Chelsea'nin yeni sahibi Amerikalı iş insanı Todd Boehly, İngiltere Premier Lig’e beklentilerin ötesinde bir giriş yaptı... Göreve gelir gelmez teknik direktör Tomas Tuchel ile yolları ayırması sadece Chelsea taraftarlarında değil, tüm futbolseverler arasında büyük şok etkisi yarattı. Ortak bir vizyonlarının olmadığını söyleyerek gönderdiği Tuchel’in yerine Premier Lig’in parlayan yıldızı Graham Potter’ı getirmesi şimdilik bu sesleri bastırdı. Ancak Chelsea’de alınan bu karar futbola ve gelecek vizyonuna dair miydi yoksa bir yatırımcı kararı mıydı bunu da zaman gösterecek.
İNGİLİZLER ONU KONUŞUYOR
Teknik direktör değişimin yankıları bitmeden Boehly’nin katıldığı bir konferansta ortaya attığı All-Star maçı fikri tüm İngiltere’yi etkisi altına aldı. Teknik adamlardan İngiliz basınına dek herkes ‘saçma’ bulduğu bu fikri günlerdir tartışıyor. Peki, Boehly ne dedi? “Umarım Premier Lig, Amerikan sporlarından ders alır. Neden burada All-Star maçı yok? NBA ve MLB’de olduğu gibi, İngiliz futbol piramidi için para toplanmasına yardımcı olabileceğini düşündüğüm Kuzey-Güney All Star maçı olabilir.”
BOEHLY: 200 MİLYON DOLAR KAZANABİLİRİZ
Todd Boehly’ye göre böyle bir All-Star organizasyondan Premier Lig 200 milyon dolar kazanabilir. Tabii fikirleri bununla da sınırlı değil Boehly’nin. Halen son 3 takımın düştüğü ligde küme düşenleri belirlemek için ‘dört takımlı bir turnuva’ düzenlemesini önerdi. Bir iş insanı ve Amerikalı bakış açısıyla parlak bir fikir gibi görünebilir ancak ABD’de farklı bir zihniyet var... Amerikan Futbol Ligi NFL’de Amerikan Futbol Konferansı ile Ulusal Futbol Konferansı arasında bir rekabet var. Benzer durum Majör Beyzbol Ligi MLB içinde geçerli. NBA All-Star da oyuna farklılık getiren bir şov. Ama İngiliz futbolunda oyunu sevenler için tek gerçek sadece tuttukları takımlardan ibaret.
KLOPP ALAY ETTİ: HARLEM'İ DE GETİRMEK İSTİYOR MU?
Zaten bu ilginç öneriye cevap veren Liverpool Teknik Direktörü Jürgen Klopp’un “İnsanların bunu görmek istediğinden emin değilim” demesi de tam da bu yüzden. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde oynadıkları Ajax maçı sonrası bu konunun sorulması üzerine uzun süre gülen Klopp, fikirden pek etkilenmişe benzemiyordu. Alman teknik adam, Chelsea’ye tam 5.3 milyar dolar ödeyip satılan Amerikalı iş insanının fikirleri hakkındaki görüşlerini şöyle dile getirdi:
Bu sezona çok iyi bir başlangıç yapan Arsenal, güçlü oyunuyla taraftarlarını uzun yıllar sonra yeniden umutlandırdı. Manchester City ve Liverpool arasında geçen şampiyonluklar sonrası Arsenal’in artık yarışın içinde olacağına dair inanç giderek artıyor.
Mikel Arteta ile başlayan felsefe özellikle genç oyuncu havuzunun genişlemesini de beraberinde getirdi. Arsenal’in yaş ortalaması şu anda 24. Kadrodaki 25 oyuncunun 15’i 19-24 yaş aralığında. 20 yaşındaki Bukayo Saka’nın piyasa değeri şimdiden 70 milyon Euro, 21 yaşındaki Gabriel Martinelli için konuşulan rakamlar ise 45-50 milyon Euro aralığında.
Elbette tüm bunlar tesadüf değil; kulüp için benzersiz bir scout departmanı kuran Danny Karbassiyoon’un eseri.
