Paylaş
Herkesin dikkatini çekiyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri uzunca bir süredir suskun. Bundan bir süre önce, Genelkurmay Başkanı ya da Kuvvet komutanları,iç siyaset veya dış politika konularında görüşlerini açıklar, gerektiğindeiktidarı eleştirirlerdi.
Hele 2007 yılı, bu açıdan çok fırtınalı geçmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, laiklik ile ilgili gelişmelerde, DTP’nin genelseçimlere katılması öncesinde, Askersık sık görüş açıklayıp, gidişi etkilemeye çalışmıştı.
Bu yaklaşımın en üst noktası, 27 Nisan’daki internet bildirisiydi. Kimine göre “e-muhtıra”, kimine göre ise “görüş açıklamasıydı”
Kuzey Irak’a müdahale ve Kuzey Irak yönetimiyleilişkiler de, Askerin demeçli tepkisini çekmişti.
Hatırlarsınız, Org. Büyükanıt, Kuzey Irak yönetimi, hatta Talabani’yi kastederek “görüşme yapmanın hiç yarar sağlamayacağını” belirtmişti.Sonradan, “biz konuşmayız., isterse siyasiler konuşabilir” diye, tutumuna ince ayar getirmişti.
Asker, yaklaşık 10 aydır (22 temmuz seçimlerinden bu yana) iç politikanın kapsamına giren konularda derin bir sessizliğe büründü.
Neden acaba?
Bazıları, inanılmaz spekülasyona dayanan gerekçeler ürettiler. Başbakan ile Genelkurmay Başkanınınünlü Dolmabahçe görüşmesinde varıldığı ileri sürülen bir “yeni anlayış” a dikkat çektiler.
Ben, SAREM’in Akademilerdeki yıllıkstratejik sempozyumunda direkt nabızlarını tuttum ve ilginçbir manzarayla karşılaştım.
Bu tip askeri toplantılara çok katıldım. Genelkurmay, dikenli konulardaki görüşleriniaçıklar.Genelkurmay Başkanları konuşurlar, diğerüst rütbelilerkoridorlardaki sohbetlerinde ve emekli komutanlar da daha açık şekilde görüşlerini açıklarlar. Adeta TSK’nın resmi olmayan bir kurultayı gibidir.
Bu defa farklı bir hava vardı.
ASKER, BİRAZ BURUK BİRAZ DA KIRGIN...
Sabah, henüz Anayasa Mahkemesininkararının çıkmadığı saatlerde, son derecedurgun bir hava vardı. Pek belli etmek istemeseler dahi, kaygı duyulduğu yüzlerinden okunuyordu.
“Ya mahkeme değişiklikleri kabul ederse ne yaparız?” cümleleri duyuluyordu.
Dikkat ettim, Genelkurmay Başkanı olsun, kuvvet komutanları olsun, iç politikayagirmemeye büyük çaba harcadılar.
Konuştukça, TSK’nın üst kesiminde biraz burukluk, biraz kırgınlık, biraz da kızgınlık hissettim.
Nedenini, yeni emekli bir kuvvet komutanı bana özetledi.
Yıllardır destek verdikleri, toplumun bir kesiminin şimdi “askerin konuşmamasını istediklerine” değindi. Özellikle bazı liberal, bazı laik çevrelerdengelen tepkilere kırgınlar.
Açıkça alınmışlar.
“Biz sustuk, hadi bakalım çözüm bu sorunu” cümlelerini sık sık duydum. Suskunluklarınındiğer bir nedeni de, özellikle 2007’deki uyarılarının ve 27 Nisan bildirisinin ters etkiyapması. “Etkinliğimiz tehlikeye giriyor. Artık konuşmamak daha doğru” diyen bir Genelkurmay yetkilisi, hemen eklemeyi de ihmal etmedi:
“Üstelik, artık top yargıda. Biz kenara çekildik. Ön plana çıkınca eleştiriliyoruz. İyisi mi, yargı kararını versin”.
Özetlemekgerekirse, TSK yeni bir yaklaşım arayışında...
* * *
ORG. BAŞBUĞ, FAZLA KONUŞMAYA KARŞI...
İki ay sonra Genelkurmay Başkanı olacak kişi Org. İlker Başbuğ. Yapısı itibarıyla, Org. Büyükanıt’tançok farklı bir komutan. Uzaktan baktığınızda son derece katı bir görüntü verir. Oysa, hiçte öyle değildir.
Şimdiden söylenebilecek, Başbuğ döneminde Genelkurmay’ın vücut dilinin değişeceğidir.En önemli değişim de, Genelkurmay’ın açıklamalarında görülecek. Gerekmedikçe demeç verilmeyecek, sık sık konuşulmayacak.
Aslında Org. Başbuğ, Türkiye’nin en sorunlu ve en önemli döneminde görev alıyor. AKP’nin nasırına basıldığı bir süreçte TSK’nın başına geçecek. Herşey, Başbakan’ın tutumuna bağlı olacak.
Erdoğan’ın nasıl bir yaklaşımla ortaya çıkacağı henüz belli değil. Sertleşecek mi, yoksa “şeriatın kestiği parmak acımaz” mı diyecek?
Erdoğan sertleştiği taktirde, alt rütbelerden gelecek baskılara nasıl direnecek.
Aslında askeri tamamen susturmak çok güç. İdeali, TSK’nın kendi işini yapması ve siyasete karışmaması. Ancak, henüz bu noktaya varılabilmiş değil.
“... Kardeşim, bu ülkede lezbiyen dernekleri dahi görüş açıklarken, TSK’yı nasılsusturursunuz...” diyenlerin sayısı o kadar fazla ki... Bir gün ideal noktaya varacağız. Ancak o güne kadar TSK’nın 1 inciBaşkanlarının en büyük sorunu hep “tepki vermek-vermemek” ikilemi arasında sıkışıp kalacak.
Paylaş