Şimdi, herkes daha dikkatli davranmak zorunda

Eğer bir süre için Başbakan suskun kalırsa, eğer yargı hoyrat tutumundan biraz vazgeçer ve dikkatli davranır, Genelkurmay Başkanı da TSK’nın tepkilerini kontrol altında tutabilirse, gerilim yavaş yavaş azalır. Piyasalardaki dalgalanmalar durulur. Aksi halde, önümüzdeki hafta da aynı konuları tartışırız.

Haberin Devamı

Önce Çankaya doruğu, hemen ardından kuvvet komutanlarının serbest bırakılmaları ve Başbakan’ın ılımlı mesajları, kara bulutları yavaş yavaş dağıtmaya başladı.

 

Acaba arkası gelecek mi?

 

Bir kaç gelişmeye ve bazı kişilerin tutumlarına bağlı.

 

Herşeyin başında, yargı mekanizmasının tutumu geliyor. 3 komutanın daha ilksorgulamalarında ve “kaçmazlar” diye serbest bırakılmaları, ister istemez kamuoyunda “Bu insanlar kaçmayacaklar diye serbest bırakıldılar. Celp çıkartıp, sorgulamaları yapılabilirdi. Bu kadargereksiz gerilim yaratmaya ne gerek vardı?” sorularının sorulmasına yol açtı.

 

Haberin Devamı

Ortada yargının açıkça bir hoyratlığı var. Bu durumda, soruşturmalarına gölge düşürüyor.Yargı tutum değiştirmedikçe bu gerilimler sürecek, aksi halde tansiyon düşecektir.

 

Diğer önemli etken, Başbakan’ın tutumu olacak. Eğer Erdoğan bu konuyu polemikhaline getirmez, günlük muhalefet kavgalarının içinden çıkarırsa, bu tutum da gerilimin yatışmasına büyük katkıda bulunur. Herne kadar dünkü konuşması, bu konuda fazla beklentiye kapılınmaması gerektiğini göstermiş olsa dahi, yine de ümidimizi kesmeyelim.

 

Nihayet diğer unsur, her iki cephenin medyasınınyaklaşımı olacak. Eğer yayın yoluyla kışkırtmalar sürecek ise, pek mesafe alınamaz. Bırakalım, bir süre için yargı kendi çalışmasını yapsın, TSK kendiincelemesini tamamlasın da önümüzü görelim.

 

Bütün bu karmaşa içindeki son etken olarak, TSK’nın tutumunu da saymamız gerekiyor. Genelkurmay’ın kendi çalışmalarını bitirip, kamuoyunu aydınlatması rahatlamayı yaygınlaştıracaktır.

 

Özetle, bir süre için herkes biraz sakinleşir ve susar ise, bu gerilimi kolaylıkla atlatabiliriz.

 

Haberin Devamı

BAŞTA CANER, GS’LILAR BİZE İHANET ETTİLER

 

GS’ya yazıklar olsun.

 

Başta Caner olmak üzere, sahaya çıkan 11 ve teknik heyet bizlere ihanet ettiler.

 

Ne oynadığını bilmeyen, doğru dürüst koşmayan, isteksiz darmadağın bir takım.

 

Kimseler hakeme kusur bulmasın. Verdiği kararların hepsi doğruydu.Kendimizi aldatmayalım.

 

Üstelik, Atletico Madrit berbat bir oyun sergiledi. GS eliyle, turu İspanyollara hediye etti.

 

Caner’e ne demeli?

 

Arka arkaya sarı sartgörüp takımını 10 kişi bırakarak, kulübünü milyonlarca euro zarara uğrattı.

 

Teknik heyete ne demeli?

 

Böyle mi takım yönetilir? Bu mudur profesyonel bir yönetim?

 

Seyirciye ne demeli?

 

GS seyircisi de bir alem.

 

Haberin Devamı

Takım sapır sapır dökülmüş, rezalet bir oyun sergilemiş, maçın bitiminde hala alkışlıyor, tezahurat yapıyor.

 

Kardeşim, bunun renk sevgisiyle bir ilgisi yok. Takımını böyle günlerde de hemen affeder ve alkışlarsan bu adamların tribünlerden korkusu kalmaz.

 

Klübün yönetimine ne demeli?

 

Ne diyeyim ki...

 

GS artık avrupaya layık bir takım değil... Sadece bunu söyleyeyim yeter...

 

Bu yazı bazı taraftara sert gelebilir.

 

Gelsin varsın...

 

Ben de bir taraftarım ve içim yanarak, tüm hissettiklerimiburaya döktüm.

 

FB takımının da yatacak yeri yok.

 

Onlarla da kendi taraftarları uğraşsınlar.

 

HEP AKP “MAĞDUR” İDİ, ŞİMDİ ASKER “MAĞDUR” OLDU…

          

Çok ilginç bir durumla karşı karşıyayız.

Haberin Devamı

          

Kamuoyunun algılamalarından yola çıkarsak, son Balyoz operasyonuna kadarki manzara, Ak Parti’nin özellikle asker karşısında “ mağdur” durumda olduğu şeklindeydi.

          

2006’dan itibaren yaşananlara şöyle bir bakalım.

          

Çankaya seçimindeki TSK tepkileri…

          

Cumhuriyet mitingleri…

          

27 nisan muhtırası…

          

Genelkurmay Başkanlarının, AKP ’ye yönelik laiklik konusundaki sert uyarıları…

          

367 olayındaki asker etkisi…

          

AKP’nin kapatılma davasındaki TSK yaklaşımı…

          

Bu listeyi uzatabiliriz.

