Ve Klopp, o gün popülist bir yaklaşım yerine konusunda uzman bilim adamlarının bu konuya cevap vermesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çizmişti.
SANKİ YILLAR GEÇTİ
Tarih: 27 Mart 2020. Yer: İngiltere Ulusal Sağlık Servisi. Koronavirüs ile mücadele eden sağlık çalışanları ‘You’ll Never Walk Alone’ şarkısı eşliğinde birbirlerine moral veriyor ve bu görüntüler Liverpool Teknik Direktörü Jürgen Klopp’u gözyaşları içinde bırakıyordu. Tüm dünyada yankılanan bu görüntüler sonrası Klopp bu kez şunları söylüyordu; “Hepimiz salgını bildiğimiz halde Atletico maçı için tüneldeydik. İki hafta geçti ancak Atletico ile oynadığımızdan beri yıllar geçti gibi. Eğer yeniden futbol konuşmak istiyorsak disiplinli olacağız. Bilimin ışığında yolumuza devam edip parça parça hayatlarımızı geri alacağız” Salgının inişlerle ve çıkışlarla uzun bir dalgaya sahip olabileceğini bilen Klopp’un açıklamaları sadece İngiltere’de değil tüm dünyada büyük yankı buldu. Onun açıklamaları üzerine detaylı analizler yazan uzmanlar bile oldu. Ve şimdilerde Klopp, Avrupa’da yeşil sahaların koronavirüse karşı en büyük kahramanlarından biri olarak görülüyor.
SHANKLY DUYSAYDI...
Sebebi de yeşil sahadaki lider vizyonunu bu kez salgınla mücadele için kullanması. İnsanları dayanışmaya ve dostluğa çağırırken bilimin ışığında mesajlar vermesi, dünyaya ‘futboldan daha değerli bir şey varsa o da sizlerin hayatıdır’ diyerek herkesi gelecek iyi günler için pozitif tutmaya çalışan yaklaşımı. Belki de “Futbol bir ölüm kalım meselesi değildir. Ondan çok daha önemlidir” diyen Liverpool efsanesi Bill Shankly bugün Klopp’u duysaydı eminim unutulmaz aforizmasını şu şekilde yeniden söylerdi; “Futbol bir ölüm kalım meselesi değildir. Asla da olmamıştır.”
GÜÇLÜ AMA BİRAZ ŞİŞMAN DÖNECEĞİZ
Koronavirüse karşı savaşta ön saflarda yer alan isimlerden biri de Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola. Kişisel servetinden 1 milyon Euro bağışlayan Guardiola bilimin bu dönemde bizlere rehberlik edeceğini belirtirken insanlara şu sözlerle seslendi; “Futbolu, yaşadığımız hayatı özlüyoruz ama şimdi dinlenme, bilim adamlarımızı, doktorlarımızı ve sağlık çalışanlarımızı dinleme zamanı. Daha güçlü, daha iyi, daha nazik ve biraz daha şişman olarak geri döneceğiz ama başaracağız. İçeride kalın, güvende kalın.” Sahada taktiksel dehalarıyla milyonları peşinden sürükleyen bu teknik adamlar dünyanın zor günlerinde de insanlara, bilimin ışığında pozitif ve doğruya yönlendiren açıklamalarıyla, liderlik etmeyi kendilerine bir borç sayıyorlar. Simon Kuper’in dediği gibi; ‘Futbol asla sadece futbol değildir.’
GUARDIOLA YEMEK YAPACAK
Bu kulüplerin başında da Chelsea ve Manchester City geliyor. Oyuncular VR yani Sanal Gerçeklik teknolojisiyle antrenman yaparak gerçek müsabakalara hazırlanıyor. Sistemde kullanılan sanal top gerçek maçlarda kullanılanla bire bir aynı ağırlığa sahip. Futbolcuların her hareketini izleyen ve kayıt altına alan sistem sayesinde antrenörler oyuncularının alışkanlıklarını ve hatalarını kısa sürede belirleyip doğru çalışma programlarına yönlendirebiliyor.
İDMANLA DA BİTMİYOR
İş sadece antrenmanlarla da bitmiyor. Kulüpler oyunculara meyveden sebzeye kadar pek çok gıdanın olduğu paketler yollayarak bu zaman zarfında doğru beslenmelerini de kontrol altında tutmaya çalışıyorlar.
