İnsan turist gibi dolaşırsa...

Hayatınızda hiç turist gibi dolaştınız mı? Eğer turistlik yapıyorsanız ne demek istediğimi çok daha kolay anlayacaksınız. Hiç turist olmadınız, ne içerde ne de başka ülkede, yaşadığınız yerin dışına çıkmadınızsa, bu söyleyeceklerimi çok aptalca bulabilirsiniz.

Haberin Devamı

Turist” diye adlandırılan kişiler aynımahluklardır. “Mahluk” sözünü kötü anlamda kullanmıyorum. Normal bir insanın tepkilerini göstermeyen, ziyaret ettiğifarklı yere gelir gelmez değişen, herşeyi başka gözle gören, normal olarak verdiği tepkileri başkalaşan bir insan anlamında kullanıyorum.

 

Çok defa turist oldum.

 

Çok defa turist gibi davrandığım için, ne dediğimi iyi biliyorum.

 

Turist, iş için dolaşmaz. Yani şirketinin parasıyla yabancı bir yere giden değildir. Turist cebinden harcar. Bundan dolayı da, gittiği yerde çok kötü muamele görmediği, inanılmaz derecedekazıklanmadığı taktirde, herşeye pozitif bakar. Ufak tefek yanlışlıkları görmezden gelir. Yer seçimini kendiyaptığından dolayı da, gittiği yerin  dünyanın en güzel yerlerindenbiri olduğuna kendini inandırır.Geri döndüğünde, ne kadar çok eğlendiğini ve gördüğü güzellikleri anlatacağından dolayı,şakır şakır yağmur altında dolaşsa, kayak yapmak için gittiği dağ’da yeterli kar bulamasa dahi yine de memnun olacaktır.

 

Haberin Devamı

 Turistin fakir ülkede dolaşırkenki en büyük korkusu veya genel inanışı, sürekli kazıklandığıdır.Bundan dolayı, hep pazarlık eder. Genellikle pazarlık edilmeyen yerleri tercih eder.Demek ki, bu malın fiyatıymış” der ve isterse satın alır, istemezsebırakır.

 

Turist ona ne onlatılırsa dinler ve hemen kabul eder. hiçbir şeyi sorgulamaz. Kuşku duysa dahi, görmezden gelir. Dünya’nın en enayi yerleri dolaştırılsa dahi, bir tabiat harikasıyla karşılaşmış gibi davranır.

 

İşte “turist” böyle bir insandır.

 

Bilmem, bazılarınız kendinizi bu satırlarda bulabildiniz mi?X

                                                                     *

Haberin Devamı

RİO’DA EN ÇOK FB TANINIYOR

 

Rio’da dolaşırken en etkilendiğim yerlerden bir diğeri de, 1950’de inşa edilen ve bugüne kadar ihtişamını sürdüren Maracana stadıydı. Gerçekten muhteşem. Yeni ilavelerle 100 bin civarında seyirci taşıyabilenbu stadı gezerken, gözümün önünden Pele’nin golleri, Roberto Carlos’unfrikikleri, Kaka’nın şutları geçti. Stadın yanında hem müzesi, hem de   ünlülerin ayak izleriyle dolu kaldırım sergisi var. Didi’nin ayağını görünce heyecanlandım. Tabii dayanamayıp, resim çektirdim. Tahmin edebileceğiniz gibi,Rio’da en çok Fenerbahçe tanınıyor. Gazeteler, Roberto Carlos ve Alex’in haberleriyle dolu. Kıskanmadım değil.

