Paylaş
Karşısına alıp konuşmak istedi ancak Erdem inkar etti evlilik dışı ilişki yaşadığını. Gün geçtikçe değişti hareketleri, eşi ve çocuğuna karşı ilgisizliği arttı.
Önce Eylem’e hakaretler ederek fiziksel şiddet uyguladı, müşterek konutu yakmaya çalıştı. Sonra bir gün Eylem evde yokken müşterek konutun kilitlerini değiştirdi. Evden kovdu Eylem’i...
Eylem şikayetçi oldu. O dönem yürürlükte bulunan 4320 sayılı yasa kapsamında koruma kararı aldı. Müşterek konutun kendisi ve çocuğuna tahsisini sağladı. Bundan sonra Erdem eve hiç uğramaz oldu.
NAFAKA DAVASI AÇTI
Ev hanımı olup herhangi bir işte çalışmadığı için kendisi ve müşterek çocuğu için nafaka davası açtı Eylem. Tedbiren nafaka bağlandı her ikisi için. Nafaka bağlandıktan birkaç ay sonra; Eylem ile ruhen ve fikren uyuşamadıklarını, dünya görüşlerinin farklı olduğunu ileri sürerek 2007 yılında boşanma davası açtı Erdem. Eşinin başka kadınlarla evlilik dışı ilişki yaşadığını, kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, müşterek konutu yakmaya çalıştığını ve müşterek konuta aylardır uğramadığını belirten Eylem, boşanma davasını kabul etmedi.
ÜÇ YIL SÜRDÜ
Davaya bakan Aile Mahkemesi davacı Erdem’i daha ağır kusurlu bularak, davalı Eylem’in davayı kabul etmediğini gerekçe göstererek davayı reddetti.
Karar kesinleşti. Erdem ile Eylem yine ayrı yaşamaya devam etti. Erdem karar kesinleştikten 3 yıl sonra Türk Medeni Kanun’un 166/son maddesine istinaden ikinci kez boşanma davası açtı. Yerel Mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun evlilik birliğinin sarsılması hükmünü düzenleyen 166. maddesi uyarınca daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve red ile sonuçlanıp kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile kesinleşme tarihinden itibaren en az 3 yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulamamasının boşanma için gerekli ve yeterli olduğunu belirterek, tarafların boşanmalarına karar verdi. Ayrıca müşterek çocuk için iştirak nafakası ile davalı Eylem için yoksulluk nafakası ve maddi, manevi tazminata hükmetti.
HUKUKÇULAR KARARI BEKLİYOR
Erdem maddi ve manevi tazminat, Eylem ise kendisi için hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararı temyiz etti. Temyiz incelemesi yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi; Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayalı bu davalarda, taraflara bir kusur yükleme imkanı olmadığını ve boşanmaya yasal koşulların gerçekleşmiş olması nedeniyle karar verildiğini, maddi ve manevi tazminatların ise kusurlu olan taraftan istenebileceğini ileri sürdü. Bu davada davacı kocaya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığına dikkat çekerek davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini isabetsiz görerek Yerel Mahkeme kararını bozdu. Yerel Mahkemede yargılamaya devam edilecek. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararına uyacak mı direnecek mi Aile Mahkemesi? Hukukçular olarak sabırsızlıkla ve merakla bekliyoruz …
Paylaş