O SENE BU SENE DE DEĞİL
Tüm dünyada ligler süresiz askıya alındı. 30 yıl sonra şampiyonluğunu ilan etmeye hazırlanan Liverpool için sanırım ‘o sene bu sene’ olmayacak gibi. Sebebi ise Premier League doktorlarının açıklamaları. Bir futbolcunun bir haftada normal performansının yüzde 3’ünü kaybettiğini belirten uzmanlar karantina döneminin ardından hazırlanmaları için en az 3-4 haftalık bir zaman diliminin şart olduğunu aksi halde sakatlıkların önüne geçmenin imkansız hale geleceğini vurguluyorlar.
SANAL FUTBOL İÇİN TAM ZAMANI
Futbol durdu ama futbolun yıldızları virüsle mücadele için sanal futbol turnuvalarıyla kampanyalar yapmaya başladı bile. İspanya La Liga her takımdan bir oyuncu ile başlattığı FIFA20 turnuvası ile salgının psikolojik etkilerinden insanları bir nebze uzak tutmaya çalışarak çok önemli bir organizasyona imza attı. İngiliz kulüpleri de 20 takımdan oluşacak benzer bir turnuva için çalışmaya başladılar bile. İtalya’da da ‘Karantina Ligi’ adı verilen Pirlo’dan Immobile’ye kadar pek çok yıldızın yer alacağı bir turnuva başladı. Gareth Bale, Ruben Loftus-Cheek ve Luke Shaw gibi yıldızlar da FIFA20 oynayarak bir bağış kampanyası başlattılar. Bu tip online bir turnuvayı kulüplerimizde gerçekleştirerek hem koronavirüs için bağış toplayabilir hem de bu karantina günlerinde insanlara doğru mesajlar vererek önemli motivasyon sağlayabilir.
HAFTANIN SÖZÜ
Tüm bunları yaparken de zamanımızı geçirecek farklı şeyler arıyoruz. Elbette bunların başında da kitap okumak ve film izlemek geliyor. Ben de bu zorunlu karantina günlerinde spor dünyasından kitap ve film önerileriyle evdeki günlerinize katkıda bulunmaya çalışacağım;
1 Numaların Unutulmaz Öyküleri
Futbolun en gizemli şahsiyetleri olan kalecilerin kusursuz hikayelerini okuyabileceğiniz iki harika kitap;
1- Kalede 1 Başına (Sunay Akın): Nobel ödüllü bilim adamı Aziz Sancar’dan Berlin Kaplanı Turgay Şeren’e, efsane kaleci Lev Yaşin’den idmanllara madenci eldivenleriyle çıkan Şenol Güneş’e kadar hayatları boyunca sırtlarında 1 numarayı taşıyanların öykülerini bambaşka bir dille anlatıyor.
2- Yabancı: Kalecinin Tarihi (Jonathon Wilson): Kalecilerin tarihini ve futbol dünyasındaki gelişimini kendi tarzıyla ince detaylarına kadar anlatan Wilson, Afrika’nın en büyük 2 kalecisinin yetiştiği Kamerun’un Bassa bölgesine ve Romanya’ya seyahat gerçekleştiriyor.
Kobe, Federer, Zlatan...
Peki ya sporcuların az bilinen hikayelerine meraklı mısınız? O zaman size üç farklı spor dalından üç farklı hikaye;
3- Kobe Bryant (Roland Lazenby): Geçtiğimiz ay hayatını kaybeden NBA’in unutulmaz yıldızı Kobe Bryant’ın basketbol hayatının yanı sıra, onun karmaşık kişisel yaşamını, ilişkilerini, müzisyenliğini ve hakkındaki suçlamaları tanıkların dilinden anlatıyor. Kobe’nin hayatını merak edenler için önemli bir kaynak.
Obertura (aşırtma), chapeu (şapka) ve passe sem olhar (bakmadan pas) kelimeleri onunla hayatlarımıza girdi. Hakkında öyle rivayetler vardı ki bir maçta 23 gol atarak şöhret basamaklarını tırmandığı dilden dile dolaşıyordu.
PSG, barcelona, aC Milan gibi dev kulüplerin formalarını giyen, dünya futbolunda ‘Altın Çağı’ başlatan, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşayan, brezilya ile Dünya Kupası kaldıran, iki kez Dünyada Yılın Futbolcusu seçilen, Altın top Ödülü alan, attığı usta işi goller, çalımlar ve sevinçlerle bir neslin futbol kahramanı olan ronaldinho’dan bahsediyorum.
