Leyla Ataman

Yaz geldi, göze ve cilde dikkat

19 Haziran 2012
Vücudumuzun en hassas organlarından gözlerimize ve cildimize yaz aylarında daha çok dikkat etmemiz gerekiyor.


 

Özel Bodrum Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Halit Özhisar göz için uyarılarda bulundu ve şunları söyledi:
“Yeni doğan bebeklerde ilk göz muayenesi önemli, bu muayene dışında çocukların da düzenli aralıklarla göz muayenesi olmaları halinde doğabilecek sorunların şimdiden tespit edilmesiyle ileri yaşlarda sorun yaşanmaz. Yazın gelmesiyle gözlerimize daha çok özen göstermemiz gerekiyor. Deniz ve havuzdan enfeksiyon kapma riski yüksek. Böyle bir durumda mutlaka doktora danışılmalı.”
Cilt sorunu çocuklukta başlıyor
Şimdi deniz, güneş, kum üçlüsünün bir araya gelme zamanı. Ancak bu üçlü geleceğimiz olan çocuklarımız için güzel bir dinlenme fırsatı yaratmasının yanı sıra çok tehlikeli olan güneş yanıklarını da beraberinde getirebilir. Güneşten doğru faydalanma, güneş yanıkları ve yapılması gerekenleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Birol Saral’a sorduk. Çocukların güneşten daha çok etkilendiğini vurgulayan Saral, “Uzun süre denizde kalındığında ciddi güneş yanıkları olabilir. Bu tabloyu özellikle 10-15 yaş arasındaki kız çocuklarında sıklıkla görüyoruz. Güneş yanıklarına en fazla UV A ve UV B ışınları neden olur. Kum ve deniz, güneşin bu etkisini artırır. Yapılan bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir ki, insanların büyük çoğunluğu 20 yaşından önceki dönemde daha çok güneşe maruz kalır. Tekrarlayan güneş yanıkları cilt kanserine neden olabilir. Çocukluk çağında tekrarlayan güneş yanıkları hücre DNA’sında çeşitli hasarlar oluşturur. Bu hasarlı hücreler yok edilemezse zararlı proteinler üretebilir. Yıllar içinde kanser hücreleri çoğalarak belirgin hale gelebilir. Bu nedenle güneş yanıklarından çocukluk çağında olduğu gibi her dönemde kaçınılmalıdır” dedi.

 

Yazının Devamını Oku

Süper baba olmak hiç de zor değil

12 Haziran 2012


 
BÜTÜN çocuklar babalarını evin direği ya da “eve para getiren kişi” olarak tanımlar. Oysa ki siz çocuğunuza arkadaş ve sırdaş olmak isteyebilirsiniz. Çocuklarınız için süper bir baba olmak istiyorsanız öncelikle yapmanız gereken kısa da olsa onlara zaman ayırmak. Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı Özge Merve Türk, Bebeklik döneminden itibaren anne ile paylaşım içerisinde çocuğun temel bakım ve gereksinimlerine katılan bir baba modeli ideal bir model oluşturmakta, ergenlikteki sorunlarla daha iyi baş edebilmeye zemin hazırlamaktadır dedi. İşte Türk’ten bazı önemli ipuçları.

Çocuklar nasıl bir baba ister?
Çocukluk döneminde baba ve çocuğun oyun oynaması, zaman geçirerek birbirleri ile iletişim içinde olmaları ergenlik sürecini de etkilemektedir. Ergenler otorite sahibi, güvenilir bir baba figürüne sahip olmak isterler. İşte bu dönemde baba, destekleyen ve yönlendiren olmalıdır. Sorunları tehdit ve azar olmadan paylaşmalısınız. Birlikte zaman geçirmek ve güven veren konumda olmak ergen-baba ilişkisinde temel noktalardır. Bu, anlaşmazlıkların en aza indirgenmesini sağlar.

