Van ve şan

CANLI yayında stüdyonun ve televizyon karşısındaki milyonların donduğu, heyecan içinde telefon hattındaki yüce gönüllü şahsa kulak kesildiği bir an...

Ses “Öhöm...” diyor.
Bekliyoruz.
Devam ediyor: “Milletçe dayanışmaya en bir çok ihtiyaç duyduğumuz şu en bir karanlık günde şahsım, şirketim adına Van’daki depremzedelere ulaştırılmak üzere 1 milyon dolar vereceğim...”
Alkışlar, gözyaşları, “Aslansın abi, kaplansın usta, pantersin birader” sesleri...
Telefonlar durmuyor. Kimi 50 bin diyor, kimi 3 milyon, kimi 5 milyon.
“Helal olsun” diyoruz.
Varlık sahibi insanların, ihtiyaç içinde olanlara el uzatmasını, yaralarına merhem olacak nakit yardımında bulunmasını şükran hisleriyle seyrediyoruz.

Ülkenin gösterdiği dayanışma zaten çok büyük.
Birkaç zevzek tipin çatlak sesi dışında herkes elini taşın altına bir şekilde sokuyor.
Kimi arkadaşlarını organize ediyor, kimi bağlı olduğu kurumu hareketlendiriyor.
“Çam sakızı çoban armağanı” diyerek bir battaniye yollayan, bir eldiven paketleyen, sabahlara kadar belediye depolarında koli yapanlar, harçlığını yollayanlar çok...
Ama bir varlıklı insan çıkıp “1 milyon dolar benden...” dediğinde sevinç haliyle daha büyük oluyor.
O çok kıymetli küçük katkılarımız harika ama “esaslı” yardımların daha çok işe yarayacağını hepimiz biliyoruz.
Umutla doluyoruz, acılı günü bu dayanışma ruhuyla aşacağımıza inancımız artıyor.
Ne safmışız, ne uyanıkmış bazıları...

Ortaya çıktı ki, telefonla canlı yayına bağlanıp afra tafra yapanların, “bağışıyla hava atanların”, mangalda kül bankada çek bırakmayanların yarısı (belki daha fazlası) yan çizmiş.
Aslında “Havan kime güzelim?” diye başlayıp şöyle ağız dolusu saydırmak istiyorum.
“Alçak” demek istiyorum, “Yalancı” demek istiyorum, “İnsafsız” demek istiyorum.
Boğazına sarılan mı oldu da açtın o telefonu?
Birilerine şirin gözükmek için mi tuşladın o numarayı?
Kafan mı iyiydi a vicdansız?
Reklam mı yapmak istedin a ciğersiz?

Varlıklı olup yardım etmeyeni, sessiz kalanı ayıplarsın geçersin.
Vardır belki bir bahanesi, ayıplamaya bile gerek yok.
Ama söz verip de tutmayanı ne yapacağız?
Böbürlenerek telefon açıp, iş parayı vermeye geldiğinde sırra kadem basanı ne yapacağız?
İsimleri açıklansın ki endamını görelim bu yalancıların.
Başka ne yapacağız, hesabını vicdanlarına versinler.
Van’da sefalet diz boyu.
Hâlâ bir şeyler yapmak gerekiyor.
Bu ruhsuzlara güvenmeden, yine koli toplayarak, yine maaştan kendi kendimize kesinti yaparak, yine harçlık biriktirerek.
İş bize düşüyor yani canımın içi sıradan vatandaş.
Bu böbürlenen tiplerden bir “cacık” olmaz.
Ne yazık.
Ne ayıp.
Yazarın Tüm Yazıları