Kırmızı bir koltuk havada bir tur atıp, kulübedeki Cemil’in kafasına indi. F.Bahçe’nin genç malzemecisi yere kapaklandı ve kıvranmaya başladı.
Suçu mu? Suçu yoktu, sadece öfkeden payına düşeni aldı. Daha sonra Başkan Aziz Yıldırım’ı yerinden hoplatan küfürler dizisi. Ve yöneticiler arasında karşılıklı suçlamalar... Küfür önce sizlerden geldi! YER: Bursa Atatürk Stadı. Bursaspor-Diyarbakırspor maçında iki takım taraftarları arasında çıkan kavganın faturası tüyler ürpertici... İkisi çocuk, 10 yaralı ve 10 gözaltı! Sonra yine aynı terane. Karşılıklı suçlamalar, tehditler, hır-gür... Ve Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer’in olayları farklı bir boyuta taşıyan demeci... Nereye gitsek, nerede oynasak PKK’lı gibi gösteriliyoruz. Ligden çekileceğiz. Daha sonra Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın yoruma açık bir beyanatı... Olayları onaylamıyoruz. Ancak, Diyarbakır-F.Bahçe maçında daha büyük olaylar meydana geldi. Ve unutulup gitti. YER: Gayrettepe. G.Saraylı bir grup taraftar, Eskişehirspor’u Sürmeli Otel’den Ali Sami Yen’e taşıyacak 4 otobüsün camlarını yerle bir etti. Allah’tan içeride kimse yok! YER: Ali Sami Yen Stadı. Maçtan sonra Eskişehirsporlu Serdar’ın üçlü çektirmesi G.Saray taraftarını kızdırdı. Ve iki takım tribünleri arasında yükselen tansiyon emniyet güçlerinin çabası ile düştü. Süper Lig’in henüz 7.haftası oynanırken bu öfke ve şiddetin anlamı nedir? Kaybedilen bir-iki puanın öfkesi mi. Yoksa kültürel bir zaafiyet mi. Ya da ekonomik sıkıntıların deşarjı mı... Fanatizmin koyuluğu mu. Maçlara bedava girenlerin yönetimlere bedel ödeme şekli mi... Nedir bu şiddetin anlamı? Her şeyi birbirine karıştırıyorum. Yine de gördüklerim ve yaşadıklarım beni başka bir yerlere götürüyor, çekiyor. Diyorum ki... Terör, süratle Süper Lig’e yerleşiyor. Ve tribünlerin duygularını azdırıp amaçladığı ortamı yaratıyor. Üstelik, kimlerin damarına basacağını, kimlere sataşacağını öyle iyi biliyor ki...   Bazıları buna hala sevimli bir mazeret üretebiliyor. İstatistiklerin tırmanan rakamlarına karşın buna hala renk aşkı diyebiliyor. Renk aşkı mı? Eskidendi o. Eskidendi o pırıl pırıl aşklar. Lütfen romantizmi bırakın. Bu işe hep birlikte bir çare arayalım... Süper Lig’in başı dertte! * * * HAFTANIN maçı G.Saray-Eskişehirspor arasında oynandı. Gözler ve heyecan dalgası ister istemez Ali Sami Yen’e kaydı. Ve sonuç, ilk kez Rijkaard’ı hafif yollu eleştri çukuruna yuvarladı. Genelde eleştiriler, klasik taktiğin bu kez işe yaramadığı görüşünde birleşiyordu. Yani, sıkıştığın zaman hücum adamlarını değiştir. Ve skoru zorla! Peki, Nonda’yı alıp Baros’u oyuna sokmadı mı? Soktu ama 74.dakikaya kadar Baros kenarda bekliyordu. Ve yine eleştirilere göre... G.Saray, Ali Sami Yen’de oynuyorsa. Hele hele gole gereksinim duyuyorsa... Mutlaka çift santrforla oynamalı. Yani, Rijkaard bir yolunu bulup, Baros ile Nonda’yı yan yana getirmeliydi. Başka? G.Saray’ın pas trafiğinde sıkıntılar çektiği dakikalarda Ayhan’ı oyuna almalıydı. Mustafa Sarp veya Mehmet Topal’dan biri ile değiştirmeliydi. Ve hafif yollu birkaç dokundurma daha.... Rıza Çalımbay’a gelince, o eleştirileri baştan aldı. Eleştirenler daha sonra Rıza Hoca’yı kutlamak için sıraya girdi. Ne dediler? Ali Sami Yen’e 3 santrfor artı bir forvetle çıkılır mı? Bu bir fantazi mi, yoksa bir sistemin gereği miydi, bilemem. Ancak, beraberlik golünden sonra hücum adamlarını 1’e indirip, oyuna 3 orta saha adamı alması, planının bir parçasıydı. Bu da tuttu. Yani, planını oyunun gidişatına göre ayarladı ve Ali Sami Yen’den puan çıkardı. Her babayiğidin harcı değil! * * * SERİYİ kimin bozacağı tartışılırken, Christoph Daum’un F.Bahçe’ye iyi futbol oynatmadığı her fırsatta gündeme geliyordu. Ne oldu? Rijkaard kazaya uğradı, Daum yeni bir seri peşinde. Peki F.Bahçe, Antalya’da iyi mi oynadı? Şöyle söyleyeyim. İki gol atan. 3 topu direkten dönen. Güiza’nın ayağından iki net pozisyonu harcayan. Bir penaltısı tartışılan. Ve deplasmanda kazanan bir takım sizlerde nasıl bir görünüm yaratır. Eh, iyi bir görünüm bırakır. Hayır, iyi oynamadığı söyleniyor. Peki nasıl kazandı? Alex’in varlığı ve yaratıcılığı işi bitirdi. Alex bir yerde stop ederse? Göreceksiniz. O zaman da Daum devreye girecek. Hesaplarını hep puan üzerine yaparak işi götürecek. O, Türkiye liglerini en iyi okuyan yabancı adam!