Siniri alınmış adam

İspanyol hoca futbolcusuna karşı iki konuda hassas ve kuralcıdır. İki yüzlü ve disiplinsiz davranışları asla kabullenemez. Sakin ve sevecen Del Bosque bir anda çileden çıkar. Dedikodu yapanlardan da hiç hoşlanmaz.

POS bıyıkları, gevşek ve dağınık kravatı, bir beden büyük pantolunu ile bir taşralı profili. 5 kişilik bir ailenin reisi Del Bosque... Real’deki lakabı da Baba idi. Seven, bağışlayan ve de koruyan...

Bu sevecen adamın çevresi, Bosque’yi şöyle tanımlar...

Bir tarafı hep eksiktir!

Gülerken dalar, konuşurken düşünür... Aklı hep, doğuştan zihinsel engelli çocuğundadır.

Ailesini sürekli etrafında görmek ister. Eşi ve çocukları ile mutludur...

Del Bosque’yi Siniri alınmış insan’a benzetirler. Ama düşüncelerinde inatçı ve amansız bir savaşçı gibidir.

Başkan Florentino Perez’in suyunda gitseydi, şimdilerde yine Real’in tek patronu, değişmez ve değişmeyecek tek hakimiydi...

Başkan Perez diyordu ki...

Bosque, benim antrenör portreme uymuyor.

Ve Del Bosque’nin aklına- mantığına ters düşen bir Real Madrid yaratmak istiyordu.

İkisi de başka dünyaların adamıydı.

Perez’e göre, Real Madrid bir şöhretler topluluğu olmalıydı. Ve yıldızlarla başarıya koşmalıydı. Del Bosque de sürekli hücumu ön plana çıkartarak tribünlere keyif vermeliydi. Başarı ve şov birlikte sahne almalıydı.

Del Bosque ise, hayalcilik ve fantazilerden nefret ediyordu.

Gerçeklere sarılmadan başarıyı yakalamak mümkün değildi. Real Madrid, öncelikle alt yapısına özen göstermeliydi. Gonzales ve Guti gibi ünlüler birer alt yapı ürünü değil miydi?

Yine alt yapıda nice genç, Real formasını giymek için sıra bekliyordu. Ve Del Bosque ısrarla aynı düşünceyi savunuyordu...

Zengin olabilirsiniz. Dünya starlarına Real forması giydirebilirsiniz. Ama alt yapıyı canlı tutmak ve de gençleri kazanmak Real’i daha zengin ve başarılı kılar.

Zaman, Bosque’yi haklı çıkardı. Real, geçen sezon yine şöhretlerden oluşan bir kadro kurdu. İnanılmaz transfer ücretleri ödedi. Ancak, adına-şanına hiç yakışmayan haftalar geçirdi. Ve dillere düştü. İspanyol basını ağır eleştiriler getirdi Real Madrid’e... Ve bir gazetenin attığı başlık, Real’in tarihine kara bir leke gibi yapıştı...

Reziller topluluğu!

***

Del Bosque, Real ailesinden ayrılırken, geride hiç unutulmayacak bir performans bırakıyordu...

4 yılda 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, 1 Kıtalararası Şampiyonluğu, 1 Süper Kupa, 2 İspanya Ligi Şampiyonluğu ve bir de İspanya Süper Kupa Şampiyonluğu...

11 yıl Real Madrid forması giyen ve 12 yıl da Real Madrid’in alt yapısını yöneten Del Bosque, her ne kadar saklasa da bir gerçek hep bu Castilla beyefendisi ile birlikte yaşayacak...

Dünyanın hangi ülkesine ve takımına giderse gitsin, Real sevgisi Bosque’nin yüreğinden hiç silinmeyecek.

Çünkü Real Madrid, Del Bosque’nin mesleğindeki ilk gözağrı. Beşiktaş ise, Avrupa’da çalıştıracağı ilk takım...


***

DEL BOSQUE nasıl bir teknik adam?

5 Öncelikle basit oyunu sever.

5 Topla aşırı oyalanmanın bir şey kazandırmayacağına inanır.

5 Ve kuralları çiğnemeden agresif oyundan hoşlanır.

5 Maç başladıktan sonra ilk işi rakibi okumaktır.

5 Bosque’ye göre rakibi anlamak maçı kazanmanın ilk yoludur.

5 Her soruna sakin ve mantığı ile yaklaşır.
Derdi olan bir futbolcunun direkt kendisine gelmesini bekler. Aracılardan hoşlanmaz.

