstü gerilimin başrolünde bu sene Zero Dark Thirty’deki oyunculuğuyla Oscar’ı alacağı garanti gözüyle bakılan Jessica Chastain oynuyor. Filmin konusu ise şöyle: Beş yıl önce Victoria ve Lilly adlı kız kardeşler, şehrin banliyösündeki mahallelerinden iz bırakmadan kaybolur. Amcaları Lucas ve kız arkadaşı Annabel o günden bu yana onları deli gibi aramaya devam eder. Mucize eseri çocukları yıkık dökük bir kulübede bulurlar fakat çift bir süre sonra evlerine sadece küçük kızları mı misafir olarak aldıklarını merak etmeye başlar. Annabel çocukları normal bir hayata alıştırmaya çalışırken, evlerinde bir kötülüğün var olduğundan iyiden iyiye emin olmaya başlar. Kız kardeşler travmaya bağlı stres mi yaşamaktadır yoksa onları ziyarete gelen bir hayalet mi vardır? Kayıp kızlar bunca yıl tek başlarına nasıl hayatta kalmışlardır? Bu tedirgin edici soruların cevaplarını keşfederken, yeni anneleri yatma vakti geldiğinde duyduğu fısıltıların kaynağının ölümcül bir varlık olduğunu keşfeder.
İnsanlık da bu şehir de bitmiş
Bitik Şehir
Broken City
Yönetmen: Allen Hughes
2013/ABD/109’
New York Belediye Başkan’ı Nicholas Hostetler, eskiden polis olan, işten çıkarılınca özel dedektif olarak çalışmaya başlayan Billy Taggart’ı kendisini aldattığını düşündüğü eşi Cathleen’i takip etmesi için tutar. Fakat Billy bunun bir komplo olduğunu çok geçmeden anlayacaktır. Araştırmalarını derinleştirirken hayatını tehlikeye sokan olaylarla karşılaşacak, işi ve ailesi için kötü sonuçlar doğurabilecek imkânsız tercihler yapmak zorunda kalacaktır. Mark Wahlberg, Russell Crowe ve Catherine Zeta-Jones’u bir araya getiren film, gerilim ve polisiye hikâyelerinden hoşlananların ilgisini çekebilir.
Gökbakar kardeşler geri döndü
Celal İle Ceren
Yönetmen: Togan Gökbakar
2013/Türkiye/114’
Gişedeki başarısı kadar temsil ettikleri ve değeriyle de uzunca bir süre konuşulan Recep İvedik serisinin yaratıcıları Gökbakar kardeşleri yeniden aramızda. Altı yıldır birlikte olan ve evlenmeye karar veren Celal’le Ceren, yakın arkadaşlarının sebep olduğu çeşitli olaylardan dolayı ayrılmaya karar verirler. Film işte bundan sonrasını anlatıyor. Şahan Gökbakar mizahına yakın duranlar kaçırmayacaktır.
Paylaş