Paylaş
Eseri Tiyatro Ak’la Kara’da, Kerem Kobanbay rejisiyle izledik. Keyifli birçok an vardı. Güzel sürprizler de gördük. Ama çok başarılı bir işle karşı karşıya değiliz maalesef.
Oyunun hikâyesi çok tatlı, çok sıra dışı. Eski Yunan’da tiyatrodayız. Yazarımız Atina Festivali’ne katılacak; yarışmayı kazanma hayalinde. Başlamış bir oyuna ama sonunu getiremiyor. Saftirik ve başarısız oyuncusu yardım etmeye kalkıyor ama nafile. Çözümler üretip, hikâyeyi bir şöyle bir böyle şekillendirmeye çalıştıkça işler karışıyor. Baktı olacak gibi değil, bir seyirciden yardım istemeye karar veriyor. Doris adlı Manhattanlı seyirci bir anda hop diye bir Antik Yunan komedyasının içine giriveriyor.
Woody Allen’ın oyunu absürd, fantastik, uçuk ama sapasağlam. Birbirinin içine geçmiş hikâyeler. Oyun oyun içinde ve hepsinin bir yazarı varsa, hayat oyununu da bir yazan olmalı. Woody Allen, işte bu oyun yazarı analojisiyle Tanrı’yı arıyor. Kader denen şeyin doğasını araştırıyor. Hayatın saçma bir kurgusu olduğunu hatırlatıyor bize. “Eğer bir Tanrı varsa umarım iyi bir mazereti vardır”, Woody Allen’ın en bilinen laflarından. Oyunun meşhur olmasının nedenleri var. Kalabalık ve keyifli bir defa. Tartıştığı konu ilginç. Çok muzip.
Önemli bir oyunu alıp kafanıza göre değiştiremezsiniz. Yapılan şey ne yasal ne etik. Ama Kerem Kobanbay metni büyük değişikliğe uğratmış. Bir sürü laf eklenmiş, çıkartılmış. Olmayan bir sürü öğe eklenmiş. Bu kadar uçuk kaçık fikirleriniz varsa, elinizdeki metin size bu imkânı sağlamıyorsa o metni oynamayın, kendi metninizi yazın. En azından “Filanca eserden yola çıkarak” demek lazım. Yazar ve seyirci haklarına saygı duymalı. Kerem Kobanbay başarılı olabilir ama Woody Allen’dan daha iyi yazar olmadığı kesin. Ortaya çıkan iş, keyifli anlarına rağmen etkileyici olmaktan uzak. Woody Allen’ı adeta kullanan, hatta suiistimal eden bir panayır şamatasından fazla bir şey değil.
Oyunun en tatlı yanı Nur Subaşı’yı sahnede görmekti. Karizması, deneyimi, gustosu adeta salonu yükseltti. Çok da güldürdü bizi, sağ olsun. Eren Genç, genç bir yetenek. İlginç mimikleri var. Kahkahayı koyuveriyorsunuz görünce. Özgür Özdural sarsak oyuncu, köle rolünde. Tipini biraz değiştirerek Woody Allen’a benzemiş. Tatlı bir buluş. Kendinden emin tavrıyla kadronun öne çıkan ismi oldu. Yine de oyunculuklar genelde vasat. Bir sürü kaçan fırsat, bir sürü kuru gürültü. Tanrı, öyle zor bir oyun değil. Yönetmen metni eğip bükmek için bu kadar uğraşmasa bu ekiple gayet tatmin edici bir iş çıkarabilirmiş. Olmamış.
Tiyatro Ak’la Kara, Kadıköy’de, mükemmel bir konumda. Her gün farklı oyunlar sergiliyorlar. Bulvar komedileri de var. Tam bir semt tiyatrosu. İyi bir ekip. Uzun soluklu olmalarını diliyorum.
Künye
Yazan Woody Allen Yöneten Kerem Kobanbay Işık Tasarım Serpil Coşkun Oyuncular Eren Genç, Fatih Özacun, Hakan Çeliker, Nur Subaşı, Özgür Özdural
Paylaş