O ronaldinho bugün Paraguay’da bir cezaevinde. Sebebi ise brezilya’da açtığı bir balık çiftliği. Ülkesinde koruma altında olan bir bölgede balık işine giren ronaldinho kendisine kesilen cezayı ödeyemeyince her şeyini bir anda kaybetti. Cezalar için 16 gayrimenkulüne el kondu. Daha önce de yaptığı farklı işlerden de hep iflasla ayrılan ronaldinho bu cezayı ödeyecek durumda değildi. Pasaportuna el konulan ve kendisine ülkeden çıkış yasağı verilen ronaldinho, sahte pasaport düzenleyip Paraguay üzerinden Avrupa’ya kaçmak istedi ancak işler hiç düşündüğü gibi git
medi. Tutuklanarak kardeşiyle birlikte cezaevine gönderildi.
VE ARTIK RONALDİNHO KİM MİDİR?
· MoDern futbolu bu kadar çok sevmemizin sebebiyken, “Bir gece kulübünde dağıtana kadar dünyanın en iyi futbolcusuydu ve her şey ellerinden uçup gitti. Şimdi Milan yedek kulübesini ısıtıyor. Pek çok taraftar onu yalnızca başarısız olmuş gibi görür ama o aslında bir kaybedendir...” diyen Simon Kuper’i yıllar sonra haklı çıkaran adamdır artık ronaldinho. Youtube’da 1 milyon izlenen ilk videonun kahramanı, bir dönemin en büyük futbol yıldızıyken şimdi kelepçeli fotoğrafları milyonlarca kişi tarafından görüntülenen bir adamdır artık ronaldinho. Messi’nin örnek aldığı, onun ilk gol sevinicini paylaştığı futbolcuyken şimdi o Messi’nin 4 milyon Euro ödediği bir avukatla hapishaneden kurmaya çalıştığı adamdır artık ronaldinho.
Bernabeu Stadı’nda ayakta alkışlanan ilk Barcelonalı futbolcuyken bugün o taraftarları bile hayal kırıklığına uğratan adamdır artık ronaldinho. Son mutlu pozunu demir parmaklıklar ardında veren, bir kazanandan büyük bir kaybedene dönüşen adamdır artık ronaldinho (küçük Ronaldo) Gaucho (mutlu)...
ADRINAO, ETO’O VE NiCELERi...
Filmin konusu şöyleydi;
NFL REDDEDİNCE...
2002 yılında, eski Pittsburgh Steelers oyuncusu Mike Webster, kamyonetinde ölü bulunur. Adli tabip Bennet Omalu, Webster’in otopsisini inceler ve şiddetli beyin ağrıları olduğunu keşfeder. Sonuç olarak Webster’in ölümünün kafasına aldığı uzun süreli tekrarlanan darbelerden olduğunu belirler ve kronik travmatik ensefalopati (CTE) teşhisini koyar. Konuyla ilgili bir rapor yayınlayan Omalu’nun tezini NFL (Amerikan Ulusal Futbol Ligi) önce reddeder. Omalu ölen üç eski NFL oyuncusu, Terry Long, Andre Waters ve Justin Strzelczyk’ta da Webster’ınkine çok benzer belirtiler olduğunu keşfeder. Sonunda NFL’i oyuncu sağlığı ve güvenliği konusunda bir toplantı için ikna eder. Fakat son anda kararlarından vazgeçerek bu sunumu yapmasına izin vermezler. Ve Doktor Omalu ve NFL (Amerikan Ulusal Futbol Ligi) arasında inanılmaz bir mücadele başlar. Amerikan futbolunda oyuncu sağlığını bu kadar önemli kılan bu öykünün bir benzeri şimdilerde ise futbol dünyasında yaşanıyor. İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda Futbol Federasyonları, 12 yaşından küçük olan çocukların futbol antrenmanlarında topa kafa vurmalarını yasakladı.
7 BİN 600 FUTBOLCUNUN KAYITLARI İNCELENDİ
Sebebi ise 1900 ile 1976 yılları arasında doğmuş ve İskoçya’da profesyonel futbol oynamış 7 bin 600 erkeğin sağlık kayıtları. Bu kayıtların futbolcu olmayan 23 bin kişinin kayıtlarıyla kıyaslanması üzerine ortaya çıkan sonuçlar ise son derece korkutucu. Araştırmaya göre futbol oynayanların Alzheimer olma oranı 5, ALS olma oranı 4 ve Parkinson olma oranı 2 kat daha yüksek çıkmış.
