Paylaş
Boş şeylerle uğraşıyoruz!
*
Ülkemizdeki “mikser” adamların her geçen gün hemen her sektörün içine sızdıklarını gördükçe üzülüyoruz...
Ne acıdır ki mikser adamlar her sektörü terörize ederken dünyayı bekleyen felaketlerden herkes habersizce yaşamaya devam ediyor.
Bu duruma oldukça üzülen merhum Prof. Fuat Sezgin hoca adeta isyan ederek diyordu ki:
Bugün Türkler, genelde de Müslümanlar maddeye çok yönelmişler. Maddenin peşinde koşuyorlar, ona ulaşmak için birçok ahlaki prensipleri feda ediyorlar.
İslam coğrafyasındaki lüks düşkünlüğü ve israfın vardığı boyutu gösteren rakamlar ise ortada...
*
İslam coğrafyası ve bizler günlük yaşantının içerisinde keyifle yaşayıp kaybolurken, siyasetle ve magazin dedikodularıyla yatıp kalkarken dışımızdaki dünyada her saniye bir felaket yaşanıyor...
Ve hiç kimsenin umurunda bile değil gibi...
Kuzey Kutbu’nun Svalbard bölgesindeki deniz buzulları her 10 yılda yüzde 12’lik bir erime hızına ulaşmış...
Uzmanlar bu durum karşısında diyor ki:
Yıllık sıcaklık ortalamasının 1970’ten bugüne 4 derece yükseldiği bölgede yüzyıl sonundaki artış 7-10 derece olabilecek.
*
Norveç Kutuplar Bölgesi Enstitüsü Başkanı Kim Holmen, insan eliyle oluşan iklim değişikliğinin etkilerinin bu bölgede ‘görünür hale geldiğini’ belirterek diyor ki:
Şu an burada yaşananlar yakında dünyanın başka bölgelerinde de gerçekleşecek.
Ve Holmen’a göre...
Kış aylarındaki hava sıcaklığı son 30 yılda 10 derece yükseldi. Okyanus suyu daha sıcak hale geldi. İklim değişikliği yüzünden Kuzey Kutbu’nu kaybediyoruz.
*
Grönland’daki dev buz tabakasının bu yıl rekor düzeyde eriyerek inceldiğini söyleyen uzmanlar, buz tabakasındaki erimenin hızlanması karşısında kıyı kentlerinin geleceği konusunda endişe duyduklarını belirtiyor.
Grönland’daki buz tabakası İngiltere topraklarının 7 katı büyüklüğünde.
ABD’nin burayı neden satın almak istediği ise açıkça ortada...
*
İngiltere’de hükümetin çevre baş danışmanı Prof. Boyd ise ülkede iklim değişikliğini etkileyen karbon salınımının planlandığı gibi 2050 yılında sıfırlanabilmesi için insanların yaşam tarzlarında çok büyük değişiklik yapması gerektiğini söyledi.
Kamuoyunun gereken değişimin boyutları hakkında pek fikri olmadığını söyleyen Prof. Ian Boyd’a göre “sıfır salınım” hedefine zamanında ulaşabilmek için halkın daha az seyahat etmesi, daha az giyim eşyası alması ve daha az kırmızı et yemesi gerekiyor.
Ya bizdeki durum?
Çılgınlık boyutuna varmış durumda...
*
Almanya’da Yeşiller ve Sosyal Demokrat partilerinin milletvekilleri, küresel ısınmayla mücadele ve hayvanların durumlarının iyileştirilmesine yönelik programların fonlanması için etteki katma değer vergisinin yüzde 7’den yüzde 19’a çıkarılması gerektiğini söylerken, bizde ise etin daha nasıl ucuza yenileceği araştırılıyor...
BM’nin araştırmasına göre et ve sütleri için beslenen hayvanların ürettiği metan gazı, karbon salınımlarının yüzde 14.5’ini oluşturuyor. Bu oran, seyahat araçlarının ürettiğinden daha fazlası.
*
Alman Die Zeit gazetesine göre ortalama bir Alman vatandaşı yılda 60 kilo dolayında et yiyormuş ve bunun sadece yarısı sağlıklı düzey olarak kabul ediliyormuş. Yılın ilk yarısında, Almanya’daki mezbahalarda 3.9 milyon ton et üretilmiş ve kanatlılar dışındaki kesilen hayvan sayısı ise 29.4 milyonu bulmuş.
*
“Onlar nasıl 10. yüzyıldan, 16., 17. hatta ve hatta 18. yüzyıla kadar İslam bilimlerinden buldukları bütün müspet bilimleri aldılarsa, biz de şimdi onlardan almalıyız” diyen Prof. Fuat Sezgin diyordu ki:
Mesela Japonlar, Müslümanlar kadar bilimsel bir geçmişe sahip değilken müthiş şeyler yaptılar fakat biz hâlâ yerimizde sayıyoruz. Boş şeylerle uğraşıyoruz. Zamanın Allah’ın bize verdiği büyük bir nimet olduğunu unutuyoruz.
*
İsviçre’nin Zürih kentindeki ETH Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ise iklim değişikliğinin 2050 yılına kadar dünyanın başlıca 520 kentini nasıl etkileyeceği incelenmiş.
Araştırmaya göre ortalama hava sıcaklıkları açısından, “İstanbul Roma’ya, İzmir Adana’ya, Ankara ise Taşkent’e benzeyebilir” deniliyor...
.............................................................
Pazartesi yazımızda devam edeceğiz.
Paylaş