Paylaş
En azından Trabzonspor maçı için bir ‘beraberlik’ opsiyonu tanımışlardır kendilerine.Ve üstelik sol beksiz alındı bu 9 puan. Sezon başı en büyük handikap olarak görülen Olimpiyat Stadı, inadına taraftarı motive etti ve bu da takıma yansıdı. Yani Çarşı, Beşiktaş’ını Olimpiyat’ta ‘değerli bir yalnızlık’a terk etmedi. Aksine ‘değerli bir birliktelik’ yarattı. Anlaşılan o ki havalar güzel oldukça siyah beyazlıların çileli Halkalı seyahatleri de sürecek. Önder Özen ile yaptığım söyleşide, “Olimpiyat, bir stat nasıl yapılmamalının cevabıdır. Ancak çok meydan okuyasım var: Olacaksa orada olsun; bir şeyler gümbürdeyecekse orada gümbürdesin; bizim başımıza bir şey gelecekse orada gelsin; biz birilerinin başına birşey getireceksek da orada getirelim” demişti. Büyük başarıların arkasında büyük zorlukların yattığına kanıt zaten insanın yeryüzündeki çabasının ta kendisidir.
FERDİ’Yİ NİKAH MASASINA OTURTUN
Peki her şey ‘milkport’(!) mu? Hayır her şey sütliman değil. Almeida ve Fernandes’in kontrat meselesi haftalar ilerledikçe karın ağrıtacak. Özellikle Fernandes’in eline kalem bir an önce tutuşturulmalı. Buralardan gidecek bir Fernandes üzer ama bir ezeli rakibin formasıyla karşınıza çıkarsa bunu sindirmek pek kolay olmaz!. Hesap kitap yapılırken taraftarın duyguları da ihmal edilmesin. Ve ödemeler konusu... UEFA’dan lisans almak için futbolcuların geçmişe dair alacaklarını kapatan veya yeniden yapılandıran yönetim, bu disiplini elden bırakmamalı lakin bir gevşeme olduğunu biliyorum. Evet “Kimsenin parası Beşiktaş’ta kalmaz” ama mümkün olduğunca ödemeler de düzenli olsun ki iyi giden takıma da bir koltuk olsun.
LİG DE BAŞLADI, HESAP SORULACAKTI
“Yıldırım Demirören’den ne zaman hesap soracaksınız” sorusuna Orman, en son şu yanıtı vermişti: “Süper Lig’e kadar mühlet verdim”. Lig başlayalı 4 hafta oldu! Onu da geçtim, CAS kararı açıklandı ve Beşiktaş’ın alnına bir leke sürüldü. Bu leke bir iki kişinin omzuna yüklenemez. Bir yönetim zihniyetinin sonucu sürüldü bu leke. Sayın başkan şu hesap işini öyle ya da böyle artık kapatmak gerekmiyor mu?
1453 KARTAL SAĞA ÇEK!
Çarşı bildiğimiz Çarşı... 1982’den beri “Siyah, beyaz” diye gırtlak patlatırken, hayata dokunan toplumsal mevzularda da elini vicdanına koymaktan çekinmiyor. Gezi’deki duruşları da onca duruşlarından sadece biriydi. Gelecekte de benzer duruşlar sergileyeceklerinden kimsenin şüphesi yok. Çarşı, siyaset yapıyor mu? Alasını yapıyor fakat vicdansızca; partizanca değil!. Kim dereler akmasın, nükleer facialar gözardı edilsin diyebilir ve kim ırkçılık batağında meşin yuvarlağın peşinden koşabilir... Çarşı’nın siyaseti ‘mazlum’un ve ‘mağdur’un hakkına hukukuna sahip çıkmaktan öte bir şey değildir.
Kazlıçeşme’de açılan ‘New York Times karakterli’ Çarşı pankartları havada kalınca şimdi yeni bir pankart peyda oldu: 1453 Kartal!.. Bu oluşumu ben ‘Tabela parti’lere benzetiyorum. Tabansız ve konjonktüreldirler!.. Ömürleri kelebeğinkinden hallicedir. Tarih olan İnönü Kapalısı’nda üst tarafın kalbi soldan atıyorduysa alt da ekseriyetle sağdandı. Ne var ki sözünü ettiğim o vicdan, onları bir çok meselede aynı pankart altında buluşturabiliyor. 1453 Kartal bence sen sağa çek, ehliyeti ruhsatı bırak ve...
SİYAH: Avrupa’dan men edilme cezasının kesinleşmesi.
BEYAZ: Zirvenin merdivenlerinin siyah beyaza boyanması.
Paylaş