                                                                     

Haberin Devamı

                                                                                *
RİO’YA GELİP, BU RESMİ ÇEKTİRMEYEN YOKTUR

 

Doğrusunu söylemem gerekirse, Rio’daki kadar farklı güzel kadını, toplu halde başka bir ülkede görmedim. Belkivardır da, ben bilmiyorumdur. Bir gece Cemre ile en turistik samba show’lardan birine gittik. Birbirinden harika seçme güzel insanın yaptıkları sambaları, büyük bir Türk grubuyla birlikte seyrettik. Türkler harika, davet edilince ilk sahneye fırlayıp göbek dansı yapıp  Viva la Turquia” diye şarkı söyleyenler onlardı. Eee geceninsonunda da bu hatıra resmini çektirmeden edemezdim.

                                                                     *
BİZİM DÖNER VE KEBABÇILAR BU İKİ ÜLKEYİ KEŞFEDEMEMİŞ...

 

Haberin Devamı

Arjantin ve Breziyla neredeyse sadece et yiyor. Hem de nasıl... Saatlerce sürüyor. Biri gidiyor öteki geliyor. Üstelik öylesine tuzlu kızartıyorlar ki, yüksek tansiyonu olana hiç tavsiye etmem... Bayramboyunca nereye gitsek, Türk gruplarla karşılaştık. Herşey o kadar bize uygun ki, binlerce kilemotre uzaktaolsa dahi, anladığım kadarıyla Arjantin ve Brezilya en gözde ülkeler arasında. Benim ilgimi çeken dünyanın  her yerinde karşılaştığımTürk dönerci ve kebapçıları henüz bu iki ülkeyikeşfetmemişler. Oysa buralarda onlara çok iş var.

SİZ BUNLARI OKURKEN, BAKIN ÜLKEDE NELER OLDU?

 

Bir hafta süresince, sizleri dünya’nın bambaşka köşelerine götürdüm. Günlük hayatın dışına çıkardım tahmin etmediğim kadar tebrik aldım. Bir bölümünüz ise, eleştiri getirdi. “Ülke birbirine girerken, siz neden söz ediyorsunuz?” diyenler oldu. Ancak, unuttuğumuz nokta,bu kavgaların veya krizlerin her zaman yaşandığı ve yaşanacağıdır. Haftalık hayatımıza kısaca bir göz atalım, hiçbir şey kaçırmadığımızı anlayalım.

Haberin Devamı

                                                                     *

MAHALLE KAVGASI...

 

Haftanınen çok konuşulan konusu, Ankara Belediye Başkanı MelihGökçek ile CHP’li Kılıçdaroğlu arasında Star TV’de Uğur Dündar’ın düzenlediği yüzleşme idi.

 

Tam bir mahalle kavgası yaşandı.

 

Gökçek, her zamanki üslubunu tekrarladı.Karşısındakini konuşturmadı vetartışmadanhiçbir şey anlaşılmadan çıkılmasını sağladı.

 

Ancak, sonunda kaybeden Gökçek oldu.

 

                                                                     *
ÖZÜR DİLEYELİM Mİ?

 

Bir grup aydının “Osmanlı Ermenilerinin uğradıkları felaketten “ dolayıözür diledikleri açıklama fırtına kopardı.

 

Türk kamuoyu yine şok oldu. Hiç alışmadığı bir durumla karşı karşıya kaldı. Tepkisi deçok sert oldu.İmzacılardan bazıları ölüm tehdidi dahi aldı. İşi daha davahimleştiren Başbakan Erdoğan’ın ve CHP’li Arıtman’ın tepkileriydi.

 

Yine tartışma yerine bol bol kavga ettik.

                                                                     *
KRİZ TEĞET GEÇMİYOR...

 

İktidar ne derse desin, kriz teğet gezmiyor. Tam aksine fena haldedokunduruyor. Hele bu hafta, ardı ardına otomobil fabrikalarının kapanması, işsiz ordusunun biraz daha artması durumun ciddiyetini ortaya koymaya yetti.

 

Aralık en hareketli ve bereketlialış-veriş ayı idi. Bu defa tam aksine, yaprak kıpırdamıyor. TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ’ın uyarılarının hemen hepsi doğru çıktı.

Yazarın Tüm Yazıları