SCOUTiNG VE TEKNOLOJiYi BiRLEŞTiRDi
Karbassiyoon eski bir Arsenal oyuncusu. 20 yaşında ilk kez Arsenal formasıyla çıktığı Manchester City maçında attığı golle hafızalarda kalsa da 4 yıl sonra geçirdiği sakatlık onun futbol sahalarına erken veda etmesine neden oldu.
Scout olarak yeniden futbola dönen Karbassiyoon, ardından kendi mobil oyun şirketini kurdu. Bu iki iş ona hem scout hem de teknoloji alanında paha biçilmez bir uzmanlık kazandırdı.
Şirkette edindiği teknolojik deneyimleri scouting ile harmanlamak isteyen Karbassiyoon, 5 yıl sonra eski kulübü Arsenal’e katıldı.
TÜM SCOUTLAR ONUN SiSTEMiNi KULLANIYOR
Temsilcimiz ilk dakikalardan itibaren saha içindeki doğru yerleşimi, hızlı oynama isteği ve oyunun yönünü sürekli değiştirerek rakibin dengesini bozma planını son derece iyi uyguladı. Başakşehir bir anlamda kağıt üstünde daha kaliteli olan kadrosunun sahada da ne kadar üstün olduğunu oyunuyla da göstermiş oldu.
HEARTS, SAHASINA HAPSOLDU
İlk 15 dakika sonunda yüzde 66’lık topla oynama oranıyla Başakşehir üstünlüğü tamamen ele geçirdi. Başakşehir karşısında Hearts orta sahası ve savunması o kadar gömüldü ki hücuma dair hiçbir şey üretemediler. 25. dakikada gelen Hasan Ali Kaldırım golü onların da direncini kırdı. Hearts adına ayakta kalmaya çalışan tek isim kaleci Craig Gordon’dan başkası değildi
BELÖZOĞLU'NU ÖVDÜLER
İkinci bölümde de o da arkadaşlarına katıldı ve Ndayishimiye, Okaka ve Berkay’ın gollerine engel olamadı. Bu sonuçla Emre Belözoğlu ve oyuncuları sahadan fazlasıyla hak edilmiş bir 3 puanla ayrılarak UEFA Konferans Ligi’ne güzel bir merhaba dedi. Bir dipnot olarak şunu da söylemeden edemeyeceğim; maç boyunca takip ettiğim İngiliz ve İskoç yorumcular saha kenarındaki Emre Belözoğlu’ndan övgüyle bahsettiler. Öngörüleri de oynattığı oyunla Başakşehir’i Konferans Ligi’nin en iyi takımları arasına sokacağı yönünde
Bu söz Carlo Ancelotti’nin oğlu ve yardımcısı Davide Ancelotti’ye ait. Neredeyse 20 yıl önce, Carlo Ancelotti’nin AC Milan ile Avrupa futbolunda öncülük ettiği psikolojik destek kavramı oğlu Davide’nin futbol yolculuğuna da ilham kaynağı oldu.
‘ZiHiN ODASI’NIN MÜDAViMiYDi
Davide Ancelotti 2007-09 yıllarında AC Milan’da genç bir orta saha oyuncusuyken Milanello tesislerindeki yenilikçi bir psikoloji laboratuvarı olan ‘Zihin Odası’nı en çok ziyaret eden isimlerin başında geliyordu.
Bu ilgisi o kadar güçlüydü ki, antrenörlüğe odaklanmak için kariyerini kısa kestikten sonra spor bilimleri okudu ve üniversitede oyuncuların motor becerileri üzerine yazdığı tezle de büyük bir övgü aldı. Madrid’de çalışmadan önce babasına Bayern Münih, Napoli ve Everton’da yardımcılık yaptı.
2014’TE R.MADRiD’E UYKU KOÇU GETiRDi
Carlo Ancelotti, 2014’te Real Madrid teknik direktörü olarak ilk görevinde uyku koçluğunu başlattı. Carlo Ancelotti’ye göre bu projeler ağırlıklı olarak teknik ekibini desteklemeyi amaçlıyordu.
