Paylaş
-Ben Sayın Demirel ile aynı koalisyon hükümeti içinde hiç olmadım. Zincirbozan bizim için ilginç bir deneyim oldu. 4 ay gece gündüz beraber yaşadık, bir binanın içinde. Orada ciddi bilimsel çalışmalar yaptık. Fikir tartışmalarımız oldu. Birbirimizi daha yakından tanıdık. Ailelerimizi gördük, bizi ziyarete geliyorlardı. Daha sonra da zaman zaman görüştük, evinde hiç ziyaret etmemiştim.
Rakip siyasetçilerin askeri rejimler sırasında yasaklı konumundayken, bir toplama kampında yakınlaşıp dostça ilişkiler kurmaları, tabii ki hem Türkiye’nin, hem de siyasetçilerin ayıbı.
Oysa demokrasinin üzerine askeri darbe gelmeden yakınlaşıp uygar diyaloglar sürdürebilseler, cuntalar “Yönetim boşluğu” var gerekçesiyle rejime karşı eylem koyamazlar. En azından 12 Eylül 1980 askeri müdahalesindeki gibi, “Uzlaşıp bir cumhurbaşkanı seçemediler” benzeri gerekçeler bulamazlar.
Kapalı evler
Demirel ile Baykal’ın “Zincirbozan yakınlaşması”nın üzerinden 24 yıl geçtikten sonra birbirlerine “ev ziyareti” yapabilmeleri ise, açıkçasıyakınlaşmanın pek içten olmadığını vegüncel siyasi gerginliklerin sonunda bu yakınlaşmanın canlandığını gösteriyor.
Düşünün demokrasi kurban edilmiş ve sizler siyasetçi olarak bir toplama kampına atılmışsınız. Dört ay gece gündüz beraber olmuşsunuz.
Oradan çıkınca insan arkadaşlarını evine davet etmez mi, onların evine gitmez mi?
Üstelik Demirel de, Baykal da, dostlukları keyif veren, sohbetleri lezzetlerle dolu sıcak insanlar.
Siyasette hasım olabilirsiniz. Ama asker zoruyla da olsa bulduğunuz yeni dostlarınızla “evde” buluşmak için 24 yıl geçmesini mi beklersiniz? Evler dostluklara açılmadığı zaman yürekler açılabilir mi?
Yazık hayatlar
Zincirbozan’daki 16 siyasetçinin 7’si CHP’liydi. Mesela Celal Doğan da vardı Zincirbozan’da. Demirel’i en az 20 kez evinde ziyaret ettiğini biliyorum Celal Doğan’ın.
Ve şimdi mesela Celal Doğan CHP’nin dışında. Bırakın “ev”i, CHP Genel Merkezi’nde bile yok.
Bugün Baykal, Demirel’i evinde ziyaret ediyorsa, bunun sebebi, onları Zincirbozan’a sürükleyen ve cumhurbaşkanı bile seçtirmeyen inatlaşmaların, 2007 yılına taşınması değil mi?
Demek istediğim şu…
Siyaset insanları hem hayata, hem kendilerine, hem toplumlarına ve hem de ülke gerçeklerine yabancılaştırmamalı. Unutmayalım ki geçmişte seçim kazananlar da, kaybedenler de, iktidar sahipleri de, muhalefet liderleri de, sonunda koltuklarda değil musalla taşından ebedi yalnızlığa yolcu edilmediler mi?.
Yaşamanın, dostlukların, yakınlıkların farkına varmadan geçen ömürlere acırım.
ŞAKA
Açsak mı kapatsak mı?
İstanbul Etiler’deki Dalmaz Center’i polis 9’uncu defa basmış ve yine kumar oynayanlara para cezası kesilmiş.
Olaya neresinden yaklaşacağınızı şaşırıyorsunuz.
Bundan sonra Dalmaz Center hep kumarhane olarak açık kalsa ve kapatıldığı zaman kapatanlara ceza kesilse daha mantıklı olur.
Durdurun dünyayı, inecek var…
Bir konferansta kürsüdeki profesör “Bundan 2 milyar yıl sonra güneş patlayacak ve dünya da yok olacak” demiş. Konuşma sırasında uyuklayan ön sıradaki bir dinleyici, telaşla ayağa kalkmış. Profesöre “Kaç yıl sonra dünya yok olacak, dediniz” diye sormuş. Profesör “2 milyar yıl sonra” deyince, rahatlamış,
- Ödümü patlattınız. Ben 2 milyon yıl sonra diye anlamıştım, demiş.
Dün haberler arasında vardı. Buna göre modern fiziğin ve astronominin babası olarak kabul edilen Isaac Newton'un (1642-1727), dünyanın sonunun 2060 yılında geleceği öngörüsünde bulunduğu ortaya çıkmış. Kudüs'te bir müzede sergiye çıkarılan Newton'a ait 1704 tarihli bir mektupta ünlü fizikçi, İncil'e dayalı olarak yaptığı çalışmalarda dünyanın 2060'ta sona ereceğini söylüyormuş.
Siz Newton’a bakmayın. 22 Temmuz’da barajı geçemeyen siyasetçiler için dünyanın sonunun geleceği gerçeğinin, daha yakın kıyameti haber verdiğini unutmayın.
Paylaş