 
Aranızdaki yaş farkı kaç olursa olsun paylaşım önemli

Yazının Devamını Oku

Bodrum halkı bize güvensin

28 Mayıs 2012
GEÇEN 8 Nisan’da göreve başlayan CHP Bodrum İlçe Yönetimi’nin 16 üyesiniden 6’sını kadınlar oluşturuyor.

Yeni yönetimle birlikte kadınlar ve gençlerinin ön saflarda olacağını, 2013 yerel seçimler için çalışmalara başladıklarını belirten İlçe Başkanı Okan Özsu yönetim olarak iddialı olduklarını belirterek, “Şeffaf katılımcı bir yönetimle çalışarak, 4.400 üyemizde halkımızın ortak aklını rehber edinmiş bir anlayışla yerel seçimler için geliyoruz” dedi.
Bodrum CHP İlçe Başkanı Okan Özsu, yönetim kurulunun oldukça genç yöneticilerden oluştuğunu vurgulayarak, “Yerel yönetimde kadrolarımız genç adaylardan oluşacak, yönetim kurulumuzun 16 üyesinden 6 üyesi bayan, 5’te biri 30 yaş altı genç yöneticilerden oluşuyor. CHP Bodrum İlçe Teşkilatı’nda bayanlar ve gençler ön saflarda olacak” diye konuştu.
Önümüzdeki seçimde belde belediyelerinin tek çatı altında toplanmasının çeşitli avantajlar getireceğini söyleyen Özsu, “Hepimizin bundan sonraki tek ve ortak bir hedefi partimizin başarısı ve halkımızın mutluluğu. Her partilinin her göreve gelebilmesi için demokratik bir ortam yaratacağız” diye konuştu.
Şimdi birlik zamanı
Okan Özsu, her örgütte problemlerin olabileceğinin altını çizerek, “Örgütümüz içerisindeki kırgınlıkları gidermeye çalışacağımı, yeni kırgınlıklar yaratmamaya karalı olduğumu burada özellikle vurguluyorum. İlçe düzeyinde çalışma gruplarının kurulmasına önayak olacağız. Belde başkanlarıyla düzenli olarak toplanıp, parti örgütüyle meslek odaları ve sivil toplum örgütleriyle, ilişkileri sıcak ve sağlıklı tutacağız. Belediye çalışmalarında etkinlik ve başarı sağlamak için partili belediye başkanlarıyla sürekli ilişki içinde olacağız.. Ana hedefimiz yerel seçimlerinde ilçelerimizdeki tüm belediyeleri kazanmak ve il genel meclisindeki tek başımıza iktidarı devam ettirmektir” dedi.
 
 

