Paylaş
Son zamanlarda COVID-19’dan daha az korkulmasının bir sebebi basitçe onu her gün duyuyor olmak denebilir. Virüs hakkındaki haberlere ne kadar çok maruz kalırsanız, bu durumu o kadar kabullenirsiniz. Beyinlerimiz yeni ve şaşırtıcı şeyleri fark etmek üzerine eğitimli… Bu, tehlike yakın olduğunda ‘savaş veya kaç’ tepkisi vermek şeklinde açıklanabilir. Ancak bu tehlike ortalıkta olmaya devam ediyor ve gitmiyorsa, rutinimizin bir parçası haline gelir.
Daha kontrol edilebilir
Söz konusu ‘kademeli olarak hissizleşme konsepti’ aslında birçok genel korku türünün tedavisinde kullanılan esas yöntemdir. Yükseklik korkusu mu? Kişiyi duruma alışana kadar her seferinde yavaş yavaş daha yüksek yerlere götürün. Sosyal fobi mi? Kişiyi kaygısı yok olana kadar her seferinde daha fazla insanın bulunduğu ortamlara götürün. İşte aynısı COVID-19 için de oluyor. Her gün virüs hakkında bir şeyler duydukça, hâlâ çok tehlikeli olmasına rağmen o şoke etme özelliğini kaybetmeye başlıyor.
Öte yandan eğer sağlık sektörü için çalışmıyorsanız ya da büyük bir şehirde yaşamıyorsanız, COVID-19’un etkilerini kişisel düzeyde hissetmemiş veya virüsü almış birini tanımıyor olabilirsiniz. Bu durumda hastalık, günlük hayatınızı etkileyen bir şey olmaktansa yalnızca haberlerde gördüğünüz bir şey haline gelir. Yani pandeminin tehlikesini mantıken biliyor olsanız bile zamanla virüse kayıtsız kalmaya başlayabilirsiniz.
COVID-19 hakkında hâlâ bilmediğimiz çok şey var. Nasıl tedavi edilir ve bağışıklık ne kadar sürer bilmiyoruz, ayrıca olası semptomların tamamı ölçülmemiş olabilir. Ancak virüs hakkında, ilk başta olduğundan daha çok şey biliyoruz. Nasıl bulaşıp bulaşmadığını biliyoruz. Hangi önlemlerin virüsün yayılmasını gerçekten yavaşlatacağını biliyoruz. COVID-19 hâlâ tehlikeli ancak daha tahmin edilebilir, dolayısıyla da daha kontrol edilebilir bir durumda. Bu sayede bilinmeyene karşı olan korkumuz daha azalmış olabilir.
Tetikte kalmak önemli
Pandeminin ilk zamanlarındaki başlıca söylemlerden biri, sağlık sistemine yüksek vaka sayıları nedeniyle yük bindirmemek için elimizden geleni yapmaktı. Vaka sayılarını kontrol altında tutmak, hem hastanelerin ihtiyaç duyulan kişisel koruyucu donanımlara ve solunum cihazlarına sahip olması hem de yoğun bakım ünitelerinin yatak kapasitelerinin dolmaması için bize zaman kazandırdı. Bugün vaka sayılarını kontrol altında tutma çağrıları azaldı. Bu değişim size daha az kaygılanmanız gerektiği izlenimi verebilir. Oysa hâlâ kişisel koruyucu donanım eksikliğinin tekrar yaşanabileceği hakkında endişeler var. Nitekim böyle bir kaygı olmasa dahi bizlerin sağlık sistemine yük bindirmemek için maske takmaya ve sosyal mesafeye özen göstermemiz gerekiyor.
Eğer bu saydıklarımızın biri ya da tamamı sizin için de geçerliyse, pandeminin hâlâ devam ettiğini fark etmeniz ve tetikte kalmanız oldukça önemli. Bunun için COVID-19’dan haberdar olmaya devam edin ve zamanla hissizleşmemek için sürekli kendinizi uyarın.
Maskeyle anahtarlık yan yana dursun
Tehlikeye karşı hissizleşmeye başlarsanız COVID-19 önlemlerini günlük rutininizin bir parçası haline getirmeye çalışın. Böylece kuralları uygulamak sizin için bir alışkanlığa dönüşür. İşte size dört basit öneri…
1) Maskenizi anahtarlarınızın yanında bulundurun: Böylece evden her çıktığınızda otomatik olarak ikisini birden alırsınız ve maskenizi takmanız gerektiğini hatırlarsınız.
2) El dezenfektanınızı arabada bulundurun: Mesela şoför koltuğunun yanındaki konsol gibi görünebilir bir yerde muhafaza edin, sürekli görme ve kullanma şansınızı arttırın.
3) Programınızı güvenli aktivitelerle doldurun: Örneğin açık hava buluşmaları ve aktiviteleri, sanal buluşmalar, yeni bir hobi edinmek… Böylece daha az riskli davranışlarda bulunursunuz.
4) Gönüllü olmayı düşünün: Pandemiyle ilgili bir sosyal sorumluluk projesinde gönüllü olarak yer almak, kendinize pandeminin devam ettiğini hatırlatmak ve etrafınızdakilere yardımcı olmak için çok iyi bir yol olabilir.
COVID-19 ile ilgili tüm gelişmelere ve güncel bilgilere Dr. Öz ve Ekibi YouTube kanalından ulaşabilirsiniz.
Paylaş