Paylaş
Belediye Başkanı Kadir Topbaş artık eleştirilere alışmış.
Ağzıyla kuş tutsa mutlaka birileri tarafından eleştiriliyor.
Yaptığı iyi işler dikkate alınmıyor, buna karşılık hemen her konuda yerden yere vuruluyor.
Geçen gün beni davet etti.
Önce küçük golf’un direksiyonuna geçti, bir yandan kullandı, bir yandan da İstanbul’un bazı önemli projelerini gösterdi.
Özellikle Florya’daki 8 kilometrelik sahil şeridini dolaştırdı.
Doğrusunu söylemem gerekir, ağzım açık kaldı.
Oraların eski halini çok iyi bilirim.
Tam anlamıyla perişanlıktı.
Uyuşturucu bağımlılarının veya ucuz fuhuş peşinde koşanların kullandıkları, pislik yuvasıydı.
Bugün gidip görün,tanıyamayacaksınız.
Pırıl pırıl bir sahil şeridi ortaya çıkmış.
Tertemiz, üstelik piknikçilere de izin verilmiyor.
Kimi yürüyüş yapıyor, kimi koşuyor.
Bazıları da bankolarda ailece oturuyorlar.
Hele bir belediye plajı gösterdi, başka yerde göremedim.
Küçükçekmece de aynı şekilde düzenlenmiş ve temizlenmiş.
Bütün kıyı boyunca da, restoranlar var.
Merakımdan sordum.
Bazıları belediye tarafından işletildiği için içkisiz, bazıları özel sektöre kiralanmış ve içkili.
“Neden, belediyenin yerlerinde içki yok ?”
Yanıtı şu oldu:
“…Belediye yasasında böyle bir madde var…
Ancak bizde bunu değiştirmek istemiyoruz.
Zira dindar bir kesim var ve bu insanlar içkili yerlere gitmek istemiyorlar.
Bundan dolayı dışarı çıkmazlar, evlerinde kalırlardı.
Aileleriyle gidecekleri bir ortamı ancak buralarda bulabiliyorlar.
Yoksa bu bir politika değil.
Laik kesim ile dindar kesimin kaynaşmasına yol açan bir uygulama düşündük…
Belediyenin kokteylerinde içki veriliyor.
Özele kiraladığımız restoranlara da içki yasak koşulu koymuyoruz…
Ayrıca, İstanbul’da içki satılan yer sayısı, turizmle birlikte giderek artıyor.
Hiçbir kısıtlama getirilmiyor…”
Kabul eder veya etmezsiniz ancak bu sözlerin içindebir mantık var..
Üç saatlik yolun sonunda, ünlü Okmeydanı Piyale paşa tüneline de gittik.
Etkileyici bir çalışma yapılmış.
Ancak bütün bunların arasında beni çok şaşırtan, ilk defa gerçekten Özürlüleri seven, onların rahatını düşünen ve çalışan bir Başkan ile karşılaşmış olmamdı.
Eminim eski Başkanlar da özürlülere kol kanat açmışlardır, ancak Topbaş’ın yaptıklarını bire bir gördüğüm için etkilendim
Kapıdan girince, Başkan’ın elini sıkan bir özürlü ve ailesiyle karşılaştım.
Meğer teşekküre gelmişler.
Çağlar Özyiğit ve ailesi, Çiroz’daki kampa katılmışlar.
Ben önce göstermelik bir özürlü programından söz ediliyor sandım.
Meğer hiçte öyle değilmiş.
60 bin metre karelik deniz kenarındaki kampa bu yıl 5 bin özürlü ve ailesi gelmiş.
Herşeyi bedava.TV’si,kliması, sıcak soğuk suyu, özürlülerin rahat edebilmeleri için gereken tüm önlemler, kafeteryası,çocuk bahçesi,interneti,spor sahaları…
Topbaş’a İstanbul’daki yüksek kaldırımlardan, evlerin giriş çıkışlarındaki zorluklardan,belediye taşıtlarının özürlüler açısından ne kadar güç olduğundan söz etmeye başladım ki, aldığı önlemleri saymaya başladı.
Bravo doğrusu.
Şunu bilin ki, artık İstanbul’daki hiçbir inşaat özürlüler için aldığı önlemleri göstermeden ruhsat alamayacak.
Belediye otobüslerinde özel indirme,bindirme yerleri, özel geçişler ve daha da ilginci, özürlülerin telefon edip çağırtabilecekleri asansörlüözel arabalar…
Aferin Başkan…
Başka konularda eleştiri alsanız dahi, özürlülerden aldığınız teşekkür size bol bol yeter.
Not: Bu yazıyı okuduktan sonra, eminim kimi meslektaşım veya kimi okurum “ Çıkarım olduğu için” bunları yazdığımı ileri süreceklerdir. İlgilenenlere duyurulur. Belediye ile hiçbir işim yok. Ne alacağım, ne vereceğim, ne inşaatım, ne deruhsat beklentim var…
Paylaş