Paylaş
PKK vurdukça vuruyor. Her şehit veya yaralı haberi de kamuoyunu ayağa kaldırıyor.Ateş düştüğü yeri yakıyor. Yüreklerden çıkan çığlıklar, bütün yurtta yankılanıyor: PKK’yı durdurmak için, Kuzey Irak’a girelim...”
Kimse, bu işin ince hesabını yapmıyor. Kuzey Irak’ta bu operasyonun, ne kadar büyük olursa olsun, PKK’nın Türkiye içindeki cinayetlerini bitirmeyeceğinin farkında değiller. Türkiye’nin Kuzey Irak bataklığına saplanması durumunda bir daha belini doğrultamayacağını da bilmiyorlar. Tek istedikleri, PKK’nın cezalandırılması. Tabii bu da, hükümetin ve askerin omuzlarına büyük bir yük getiriyor.
Ortalık o kadar gergin ki, yabancı bir ajansın verdiği haber, Çarşamba günü hepimizi ayağa kaldırdı. Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’a girdiği söylentisi büyük heyecan yarattı. Sonunda, ya bir yanlış anlama olduğu veya küçük bir grubun bir süre için Kuzey Irak’a girip çıktığı izlenimi doğdu.
Böylesine büyük yankı yaratmasının nedeni, kamuoyundaki beklentiydi. Tüm yalanlamalara rağmen, kimse “harekat olmadığına” inanmak istemedi.
Zaten, böylesine gerilimli dönemlerde, ne kadar yalanlasanız dahi, kamuoyunu ikna etmeniz güçtür. En basit hareket, akıllara hemen Kuzey Irak işgalini getirir.
OHAL GERİ GELİYOR...
Dikkat edecek olursanız, seçimlere doğru PKK saldırıları giderek artıyor. Buna karşılık, güvenlik güçleri yeni önlemler alıyor. Karşılıklı tırmanma sürüyor.
Genelkurmay Başkanlığı, Şırnak, Siirt ve Hakkari illerinin üzerindeki hava sahalarını belli koordinatlarda 3 ay boyunca sivil hava trafiğine kapattı. Resmi gerekçesi, bölgedeki harekatlar sırasında kullanılan top ve füzelerin sivil hava unsurlarına zarar vermemesi.
Ancak, görünen köy kılavuz istemez. PKK’nın saldırıları bu tempoda devam ederse,TSK’nın 10 yıl önceki “Olağanüstü Hal” uygulamasına geri dönmesi kaçınılmazlaşır. İşte ilk işaretleri geliyor. Bir süre sonra da bölgeye giriş çıkışlar artacak ve çatışmaların yoğunlaşması durumunda TSK, OHAL vasıtasıyla bölgedeki kontrolünü yeniden kurma opsiyonunu tekrar kullanacaktır. Buna hazırlıklı olmalıyız.
Ya Kuzey Irak veya bölgedeki önlemlerin arttırılması... Yıllardır, elimiz kolumuz bağlı seyrediyoruz. Hiçbir şey yapmadık. Şimdi bu politikasızlığımızın faturasını pahalı ödeyeceğiz.
* * *
KİM, NE YAPMAK İSTİYOR?
Eminim, benim gibi sizler de yaşanan olayların perde arkasını, bu olayların ne anlama geldiğini merak ediyorsunuzdur. Olayı en yakından izleyen uzmanlarla konuştum ve dışardan nasıl göründüğü konusundaki ortak görüşleri topladım. Kendi birikimlerini de ekledim ve şöyle bir manzara ile karşılaştım:
PKK’NIN AMACI NE?
Seçim sürecinde mümkün olduğunca ses getirecek eylem yapmayı planlıyor. Yeni bir taktik uyguluyor. Küçük gruplarla, vur kaç yapıyor. Uzaktan kumandalı mayınlarla can alıyor. Böylece hem “ben varım” mesajını verecek. Hem de, bölgedeki taraftarlarını kendine daha bir sıkı bağlayacak. Adaylarının oy oranını arttıracak. Ayrıca Barzani’ye, TSK Kerkük’e müdahale ederse ben de bu bölgeyi kana bularım mesajı yolluyor. Barzani’nin desteğini güvenceye alıyor. Aynı zamanda Türkiye’yi Kuzey Irak’a sokmaya çalışıyor. Irak bataklığına dalmış bir Türkiye’yi ABD ile çatıştırarak, daha fazla kanatacağını hesaplıyor.
TSK, NE ÖNLEM ALIYOR?
Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak’ın nasıl bir tuzak olduğunu, tek taraflı bir kararla, büyük bir operasyon yapıp Kuzey Irak’ı istila etmenin ne kadar riskli olduğunu çok iyi biliyor. Ancak ABD’den destek bulamadıkça, kamuoyu baskısı karşısında zorlanıyor.Büyük, uzun vadeli ve tek taraflı bir askeri müdahalenin PKK’yı yok etmeyeceğini hesaplıyor. Sınır boyunca bir tampon bölge kurup, giriş çıkışları kısıtlamayı planlıyor. Asıl hedefi ise, bölgedeki alan hakimiyetini yeniden kurmak. 10 yıl önceki stratejiye geri dönülüyor. Kuvvet yığılıyor ve havadan başlayarak, gerektiğinde OHAL’e kadar gidecek bir dizi önlem hazırlanıyor.
HÜKÜMET NE DÜŞÜNÜYOR?
Hükümet hala, ABD ile anlaşıp ortak bir çözüm peşinde. Tampon bölge kurulması için Washington’u ikna etmeye çalışıyor. Bu arada da Kuzey Irak’a yönelik bir harekattan kaçınıyor.
Hiç değilse, seçimlere kadar büyük bir askeri harekat istemiyor. Ancak PKK’nın suikastları AKP’yi de sıkıştırıyor. Askere istediği iç yetkileri vererek, 22 Temmuz tarihine kadar durumun kontrolden çıkmamasını planlıyor.
Paylaş