Paylaş
Selamlar. Rusçanız ne durumda? Valla akıcı değilse şu sıralar İstanbul’un pek çok semtinde ev bulmanız biraz zor, ben size bunu baştan açık açık söyleyeyim. Bir kere emlak sitelerinde şöyle bir gezerseniz ciddi bir kısmının ‘Fully Furnished Flat with Balcony for Foreigners’ (Yabancıya balkonlu, möbleli daire) gibi ilanlarla çıktığını, bir kısmının ise doğrudan Kiril alfabesiyle yazıldığını görebilirsiniz.
“Ne olacak, yabancı için verilmiş ilanı biz tutamaz mıyız” diyebilirsiniz. Ben de size gülerim bu dediğiniz yüzünden. Çünkü emlakçı bireyler ya “Abi, o ev yabancıya” diyor ya da ‘bir yıllık peşin’ gibi ilginç şartlar koyuyor. “Bir yıllık mı peşin” diye sorarsanız da “Ruslarla o şekilde çalışıyoruz” diyorlar.
“E, ben Rus değilim” diyene de “O bizim problemimiz değil, olsaydın” demeye getiriyorlar.
Ortalamada ve yeri geldiğinde bu kadar milliyetçi olan bir toplumun iş bu tip hususlara geldi mi Katar’a Dünya Kupası satmaya çalışan FIFA gibi gözünün dönmesi de ayrıca bir manidar. Emlakçılar ayrı, ev sahipleri ayrı delirmiş. Size bir-iki enstantane anlatayım bu emlak diyaloglarından:
- Selamlar, sarı sitedeki ilan için aradım.
- Merhaba, o evi yabancıya veriyoruz.
- Biz de tanıdık değiliz zaten.
- Anlamadım abi...
- Bizim paramız para değil mi demek istiyorum.
- Yok abi, iki yıllık peşin istiyor ev sahibi.
- Niye istiyor?
- Rusların burada hesabı, kefili falan yok ya. Ödemezse falan ne olur ne olmaz diye.
- E, Ruslara vereceğine bana verirse ödemezsem falan olmaz işte.
- Yok, yabancı istiyor.
- Kapat, küfredicem şimdi, kapat!
“Kaş’ta da emekli maaşıyla vur patlasın çal oynasın yaşayan İngilizler baskın kavimmiş. ”
Başka bir örnek:
- Selamlar, sarı sitedeki ilan için aradım. Ev sahibi Rus milliyetçisi değilse görebilir miyiz?
- Abi Türk’e de veriyoruz ama çok görmek isteyen var, yarın şu saatte gelin, toplu göstericez.
- Toplu nasıl göstereceksin, herkes aynı anda tutmak isterse?
- İlk beğenene vereceğiz abi.
- Acun Ilıcalı mı sizin emlakçının sahibi, yarışma formatında kiralama yapıyorsunuz?
- Valla böyle, işinize gelirse abi.
- İşime gelmez, sen de benim tersime gelirsin, kapat!
Bitmedi, dahası var:
- Alo, ilanı gördüm, bilgi alabilir miyim?
- 55 metrekare, içi yeni yapılmış bir dairemiz.
- İçi pek yokmuş zaten, zor olmamıştır yapması…
- Küçük ama keyifli ve ferah.
- Fiyatı?
- 24 bin. Üç ay peşin.
- Metrekaresi 500 lira yani aylık...
- Evet, piyasa böyle bu aralar.
“Piyasa böyle” tayfaya piyasanın görünmez eliyle tatlı bir hareket yapma arzumu bastırıp eşe dosta dert yanıyordum. Fakat baktım herkesin derdi benzer. Hatta ‘İstanbul’dan gidelim, başka yerde yaşayalım’ diyenler bile dertli.
Başka yerden kastınız Demirkazık etekleri değilse gitmeyi gözünüzün keseceği yerlerde de kiralar, satılıklar almış başını gitmiş; Putin seçime girse üç vekil çıkarır hale gelmiş.
Antalya’daki eşi dostu aradım. Orada kiralar yüzde 300 artmış bir yılda. Dertleri bizimkini belki bastırır da belki kendimi bir tık şanslı bile hissederim diye. Gerçekten bizden dertli çıktılar. “Merkezden çıkın, köylere yerleşin” diye akıl verdim ki iyice sinirleri hoplasın. “Kaş’a git mesela” deyince güzel delirdiler mesela. Orada da emekli maaşıyla vur patlasın çal oynasın yaşayan İngilizler baskın kavimmiş. “Ooo, emeklilikte Kaş’a takılanlar” dedim. Aynı benim emlakçıların suratına hışımla kapattığım gibi kapattılar telefonu suratıma...
Paylaş