 

Ak Parti bütün bu gelişmeleri gösterdi ve uzun süre  mağdur olduğunu iddia etti ve doğrusunu söylemek gerekirse, kamu oyunun önemli bir bölümünü de ikna etti.

 

Haberin Devamı

İlk defa bu niteleme değişti ve Balyoz operasyonuyla birlikte TSK mağdur konuma girdi. Kamuoyundaki tepkiler, askerlere kötü muamele yapıldığı gerekçesiyle arttı.

 

AKP için bu durum alarm zillerinin çalması anlamına geliyor. Eğer seçimlere yine mağduriyet temasını işleyecek ise, bu imkanı kaçırmak üzere. Eğer önümüzdeki günlerde Başbakan bu konuda geri plana çekilir ve asker ile ilgili davalarda konuşmamaya başlarsa hiç şaşırmayalım.

 

“ÖCALAN’I, ENGİN PAŞA DEĞİL, BİZ GETİRDİK”

 

Günlerden beri tüm gazeteler ve TV yayınlarında, Engin Alan paşa’nın, Öcalan’ı Kenya’dan getiren uçakta bulunduğu ve bizzat operasyonu yönettiği yazılıp çiziliyor.

 

Aslında çokta yanlış olmaz, zira Alan paşa Özel Kuvvetlerinkomutanıydı. Şemdin Sakık’ın Türkiye’ye getirilmesinde de rol aldığı biliniyordu. Son derece özverili çalışmış biraskerdir.

Ancak, MİT çevreleri bir düzeltme yapıyor.

 

Öcalan’ı Kenya’dan getiren ekibin, özel kuvvetlerle ilgisi olmadığını, hele hele bazı TV’lerde ileri sürüldüğü gibi  Engin Alan paşa’nın uçakta bulunmadığını söylüyorlar.

 

Uçakta sadece MİT elemanları vardı ve onlardan başka kimse yoktu” diyen, Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye getirilmesiyle ilgili operasyonu başından sonuna kadar en yakından izleyen bir yetkili, bu konuda çok net konuşuyor.

 

Alan paşa’nın son derece ciddi ve değerli bir asker olduğuna, ancak olayın bu aşamasında ilgisi ve varlığının bulunmadığına dikkat çeken aynı yetkili, MİT elemanlarının hakkının yenmemesi gerektiğini söyledi.

 

GÜNAHTIR BU İNSANLARA...

 

60 bin kişilik bir kesimden söz ediyorum.

 

Hani TV’lerde ve gazete sayfalarında, yüzü gözü boyalı kamuflaj giysileri, son derece modern silahlarıyla, gece gündüz terörist peşinde koşan, dağda pusu kuran, haftalarca ormanlarda yaşayan ve hepimizin gururla “Kahraman Komandolar” diye izlediğimiz askerler var ya, onlardan söz ediyorum. Terörle Mücadele Komando Tugaylarının, operasyonlar da kullandıkları özel eğitimli “Uzman Erbaş” kesimi konumuz.

 

Bu insanlar nasıl toplanıyor biliyor musunuz?

 

Askerliğini yapan erler arasında üstün başarı gösteren çavuşlar, “Onurlu bir gelecek için”afişleriyle cesaretlendiriliyor ve emeklilik vaadiyle “Uzman Erbaş” olmaları için kapılar açılıyor.Bir sınava sokuluyor ve kazanan Komando yapılıyor. Katılanların ortalama yaşı 25-26 ve 45’ine gelince, kıdem tazminatı ödenip, çıkışları veriliyor.

 

1986 tarihli yasa böyle...

 

İşte dram da, bundan sonra başlıyor.

 

Nedeni de, 45-46’sında boşa çıkan erbaş uzman, emekli maaşı alamıyor. 60’ına kadar beklemek ve bu arada da primlerini ödemek zorunda.

 

Kahramanlar diye nitelediğim, gerektiğinde kurbağa-yılan yiyerek terörist peşinde koşturduğumuz bu insanları adeta açlığa zorluyoruz.

 

Şu anda, yaş haddi olduğu için çıkarılanların sayısı 1200. Bu yıl 5 bin kişinin daha sırası geliyor.

 

Kendilerini, Vietnam’daki ABD askerleri gibi “kullanılıp kenara atılmış” hissediyorlar.

 

İstekleri, yasa da bir düzenleme yapılıp, 45-60 yaşları arasında emeklilik hakkının verilmesi veya bu süreci aç geçirmemelerini sağlayacak bir ayarlama yapılması.

 

60 bin kişiler ve her yıl yeni alımlar yapılıyor. Bugün harekete geçilmezse, yarın sayıları çığ gibi artacak ve içinden çıkılması çok dahazor bir sorun ile karşı karşıya kalacağız.

 

Toplumlar, kendi kahramanlarına sahip çıktıkları oranda yücelirler...

(NOT: Fazla bilgi için: wwwemuzder.org.tr, emuzed@hotmail.com)

 

EKMEK SEVERLERE MÜJDE...

 

Hepimiz ekmek severiz, ancak ben özellikle fransız tipi ekmeğe bayılırım. Adına Bagette derler ve kıtır kabuğu ile tadı bambaşkadır.Eskiden, bizim odun ateşinde yapılan ekmekler de kıtırdı. Şimdilerde plastikleştiler. Yeni bir fırın keşfettim. Harika ekmek yapıyor. Fransız bagette’i yanısıra, İtalyanların ciabatta’sı, New York’un bagel’i, Almanların pumpernickeli, Hintlilerin Naan’ı dahi var. Tavsiye ederim. (www.naan-bread.com, 0212 323 50 55)

 

 

Yazarın Tüm Yazıları