Paylaş
Gayet ağır bir dram, o gün -nedense- yaşadığımız bir neşe patlaması yüzünden kısa sürede “dalga geçilebilir filme” dönüşüyor.
Bu hali tetikleyen de kahramanın babasının ölürken söylediklerini aktardığı sahne.
Yaşlı adam veda ederken şunlar dökülmüş dudaklarından: “Uzun bir hayat. Çok insanlar tanıdım, çok şeyler gördüm. Fakat şimdi gördüğüm tek şey kazlarla yüklü trenler...”
Bizi bitiren “kazlarla yüklü trenler” kısmı olmuştu.
Birimiz “Eeee? Nasıl hayatmış o abi o zaman” dedi, bütün salon tarafından “şışşşşştlandık” ve gülerek dışarı atmak zorunda kaldık kendimizi.
Ayıp tabii yaptığımız ama engellenemezdi.
Çünkü dram değil en babasından kara mizahtı.
Edebi ve güzeldi fakat aynı zamanda suni ve saçmaydı.
* * *
Niye anlatıyorum bunu?
Sinan Çetin kusura bakmasın, yeni çay reklamını seyrederken benzer bir hisse kapıldım.
Son dönemde özellikle siyasilere sinyal üstüne sinyal çakan bir sanatsal ve anıtsal kişilik Sinan Çetin.
Ortamı uygun bulduğunda çekiyor fünyesini fikir bombasının.
Reklamda da “Anadolu insanı” diyerek ve memleketten şahane fotoğraf kareleri vererek geliyor Sinan Çetin.
Sonra veriyor mesajı, veriyor en içlisinden ve en alışılmışından yüceltici sıfatları.
Edebali’yle karışık yağıyor övgüler.
* * *
Gönül aşkla doluyor, insanın otogardan kalkan ilk otobüse atlayıp Anadolu’ya gidesi, otobüsün kapısı nerede açılırsa orada aşağı inip toprağı öpesi geliyor.
Ve fakat mesaj manyağı olup, koşup köklerimize gözyaşları içinde sarılıyoruz da sonunda ne oluyor?
“Doğruyu seçin, şu çayı için...”
İyi, içelim de, o çayı içmezsek kökümüzden mi kopacağız, geleneklerimiz mi yok olacak?
Haydi rahmetli Barış Manço formatında sorayım...
Biz o çayı değil de berikini içersek, yaban tayları çayırda tepişmeyecek mi?..
Çilli horoz kedilerle dövüşmeyecek mi?..
Peki ya Sarıkız? Sarıkız minik buzağıyı sütten mi kesecek?
Kuzularla oğlakların sevişme durumuna girmiyorum bile...
Düşün artık Sinan Bey ne kadar panik olmuşum, ya önerdiğin çayı içmezsem diye.
Endişelerime bak sen...
Mara gibi bakanım olsun isterse baskı rejimi olsun
MARA Carafagna Türkiye’de.
O kim?
Fotoğrafını görene kadar “İtalyan Bakan” diyebilirsiniz.
Fakat fotoğrafını gördükten sonra “Bu insan hangi ülkede politika yapıyorsa ben o ülkenin vatandaşı olmak istiyorum” diyorsunuz.
Maxim Dergisi “En Seksi Kadın Politikacı” seçmiş.
Salernolu, 35 yaşında, hukuk mezunu ve eski şov yıldızı.
Berlusconi’nin gaza gelip “Karım olmasa Mara’yla evlenirdim” demesinin bu noktada bir haber değeri yok tabii ama yine de belirtmiş olayım.
Mara Carafagna’yı gördükten sonra “Mara gibi bakanım olsun rejime filan bakmam. İsterse baskı rejimi uygulasın umrumda değil. Nasıl yönetirsen yönet gönül mülkünü ey Mara!” dememek mümkün değil. Mara, kalmaz mısın buralarda?
Oyum sana. Seni seçmeyen taş olsun.
Paylaş