Paylaş
Haftasonunu da İstanbul’da geçirdikten sonra Ankara’ya kavuştum sonunda. Yahya Kemal Beyatlı “Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a dönüşü” dese de ben gidişlerin en çok Ankara’ya dönüşünü seviyorum.
Ama İstanbul’da da eğlenceli bir haftasonu geçirdiğimi inkar edemeyeceğim. 31 Ekim olan Cadılar Bayramı için kostüm partileri 29 Ekim Cumartesi gününden başlamıştı. Nişantaşı’ndaki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ve Taksim’de, Asmalımescit’te Cadılar Bayramı kostüm partileri...
İstanbul hafta sonu çok renkliydi.
31 Ekim Cadılar Bayramı ilk olarak bir Pagan festivali olarak İngiltere’de kutlanmaya başlanmış ve 19. Yüzyılda Amerika’ya göç edenler tarafından da devam ettirilmiş. Aslında Hıristiyanların bir Pagan (zamanla bu kelime bizden olmayan anlamında kullanılmaya başlanmış) festivalini kutlamalarından da tahmin edilebileceği gibi festivalin eğlence boyutu dini ve kültürel boyutunun üzerinde artık. 29 Ekim Cumartesi günü anladım ki eğlencenin her türü küresel bir festivale rahatlıkla dönüşebiliyor. Hele ki o eğlence tebdil-i kıyafet dolaşma imkanı yaratıyorsa, bir günlük de olsa başka biri olmanızı sağlıyorsa katılımcısı da o kadar çok oluyor.
Taksim ve Asmalı, cumartesi gecesi vampirlerle, çeşit çeşit cadılarla, zombilerle doluydu. Kısacası bayram bahane, eğlence, kostümler ve tebdil gezme imkanı şahaneydi gecede.
Dolaplarda yer açın
Artık kış geldi. Baharlıklardan sonra artık kışlıklarımızı da çıkarma zamanı geldi. Bu kış, diğer kışlardan biraz farklı, rengarenk yazlık kıyafetlerimizi kaldırıp, grileri siyahları önlere almak zorunda değiliz. Kış da olsa yine rengarenk giyinebileceğiz. Fakat eminim ki her mevsim dönüşü olduğu gibi bu sefer de hepimiz dolaplarımızı açacağız ve giyecek hiçbir şeyimiz olmadığından şikayet edeceğiz. Ama şikayete başlamadan önce gardroplarınızı iyice bir gözden geçirin. Belki de “kıyafetim yok” demek için çok kıyafetimiz vardır ve bu sezon giyeceklerimize ulaşmak için önce biraz gardrop boşaltmamız gerekiyordur.
Eminim hepimizin giydiğimiz kıyafetleri kadar giymediklerimiz de dolaplarımızda sırasını bekliyor. En fazla bir iki kere giyilmişler, daha etiketi üstünde duranlar...
Kimbilir belki geçen yıl aldığınız ve bir kere giyip bir daha yüzüne bile bakmadığınız o yeni sayılabilecek elbisenizi bir arkadaşınız çok severek kullanacak.
Ve deprem bize gösterdi ki raflarda senelerdir beklettiğimiz o kazaklara birilerinin bizden çok daha fazla ihtiyacı var. Deprem bölgesine çok güzel yardımlar yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor. Sizin de hala beklettiğiniz giyisileriniz varsa ihtiyacı olanlara ulaştırmak gerektiğini unutmayın. Hadi bu mevsim dönüşünde kullanmadığımız giysileri yeni sahiplerine ulaştıralım. Bekleyen eşyaların negatif enerjisinden kurtulup, dolaplarımızda da yer açalım.
Paylaş