Yazının Devamını Oku

Obezite ve sigara sarı noktaya neden oluyor

22 Mayıs 2012
Hastalık ilk etapta belirti vermeyebilir

Hastalığın ilk başlarda ciddi belirtiler vermeyebileceğini belirten Dr. Öztürk, “Bu sebeple özellikle 55 yaşından sonra kişiler periyodik göz muayenesi olmalıdır. Bu muayeneler hastalığın teşhisi ve tedavisi için çok önemlidir. Hatalığın ilk etaplarda oluşabilecek belirtileri ise; görme kaybı, cisimleri, çizgileri eğri veya kırık görme, göz önünde karartılar, görme kalitesinde bozulma, renk görmede bozukluklar şeklinde olabilir” dedi.
Hastalıktan korunmak mümkün
Dr. Muzaffer Öztürk, “Hastalığın en önemli risk etkenleri yaş, kalıtım, aşırı şişmanlık ve sigara kullanımıdır. İlk iki etkeni ortadan kaldırmak mümkün değildir. Fakat diğer risk etkenleri kontrol edilebilir. Hipertansiyonu varsa düzenlenebilir. Sigara içiyorsa sigarayı bırakması gerekir. Güneş için filtreli güneş gözlüğü takması gerekir. Beslenmede ise, Akdeniz diyeti önerilir. Tereyağı, kırmızı et ve kolesterol içeren yiyeceklerden uzak durulması önerilir” dedi.
AŞIRI şişmanlık, sigara, yüksek tansiyon gibi etkenler halk arasında sarı nokta olarak bilinen “Makula Dejenarasyonu” hastalığına neden oluyor. Sarı nokta yüzde 95 oranında görme kaybına neden olabiliyor.
Sarı nokta hastalığı ya da yaşa bağlı görme kaybı olarak da adlandırılan makula dejenarasyonu, toplumda 55 yaşından sonra oldukça sık görülüyor ve ilerlemesi halinde körlüğe bile yol açabiliyor. Hastanın hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen bu hastalık, tedavi edilmediğinde görme, zamanla kademeli olarak azalıyor ve gözün merkezinde oluşan karanlık, odak haline geliyor.
Büyük oranda yaşlılık hastalığı olarak bilinen sarı nokta, aşırı şişmanlığa, şeker hastalığına, sigara kullanımına, retinanın damar tıkanıklığına ve kalıtıma bağlı olarak ortaya çıkıyor. Kalıtıma bağlı olan sarı nokta ise her yaşta ortaya çıkabiliyor.
Tüm dünyada giderek artan obezite sorunu ve sigara kullanımı gibi faktörler göz hastalıklarına davetiye çıkarttığını belirten Dr. Muzaffer Öztürk, “Aşırı şişmanlık ve sigara kullanımı yüzde 95 oranında görme kaybına ve ileri yaş hastalığı olarak bilinen sarı nokta hastalığına neden olabilir. Görmemizin yüzde 90’ının meydana geldiği sarı nokta tabakasının işlevinin bozulması ile oluşan ve halk arasında 50 yaş sonrası hastalığı olarak bilinen ‘sarı nokta’nın (makula dejenarasyonu) görülme oranı son yıllarda arttı. Bunun nedenlerinden biri de obezite ve sigara sorunudur.” şeklinde konuştu.

Yazının Devamını Oku

Süper Kadın olmak ya da olmamak

15 Mayıs 2012
Eşi, işi ve çocuğu için mükemmelin peşinde koşan pek çok anne, istediği standartları tutturamadığında psikolojik sorunlar yaşıyor.

ÇAĞIMIZDA “süper kadın” veya “süper anne” sendromu olarak adlandırılan bu durumun yol açacağı zararları Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Çocuk ve Genç Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Aslı Kızıltoprak Tuna anlattı.
Süper kadın olmaya giden sürecin küçük yaşlarda başladığını belirten Tuna, Türk toplumunda kız çocuklarına söz dinleyen, isteneni yapan “mükemmel kız çocuğu” rolü verildiğini, sonrasında da “Süper Kadın” rolü öğretildiğini anlattı. Tuna, “Kız çocukları iyi bir anne, iyi bir eş ve iyi bir evlat olmanın gerekliliğini başta annelerini model alarak çevrelerinden öğreniyor. Genellikle anneler “fedakar”, “başkaları için yaşayan” bir eş ve anne modeli çiziyor ve çocuklarını da buna özendirmiş olurlar. Gelecekte, kız evladın anne-babaya daha yardımcı ve daha yakın duracağı ile ilgili yorumlar ve kıyaslamalar yapılmaya başlanıyor. Tüm bunlar, daha çok küçük yaşlardan kız çocuklarının duygu, düşünce ve davranışlarını şekillendirmeye başlıyor” dedi.
Kız çocukları okul dönemi boyunca akademik başarı ve sosyal çevrede yer edinmenin yanı sıra ev içerisinde yapılması gerekenleri de annelerini gözlemleyerek öğrenmeye devam ettiklerinin altını çizen Tuna, “Özellikle son nesil annelerinin üzerinde durduğu başka önemli bir konu da; üniversite. Bundan sonra, iş hayatınındaki başarı ve karar verilen evlilik geliyor” diyor.
Anne ve eş olmak
Günümüz kadınlarının büyük bir kısmının yaşadığı bu sendromun belirtilerinin 20’li yaşlarda kadının evlenmesi ile başladığını anlatan Tuna şunları söyledi:
“30’lu yaşlarda sendrom kişinin üzerindeki yükün artması ile daha da göze çarpar. Çevremize şöyle bir bakarsak etrafımızda aslında azımsanmayacak kadar “süper kadın” görebiliriz. Bu kadınlar sabahları erken kalkıp telaşla eşine ve çocuklarına kahvaltı hazırlarken bir yandan da çocuğunu okula, kendini de işe gitmek üzere hazırlar. İşteki yoğun ve tempolu koşuşturmadan sonra evine gelip evin işleri, düzeni ve yemekle de elinden geldiğince ilgilenmek ister. Bunların yanı sıra hem kendi hem de eşinin ailesine özen gösterir. Arkadaşlarına da zaman ayırmaya çalışır. Kendi kişisel bakımı ve kıyafetlerine önem verdiği gibi eşininkiler ile de ilgilenir. Başarılı bir iş kadını olarak maddi açıdan da ailesine destektir. Faturalar ve alışveriş işleri ile ilgilenir. Yatırımlar yapar. Ve tabii ki, bu süper kadının çocuğu da süper olmalıdır.”