5 İdmanlarda futbolcularını hırpalamaz. Çeşitli yollarla idmanları bir oyun şekline sokar.

Del Bosque, iki konuda hassas ve kuralcıdır. Riyakarlık, o sevecen ve sakin adamı bir anda çileden çıkartabilir. Yüzüne gülüp de arkasından konuşan futbolcuyu hemen kadro dışı bırakır. Takımda dedikodu yaratana da yine aynı cezayı uygular.

Disiplinsiz davranan futbolcuya karşı daha da katıdır. Kafasına taktığı futbolcuyu bir süre izler. Düzelmeyeceğini anladığı an, odasına çağırır ve biletini keser...

Sana bu kulüpte ekmek yok!

***

FUTBOLCULUK yaşamında gerçek bir centilmendi Del Bosque. Real Madrid’in gelmiş geçmiş en az sarı ve kırmızı kart gören futbolcusudur.

Onun bu huyu Realli futbolcuları da etkilemiştir. Ve Del Bosque döneminde Real Madrid’de sarı ve kırmızı kart gören futbolcu sayısında inanılmaz bir düşüş görülmüştür.

Balıktan hiç hoşlanmayan, et yemekten hiç bıkmayan Del Bosque, kebabın kokusuna hiç dayanamaz. Karnı ne kadar tok olursa olsun, Tandır’a midesinde her zaman boş bir yer bırakır.

***

SEVGİLİ dostum, DHA İspanya muhabiri Mehmet Çiftçi diyor ki...

Del Bosque, herhangi bir başarısızlıkta kendi biletini de kesmesini bilir.

Beşiktaş’ta işler kötü giderse, hemen bir basın toplantısı düzenler, suçu kendinde arar. Ve Beşiktaş ile bağlarını koparır...

Herhangi bir sürtüşmede, tazminat için mahkeme kapılarında dolaşacak bir tip değildir Del Bosque...

İstenmeyen yerde bir dakika durmaz. Tazminat da istemez!

***

Ve kafaları kurcalayan bir soru...

İlk kez Avrupa’ya çıkan Del Bosque, Beşiktaş’ın huyuna suyuna uyum sağlayabilir mi. Başarıyı yakalar mı?.

Real’deki mükemmel performansına ve meslek kariyerine karşın hala Del Bosque’ye şüphe ile bakanlar yine de bir noktada birleşiyorlar...

Kariyerini kimse inkar edemez. Lothar Matthaeus’tan daha başarılı olacağına inanıyoruz.

Bu, Beşiktaş’ın beklentilerine yanıt verebilir mi? Ayrıca tartışılabilir...

Yine de Del Bosque, geçen sezon Beşiktaş’ın üzerine çöken kara bulutların arasından fırlayan bir güneşi andırıyor.

Sevgili meslektaşım Turgay Demir, Del Bosque’yi rahmetli aktör Hulusi Kentmen’e benzetmiş... Eski bir İstanbul efendisine...

Aramıza hoşgeldin Castilla beyefendisi!

TAZMİNAT İSTEMEZ

İşler kötü giderse, hemen kendi biletini keser. Kulübü ile herhangi bir sürtüşmeye girmez. İstenmeyen yerde bir dakika durmaz. Tazminat da istemez.

Başkanın suyunda gitseydi, şimdilerde Real Madrid’in yine tek patronu, değişmez ve değişmeyecek tek hakimiydi. Ama taviz vermeyecek kadar sağlam ve prensip sahibidir.

KAFASINA TAKTI MI!

Disiplinsiz davranan futbolcuyu bir süre izler. Değişmiyorsa, çağırır odasına ve düşüncesini açıkça belirtir: ‘Sana bu kulüpte ekmek yok. Özür dilerim...’

Del Bosque öncelikle basit oyunu sever. Ve kuralları çiğnemeden agresif oyundan hoşlanır. Bunu futbolcularına uygun bir dille anlatmaya çalışır. Tekrarlamaktan hiç bıkmaz.

KOKUSUNA DAYANAMAZ

Balıktan hiç hoşlanmayan, et yemekten bıkmayan Del Bosque, kebabın kokusuna hiç dayanamaz. Tandır’a midesinde her zaman boş bir yer ayırır...

İdmanlarda futbolcularını hırpalamaz. Çeşitli yollarla idmanları bir oyun şekline sokar. Futbolcu ile arasına bir başkasının girmesini istemez...

YARIN: CONCEİÇAO
Yazarın Tüm Yazıları