UEFA Sağlık Komitesi de yayınladığı raporda, 6-11 yaşlarındaki çocukların antrenmanlarda topa kafa vurmalarına izin verilmemesi, 12-16 yaşları arasındaki çocuklar için de bu uygulamanın kademeli olarak antrenmanlarda uygulanması gerektiğini açık bir şekilde belirtti. Bizim de artık sonu gelmeyen polemiklerden sıyrılıp oyuna ve oyunun geleceğine dair konuları tartışmamızın zamanı gelmedi mi?
120 BİN NÜFUSLU ŞEHİRDEN ÇIKAN FUTBOLCU FABRİKASI
Tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi’ne katılan Atalanta, gruplardan çıktı ve çeyrek final yolunda Valencia’yı 4-1 yenerek önemli bir avantaj yakaladı. Büyük kulüplerin arasından mütevazı bütçesiyle sıyrılan Atalanta’nın yükselişi 2016’da takımın başına Gian Piero Gasperini’nin gelişiyle başladı. Takımda gençlerden kurulu bir futbol kültürü oluşturan Gasperini, üç sezonda Atalanta’yı Avrupa’nın en iyi futbol oynayan kulüplerinden biri haline getirdi. Bunun en önemli sebeplerinden biri de takımda yarattığı geniş oyuncu havuz.
Bu sistemle futbolda, yayıncı kuruluşların aradan çıkarıldığı yeni bir devrin ilk adımları atılacak. DOĞRUDAN GELiR · PremIer Lig CEO’su richard masters geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Netflix benzeri bir sistemle maçları yayınlamak istediklerini ve aradaki yayıncı kuruluşları devreden çıkarmak istediklerini söyledi. Planlanan yeni yayıncılık döneminde kulüpler doğrudan bu platform üzerinden gelir elde edecek ve izlenme oranlarına göre bir dağıtım şekli olacak.
2023’TE BAŞLANACAK
BU sayede Premier Lig kulüpleri daha fazla izlenme ve bilinirlik avantajından faydalanırken seyirciler de daha uygun fiyatlarla maçları izleme şansına sahip olacak. Uygulamaya pilot birkaç ülkeyle başlanacak ve sisteme 2023 yılı başlarında geçilecek. Şu anda İngiltere’de Premier Lig maçlarını izlemek isteyenlerin Sky, BT Sport ve Amazon Prime’a abone olması gerekiyor. Üçünün toplam ücreti yıllık 912 sterlin (yaklaşık 7 bin 300 TL). Bu da ayda 76 sterlin (608 TL) gibi bir rakam ediyor.
3 MİLYAR STERLİN
PremIer Lig yurt içi yayın haklarından 1,6 milyar, yurt dışı yayın haklarından ise 1,4 milyar sterlin kazanıyor. Sadece bir yılda toplam 3 milyar sterlin kazanan Premier Lig, bu sisteme geçmesi halinde izleyicilerden aylık 10 sterlin (80 TL) gibi bir rakam talep etse bile kazancını 8’e katlayarak bu rakamı 24 milyar sterline çıkarabilecek.
YENi BiR TEHDiT
DolayIsIyla 2023’ten itibaren Türkiye’de de Premier Lig maçları Netflix tarzı bir şirket tarafından yayınlanacak. Düşük fiyata en yüksek kalitede futbol yayını vadeden bu şirket, kısır iç çekişmelerle birbirlerini baltalayan kulüplerimiz için yeni bir tehdit olacak.
Belçika ve Hollanda ligleri birleşmeye hazırlanıyor
O aşağılanan kadınlarsa ‘ne münasebet biz futbolu da biliriz cevap vermeyi de. Yasaklarsanız yine kadınları aşağılamış olursunuz’ diyerek bu karara tepki gösteriyorlar. Haksız da sayılmazlar çünkü dünyanın önde gelen kulüpleri şimdilerde kadın elinin değdiği kulüpleri ziyaret ederek iflastan nasıl yükselişe geçtiklerini araştırıyor.
AMAIA GOROSTIZA(EIBAR KULÜP BAŞKANI)
EIBAR'A SAHİP ÇIKTI
Eibar'ın mali krizden geçtiği bir dönemde zenginlerden para toplamak yerine ‘Eibar’a sahip çık’ projesiyle hisseleri halka açıp sermaye artırımı yaptı ve bu adım kulübün çehresini değiştirdi. Zor dönemlerde transfer stratejisini de bonservisi elinde olan ya da kiralık oyuncularla belirledi. Bu planlama sayesinde yıllık yüzde 45’lik büyüme oranıyla kulübü eşi benzeri olmayan bir seviyeye getirdi. Başkanın yeni hedefi Çin ve Hindistan pazarlarında Eibar’ı önemli bir marka haline dönüştürmek. Onun yanında CEO olarak çalışan Patricia Rodriguez ise şimdilerde bir başka İspanyol kulübü Elche’nin CEO görevini yürütüyor.