Psikolojik sıkıntılar yaratır

Yazının Devamını Oku

Turizm sektöründe kim ne kadar maaş alacak?

8 Mayıs 2012
İNSAN Kaynakları Yöneticileri Derneği (İNKAY) ile Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) işbirliğiyle yürütülen ‘Turizmde Ücretler’ çalışması sonuçlandı. Söz konusu çalışmaya göre, bu yıl turizmde uygulanacak ücretler geçen yıldan yüzde 5 zamlı olacak.

 

TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu, otellerde uygulanacak 2012 maaşlarındaki artışın sezonun hızlandığı temmuz ayında geçen yılın yüzde 10 üstüne çıkabileceğini vurguluyor. “Turizmde Ücretler” çalışmasında en alt ve en üst limitin belirlendiğini kaydeden Köfteoğlu, “2012 maaşlarında ücretler görevlere göre değişerek, 635 liradan başlayıp, 6 bin liraya kadar çıkıyor. Maaşları 4.500- 6 bin TL arasında değişen otel genel müdürleri listenin en üstünde, maaşları 635-850 TL arasında değişen valiz taşıyıcıları (bellboy) ve komiler de listenin altında yer alıyor. Otellerin ‘demirbaşı’ gözüyle bakılan ve başka bir tesise transfer olması pek arzu edilmeyen mutfak şeflerinin 2012 maaşları ise 4 bin TL’den başlayıp 6 bin TL’ye kadar çıkıyor” diye konuştu.

Elemanlarda aranan özellikler

Eğitimli insanların turizm sektöründe yer alması gerektiğinin altını çizen İNKAY Başkanı Talat Kanbir ise bu sezon Antalya’da 20 bin civarında ek yatağın hizmete gireceğini belirterek, “Bu durum 30 bin kişiye ek istihdam sağlayacak. Ayrıca, sezonluk çalışan 200 bin kişi de mayıs ayı itibarıyla işbaşı yapacak” dedi.

Otellerde çalışacak elemanlarda bazı nitelikler arandığını hatırlatan Kanbir, bunları şöyle özetliyor; “Güven verici bir kişilik turizm çalışanlarında aranan özelliklerin başında geliyor. Turizm alanında çalışanların farklı kültür ve davranışlara hoşgörü ile yaklaşmaları gerekiyor. Nitekim, alkollü içki talep edenlere hoşgörülü olmayan, plajdaki giyimden rahatsız olanların turizm alanında çalışması zordur. Öte yandan, insan ilişkileri, sosyal yönü güçlü olanlar bu alanda başarılı olur. Yoğun tempolu çalışma gerektirdiğinden turizmde fiziksel özelliklerin de önemli olduğu unutulmamalı.”

