Ak Parti'nin, asker düzenleme programı...

Ak Parti’nin, sivil-asker ilişkileriyle ilgili genel bir plan-programı var mı, yoksa koşullar elverdikçe mi adım atıyor? Ne oranda bir stratejisi olduğunu anlayabilmek güç ancak, ipuçları bir araya getirildiğinde ortaya genel bir resim çıkıyor.

Haberin Devamı

Ben, bu ülkede önceden iyi hazırlanılmış, plan ve programı yapılan stratejilerin uygulamaya konulduğuna çok az rastlamışımdır. Genelde, koşullar bazı kararların alınmasına yol açar. İktidarların kafasında bazı fikirler vardır, ancak uygun ortamın oluşmasını beklerler.

Acaba başından itibaren, Ak Parti' nin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili bir stratejisi vardı da, adım adım bu politikalar uygulanmaya mı konuldu, yoksa onlar da koşulların oluşmasını mı beklediler?

Benim 2003'ten beri izlediğim Ak Parti-TSK ilişkileri, çok iniş çıkışlı geçti. Eğer Genelkurmay, özellikle ilk yıllarında Ak Parti'yi bu kadar hırpalamasa, sıkıştırmasa, son derece sert uyarılar yapmasa, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve sonrasındaki kavgaya bizzat katılmasaydı, bugünkü noktaya gelinmezdi izlenimindeyim. Ak Parti, asker ile sürtüşmek, kavga etmek istemiyordu. Kafasında bir hesaplaşma vardı ancak; bu kadar hızla yürüneceği tahmin edilmiyordu.

Haberin Devamı

Genelkurmay eski alışkanlıklarından kurtulamayınca, iş çığrından çıktı.

Özellikle Anayasa Mahkemesi’ nin Ak Parti'yi kapatmayı reddetmesinden sonra, bu parti kolları sıvadı ve hesaplaşma süreci başladı.

Ak Parti'nin kafasında bir strateji var. Bunun yazılı ve ayrıntıları üzerinde çalışılmış bir politika olup olmadığının tek örneği, aylar önce parti sözcüsü Hüseyin Çelik'in Radikal Gazetesi’ ne verdiği demeçtir. Her ne kadar söylediklerinin kendi görüşleri olduğunu belirtmese de bu; yol haritasını gösteriyor.

Bakın Çelik neler dedi, hangileri gerçekleşti ve hangileri sıra bekliyor:

- 35. madde (Askere müdahale hakkı verdiği ileri sürülen iç hizmet yasası) kaldırılmalı. (Hazırlıklar var)

- Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlık yerine Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı. (Henüz bir hazırlık yok)

- Jandarma'nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması. (Hazırlık var)

- Zorunlu askerlik kaldırılmalı ve profesyonel orduya geçilmeli. (Henüz proje halinde)

- Askerlik süresi kısaltılmalı. (İncelemede)

- TSK  eğitimi demokratikleştirilmeli. (Bu konuda henüz bir hazırlık yok)

- Okullardaki Milli Güvenlik dersleri yeniden düzenlenmeli. (Uygulamaya giriyor)

Haberin Devamı

- Ordu komutanlığı sayısı yeniden düzenlenmeli (Hazırlık varsa dahi bilmiyorum)

- Kışlalara ve ordu evlerine verilen “Mustafa Muğlalı” gibi isimler kaldırılmalı (Uygulamaya girdi)

-Askere dayak, kötü muamele bitirilmeli.  (Hep söylenen ancak pek uygulanamayan bir madde)

- Milli günlerdeki toplu tüfekli gösterilere son verilmeli.(Bazı yerlerde uygulanıyor)

- Askeri harcamalar şeffaflaşmalı. (Yasası dahi çıktı ancak pek uygulama yok)

- Oyak'ın varlığı ve işlevi gözden geçirilmeli. (Bazı çalışmalar yapılıyor)

- TSK'da verimlilik, etkinlik ve tutumluluk ilkesi uygulanmalı. (Hep uygulandığı söylenen, ancak hiçbir zaman tatminkar sonuç alınamayan bir konudur)

Haberin Devamı

Hüseyin Çelik ne dediğini bilen bir AK Partilidir.