VICTORIA PAVON(LEGANES BAŞKANI)
KULÜBÜ YENİDEN YARATTI
Leganes'in başkanlığını yapan Victoria Pavon, takımın son 5 yıldaki sportif yükselişindeki başrol oyuncusu. 2008 yılında kulübü iflasın eşiğindeyken devralan Pavon, taraftarların hayatımız boyunca La Liga’yı göremeyeceğiz dediği bir dönemde kulübü kar yapan bir işletme haline getirmekle kalmadı son 10 yılda dünya standartlarında bir Leganes yarattı. Butik bir aile işletmesi gibi gördüğü Leganes’te sadece kalite ve değerleri ön plana çıkardı. Ve soyunma odasının duvarlarına astırdığı o mottodan hiç şaşmadı; “Yetenek ilham kaynağına bağlıdır ama çaba herkese.
MARINA GRANOVSKAIA(CHELSEA YÖNETİCİSİ)
Bayern Münih CEO’su Karl-Heinz rummenigge, Josep Guardiola hakkında çok şaşırtıcı bir açıklamaya imza attı. “Lig şampiyonluğunu garantilediğimiz bir dönemde Guardiola, Neuer’i bir maçta orta sahada oynatmak istediğini söyledi. Guardiola’yı bu fikirden vazgeçirmek oldukça zordu ama dışarıdan kibirli duracağını düşündüğümüz için onu durdurmak zorunda kaldık. Ancak ben de neuer’in orta sahada iyi iş çıkarabileceğini düşünüyorum” Guardiola’nın oyun kurabilen kalecilere olan takıntısını hepimiz biliyoruz. Ancak merak ettiğim şey şu; “Bir teknik direktörün kalecisini orta sahada oynatmak istemesi rakibe saygısızlık ve kibir göstergesi midir?”
<script src="https://embed.dugout.com/v3.1/sporarena.js" data-dugout-video="eyJrZXkiOiJqNmVZRFZXcCIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9"></script>
SPORTiF DiREKTÖRÜN GÖREVi KAOS YARATMAK MIDIR?
Lionel Messi, Sportif Direktör abidal üzerinden kulübü Barcelona’ya eşi benzeri görülmemiş bir ültimatom verdi. Barcelona Sportif Direktörü eric abidal verdiği bir röportajda önce Xavi’ye teklif yapıldığı yönündeki haberleri yalanladı ardından “el Clasico sonrası Valverde ile yolları ayırmaya karar verdik. Bazı oyuncular, Valverde’den memnun değildi ve kötü idman yapıyorlardı” sözleriyle futbolcuları suçlayıcı açıklamalar yaptı. abidal’e cevap takımın yıldızı ve kaptanı Messi’den geldi. Instagram hesabından bir story paylaşan Messi, “Dürüst olmam gerekirse bu tür şeyleri yapmaktan hoşlanmıyorum. Yöneticiler kendi görevlerinin ve aldıkları kararların sorumluluğunu taşımalı. Herkes kendi işini yapmalı. abidal eğer oyunculardan bahsediyorsa isim vermeli, yoksa herkes yayılan dedikodularla zan altında kalır” ifadelerini kullandı. Şampiyonlar Ligi’nde yaşanan Roma ve Liverpool felaketlerinden sonra bile yönetime destek veren son olarak forvet transferi yapmayan Başkan Bartemou’nun yanında olan Messi’nin sabrı taşmışa benziyor. Yaşanan bu tablo sonrası aklımda tek bir soru var; “Bir sportif direktörün görevi kaos yaratmak mıdır?”
LIVERPOOL’UN ÇOCUKLARI YENi BiR DEVRi BAŞLATIR MI?
İngiliz medyasında eleştirilere neden olsa da Liverpool, Lig Kupası’nda oynadıkları Shrewsbury maçına takımın başında Klopp olmaksızın 19 yaş ortalamasına sahip bir kadroyla çıktı. Bu gencecik çocuklar bir kez daha beklentileri boşa çıkarmadı ve sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrılarak Liverpool’u bir üst tura taşıdı. Şimdi soruyorum; “19 yaşındaki Curtis Jones’u sahaya kaptan olarak çıkaran ve Liverpool tarihinin 19 yıl, 102 günle en genç kadrosunu sahaya süren Klopp’un bu bakış açısı futbolda yeni bir devri başlatır mı?