KAPLUMBAĞALARI birçoğumuz küçük birer çocukken, ’evini sırtında taşıyan hayvan’ olarak tanıdık.
Bugüne kadar bir kaplumbağanın evinde çıkabilecek bir yangını hiç düşünmemiş, aklıma getirmemiştim. Ta ki sevgili Engin Uç’tan hem üzen, hem gurur veren bir elektronik posta alıncaya kadar..
Engin Uç’un başkanı olduğu ÇABA (Çayyolu Bölge Ağaçlandırma Derneği), 2001 yılında kurulduğunda, Çayyolu Semt Birimi’nin yanındaki alanı büyük bir heyecan içinde, büyük emeklerle ağaçlandırmıştı. Sevgi ile dikilip büyütülen o fidanlardan bir kısmı geçtiğimiz günlerde yandı.
Yangına Çayyolu İtfaiye Grubu müdahale etti. Çayyolu köylüleri de, traktöre bağladıkları su tankeri ile çalışmalara gönülden katıldı.
Engin Uç Çayyolu sakinlerinin, özellikle de hayvanseverlerin yangın sırasındaki duyarsızlığına içerlemiş, "Kimileri hayvansever. Ama bu hayvanseverlik köpekseverlikle sınırlı. Oysa doğa; karıncası, kaplumbağası, köpeği, kedisi, tavşanıyla bir bütün" diyor.
Hikaye burada bitmiyor.
Engiç Uç, yangın sırasında gözüne çarpan bir detayı www.cayyolum.com adresli internet sitesine taşımış. Etrafta kimsecikler yokken, fidanlığa yakın bir sitede oturan Tuğba Gök’ün eline küreğini kapıp yangını söndürmek için nasıl canla başla çırpındığını anlatmış ve Tuğba’ya teşekkür etmiş.
Bu haberin internette yayınlanmasının ardından, Tuğba Gök’ten bir elektronik posta gelmiş. Tuğba’nın gönderdiği elektronik postada şunları söylüyor:
"Engin Bey internet sitesinde yapmış olduğunuz teşekkürlerinizden dolayı çok mutlu oldum. İnanın bir karşılık beklemeden yapılan bu duyarlı davranışı, herkese örnek bir davranış olarak aktarıp, ailem için güzel sözler sarf ettiğiniz için size çok teşekkür ederim.
Size bir de mutlu bir haber vermek istiyorum. Yanan ormanda orta boylu bir kaplumbağa buldum. Kabuğunun tepesi, ayakları ve yüzü hafif yanmış. İyileşene kadar bizim misafirimiz. Gerekli görülen her şeyi veteriner kontrolü altında yaptık.
Ne yazık ki hiç yanmasaydı ormanımız ve ağaçlarımız ve hayvanlarımız zarar görmeselerdi. Çok üzüldüm ama ormanımızın yeniden yeşereceğini umut ederek üzüntümü hafifletiyorum."
Hayatımda ilk defa evi yanmış bir kaplumbağanın fotoğrafını gördüm.
İçimdeki sızıyı tarif etmem mümkün değil..
Engin Uç’a ben de katılıyorum.
Hayvan sevgisini kartvizit klişesi yapanların, hayvan denildiğinde aklına sadece süs köpekleri gelenlerin, sivil toplum kuruluşu yönetiyoruz diyerek pasta börek günü tüccarlığı yapanların ve çevre bilinci deyince kapalı salon toplantılarında uzun nutuklar atmaya bayılan beyaz yakalıların, Tuğba’dan insanlık adına öğrenecekleri çok şey olmalı..