Yazının Devamını Oku

Gelin ve damatların estetik tercihleri

1 Mayıs 2012
EVLİLİK heyecanını yaşayan gelin ve damat adayları, hayatlarının en özel gününde kusursuz olmayı hayal eder.

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, evlilik öncesinde yapılan estetik operasyonlar için adayların aylar öncesinde hazırlıklara başladını belirtti.
Prof. Dr. Yücel, “Gelin adaylarımız için en fazla tercih edilen operasyonların başında burun ameliyatı geliyor. Gelinlerin saçlarını çoğunlukla topuz yapmaları, kepçe kulak problemini de gündeme getirebiliyor. Bu durumlarda kulak estetiği operasyonlarında da artış oluyor. Yüze yağ enjeksiyonları, dolgular ve botoks uygulamaları da yine gelin adaylarının en fazla tercih ettiği işlemlerin başında geliyor. Ayrıca, istenilen gelinliği rahatça taşıyabilmek için meme estetiğine çok önem veriliyor” dedi.
Burun ameliyatları iki ila üç saat sürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Yücel, kulak estetiğinde sürenin 1.5 saat olduğunu ve hastanın aynı gün taburcu edilebildiğini söyledi.

Evlilik öncesi cerrahi işlemler ne zaman başlamalı

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, cerrahi işlemlerin düğün tarihinden en geç iki ay, daha küçük işlemlerin ise bir ay önce tamamlanmış olması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Yücel, sorularımızı şöyle yanıtladı.
- Damat adayları evlilik öncesi en çok hangi operasyonları tercih ediyorlar?
- Genellikle tıp dilinde “jinekomasti” adı verilen, erkek memesinin normalden fazla hatta aşırı derecede büyüyerek kadınsı bir vücut görünümüne neden olması durumu için evlilik öncesi bu operasyonu geçirebiliyorlar. Erkeklerde de göğüs estetiği en sık tercih edilen operasyonlardandır. Bunun dışında estetik burun ameliyatları da talep edilebiliyor.

Yazının Devamını Oku

Ödem hastalıkların nedeni değil sonucu

24 Nisan 2012
KADIN, erkek ve yaş farkı gözetmeden herkeste görülebilen ödem, vücut sıvısının dokular arasında artmasıyla ortaya çıkıyor.

Yüz, göz, el ve ayaklar dahil vücudun birçok yerinde meydana gelen şişkinlikler, çeşitli hastalıkları işaret edebiliyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sibel Güney, ödem oluşumuna neden olan diğer etkenleri şöyle sıralıyor:
“Dokular arası sıvı akışının dengesini bozan durumlar, kılcal damar hasarı, virüs ile bakteriyel enfeksiyonlar, bazı damar sorunları, kalp atım hacminin azalması, ve aşırı tuz alımı ödem oluşumuna yol açıyor. Bu durumlarda, etkin kan dolaşımı azalıyor ve böbrekler su ve tuz tutuyor.”

Yol gösterici

Ödemin meydana geldiği yerler hastalıklara bağlı olarak çeşitlilik gösterdiğini belirten Dr. Güney, “Bacakta ya da kolda görülen ödem, genellikle kalp yetmezliği ve lenflerdeki tıkanmanın sonucu oluşur. Ödemli bölgenin görünümü, derinin kalınlığı, rengi ve duyarlılığı da tanıda önem taşır. Bölgesel sıcaklık artışı ve duyarlılık, iltihaplanmaya bağlı ödemi akla getirir. Uzamış ve tekrarlayan ödem atakları olan bölgede ise deri sertleşerek, kırmızı renk alır” dedi.

İlaç kullanımına ve tuza dikkat

Ödeme yol açan durumun mutlaka saptanması gerektiğinin altını çizen Dr. Sibel Güney şu bilgileri de verdi:

Yazının Devamını Oku