Çünkü antrenörlerin psikolojiyi anlamasını, oyunculara nasıl yaklaşması ve nasıl iletişim kurmaları gerektiğini öğrenmelerini istiyordu. Aradan geçen yılların ardından her şey değişti. Artık Madrid’de kendi psikologları olan oyuncular var.
PSiKOLOJiK VERiLERE SAHiPLER
Modern futbolda oyuncuların beslenmeleri artık bilimden farksız. Uzmanlar beslenmenin futbolcuların performansında yüzde 10 fark yaratabileceğini iddia ediyor.
Cristiano Ronaldo, Lionel Messi, Harry Kane ve Kevin de Bruyne gibi birçok dünya yıldızı doğru beslenmek ve vücut formlarını korumak için kişisel şefler ve diyetisyenlerle çalışıyor. Porsiyon kontrolü ve menülerdeki her bir gıda maddesinin kalori değeri, her zaman zirvede kalmayı hedefleyip marjinal kazançlar peşinde koşan futbolcuların uymak zorunda olduğu ‘kurallar buzdağı’nın sadece görünen bir kısmı.
Peki, oyunun en önemli figürleri olan futbolcular nasıl besleniyor? Bu oyunculara sahada yön veren teknik adamlar için beslenme ne anlama geliyor?
ERiK TEN HAG, UNiTED’IN YEMEK MENÜSÜNÜ YENiLEDi
Manchester United’ın yeni teknik direktörü Erik Ten Hag beslenme konusunda titiz isimlerden biri. Yeni sezon öncesinde oyuncuların vücutlarını doğru şekillendirmelerini isteyen Ten Hag, kulübün beslenme uzmanları, spor bilimcileri ve şefleriyle bir araya gelerek hem yemek menüsünü baştan aşağı yeniledi hem de oyuncuların maç haftalarında alkol almalarını yasakladı.
KULÜPLERDEN EVLERE PAKETLE YEMEK SERViSi
Futbolcularına ve hatta ailelerine paket servis hizmeti veren kulüpler artık oldukça yaygın. Manchester United, Manchester City ve Liverpool bu alanda da öncü kulüplerden. Oyuncuların evlerine yemek servisi sunan bu kulüpler, teknolojinin tüm imkanlarından da yararlanıyor. Dijital uygulamalarla oyunculara doğru beslenme konusunda talimatlar ve menüler hazırlayan kulüpler ayrıca ebeveynler için de özel yemek kursları düzenliyor.
Özel yemek planları, pişirme talimatları ve kullanılacak doğru yağlar gibi en küçük ayrıntılara bile dikkat ediliyor.
Şampiyonlukları kadar 30 bin kişiyle Camp Nou’da yarattıkları atmosfer ve taraftarlarının takıma olan desteğiyle de hep dikkatleri çektiler. Elbette bu şampiyonluğun en büyük mimarı teknik direktör Oliver Glasner ve oyuncuları. Özellikle Glasner’in CV’si oldukça çarpıcı:
· LASK Linz’i Avusturya’da ikinci ligden alıp birinci lige çıkardı. Ardından takımı önce beşinci, sonra ikinci yaparak UEFA Şampiyonlar Ligi bileti alıp rotasını Almanya’ya çevirdi.
· Bir sonraki durağı Wolfsburg’du. Takımın küme düşeceğini bekleyenlere yine büyük bir sürpriz yaptı ve bu takımı da Devler Ligi’ne götürdü.
· Eintracht Frankfurt macerası hiç iyi başlamadı, özellikle Bundesliga’da istenilen sonuçların uzağında kaldı. Ancak Avrupa Ligi’ni kazanıp yine Şampiyonlar Ligi’nin yolunu tuttu. Bu yazının ana konusu Glasner değil ama ona da değinmeden olmazdı. Bugün Frankfurt kültürünü ve oyuna nasıl baktıklarını anlatmaya çalışacağım. Hadi başlayalım...