Boş yere bunları söylemez.

Bir kenara not etmekte yarar var.

TUTUKLAMA SÜRELERİ VE ÜLKEYİ BOĞAN DALGALAR, DAVALARIN PRESTİJİNİ KIRIYOR

Uzun sürdü, ancak sonunda kamuoyundaki genel havayı Başbakan da gördü. Gidişin ters döndüğüne dikkat çekti. Kamuoyu vicdanı ve algılaması önemlidir. Yargı, kamu vicdanını hiç dikkate almadı. Belki de, Adalet Bakanı  Sadullah Ergin’in dediği gibi, “Askerin iktidarları devirme girişimi” davalarına alışık olmadığı için işi neresinden, nasıl tutacağını bilemedi.  Özel yetkili savcılar, iddianamelerini gözaltıları sorgulayarak yazdı ve iş uzadıkça uzadı. Dalga üstüne dalga getirildi. Ne zaman biteceği bilinmeyen bir sürece girildi.

Haberin Devamı

Bu yaklaşım, hem iç kamuoyunu, hem de uluslararası kamuoyunu boğmuyor, bu davaların “Haklı yönlerini” de gölgeliyor.  Yargı sistemi bu gerçekleri görmeli.

BEKİR COŞKUN’UN FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ...

Yazdığı bir makaleden  dolayı, Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun çok ağır eleştirilerin hedefi oldu. Paşalarla ilgili yazı hem askeri, hem de Başbakan’ı çok sinirlendirdi. Her iki kanattan gelen tepkiler Bekir Coşkun ve ailesini hedef haline soktu.

Coşkun’un makalesini ağır bulabilir, katılmayabilirsiniz. Ancak bir insanı görüşlerinden dolayı adeta açıkça infaz etmeye kalkamazsınız.

Fikir özgürlüğünün de sınırları vardır elbette, ancak bu sınırı ne asker ne de başbakanlar saptayabilir. Bunun yeri yargıdır. Rahatsız olan hakkını yargıda arar...

Haberin Devamı

MERASİMLERİ CHP VEYA AP İPTAL ETSE NE DENİRDİ?

Geçenlerde Ahmet Hakan' ın programını izlerken, çok önemli bir soru ile karşılaştım. Kendi kendime "Evet, doğru" diye tepki gösterdim. Ahmet şunu sordu: " ...19 Mayıs - 23 Nisan- 30 Ağustos kutlamalarıyla ilgili son düzenlemeleri, CHP, eski Adalet Partisi veya ANAP yapsaydı aynı tepkilerle karşılaşır mıydık? Bu kadar tepki gösterilmesinin nedeni biraz da Ak Parti konusundaki ön yargılar değil mi?"

Doğrudur. Bu tepkilerin hepsi demesek dahi, önemli bir bölümü, AKP' yi daima sabıkalı ve gizli hesapları olan bir parti gibi görenlerin reflekslerinden kaynaklanıyor.

Bir tek rahmetli Ecevit tepki almadan kurtulabilirdi.

Özal da yerden yere vurulurdu. Hatırlarsınız, o da laik kesim tarafından az mı "Takunyalı" diye eleştirildi.   

Demirel deseniz, hiçbirine değinmez, çok zorlanırsa önce askerle anlaşır, değişiklikleri zamana yayar, yavaş yavaş yapar ve kimseler farkına varmazdı.

Bence Ak Parti şanslı ve bu şansını da iyi değerlendirdi.  Öyle bir konjonktür yakaladı ki bu adımı şimdi atmasa bu konu bir daha kolay kolay gündeme gelmezdi.

Yazarın Tüm Yazıları