EINTRACHT FUTBOL AKADEMİSİ AMERİKA KITASINA AÇILDI
Eintracht Frankfurt, Almanya’nın en iyi futbol akademilerinden birine sahip. Bizler Bayern’in hegemonyasında ve Borussia Dortmund’un takibi arasında gidip gelen bir Bundesliga’da onları göz ardı etsek de her yıl neredeyse akademileri üç yıldız kategorisinde en iyisi olmayı başarıyor. 6 yıl önce küme düşmekten son anda kurtulmaları tüm yatırımlarını yeniden altyapıya yönlendirmelerine neden oldu. 2020 yılından bu yana da ABD, Kanada ve Meksika’da da faaliyet gösteriyorlar. Bu projelerin başında ise 15 yaşından bu yana Eintracht Frankfurt’ta hem futbol oynamış hem de teknik adamlık yapmış Akademi Başkanı Armin Kraaz yer alıyor. Bu yapıyla hem kulübü uluslararası bir yapıya dönüştürmek hem de oradaki genç yetenekleri takıma kazandırmak istiyorlar.
ULUSAL KÖPRÜLER
·
Mahmut (35) ve Biglia (36) ikilisi özellikle İsrail ekibi Netanyalı oyuncuların baskısı karşısında topa sahip olma ve takımı hücuma çıkarma konusunda büyük sıkıntı yaşadılar.
Medipol Başakşehir’in hücum planı uzun toplarla Okaka’yı bulmak ve topu kenarlara taşımak üzerineydi. Ancak bu plan (Munir ve Szysz ikilisi girene kadar) etkili olmadı. Netanya’dan öğrenecek çok şey var. Özellikle de rakibi doğru analiz konusunda.
KONYA HİÇ GERİ ADIM ATMADI
Bir diğer temsilcimizin karşılaşmasında ise maç boyunca disiplini elden bırakmadan doğru alan paylaşımı ve doğru presle dersini iyi çalışan Netanya’nın benzer bir versiyonu Belarus ekibi Bate Borisov karşısında izlediğimiz Konyaspor’du. Rakip yarı sahada kurduğu baskıyla öne geçen Konyaspor, 10 kişi kalmasına rağmen ikinci yarıda da stratejisinden geri adım atmadı. Bu sayede ikinci ve üçüncü golü de bulan Konyaspor ilk maçtan çok önemli bir avantajla ayrılmayı başardı.
Son Serie A şampiyonu AC Milan ve Bundesliga ekibi 1. FC Köln arasında oynanan ve konuk İtalyan ekibinin 2-1 kazandığı karşılaşma pek çok teknolojik ilki de beraberinde getirdi. Köln’ün Deutsche Telekom ile olan teknoloji ortaklığının bir parçası olarak yapılan karşılaşma ‘inovasyon oyunu’ olarak duyuruldu. Karşılaşma bugüne kadar tanık olmadığımız yeniliklere sahne oldu.
HAKEM KAMERASI İLK KEZ DENENDİ
Maçın hakemi Sascha Stegemann ve yardımcıları kulaklıklarına takılmış mini kamera ile maçı yönettiler. IFAB, kısa adı Ref-Cam olan Hakem Kamerası ile hakemlere futbolcular tarafından yapılan tacizleri kontrol altına almayı planlıyor. Bu maçtan elde edilecek veriler ve görüntüler hakemlere eğitim amaçlı kullanılacak.
OYUNCULARIN GÖZÜNDEN MAÇ DENEYİMİ
Bu karşılamanın en çekici yanlarından biri de her iki takımdan bazı oyuncuların formalarına takılan kameralar oldu. Bundesliga ekibi Köln’den Huberst ve Tim Lemperle’nin göğüslerine takılan kameralar sayesinde izleyiciler oyuncuların bakış açısından karşılaşmayı ve golleri izleme şansına sahip oldular.
SAHADAKİ KONUŞMALAR ARTIK SIR DEĞİL
Köln takımının iki oyuncusu Mark Uth ve Kingsley Ehizibue de maç boyunca üzerilerine yerleştirilen mini mikrofonlar sayesinde saha içindeki diyalogları izleyenlere ulaştırılmasını sağladı. Bu sayede hem oyuncuların karşılaşma sırasında birbirleriyle hem de hakemle olan diyalogları net bir şekilde duyuldu.
YAPAY ZEKA İLE ANLIK VERİ