Skorboard’u yok ama tahterevalli istiyor

UEFA’nın, 2005’teki Şampiyonlar Ligi final maçı için Atatürk Olimpiyat Stadı’nı seçmesi üzerine tamamen uydurma bir felaket senaryosu yazmıştım.

Ama gerçekler zaman zaman en abartılı kurgudan bile acayip olabiliyor.

Nasıl mı?

Şöyle: Önceki akşam bu yılın Türkiye Kupası şampiyonunu belirlemek için Olimpiyat Stadı’nda Trabzonspor-Gençlerbirliği arasında final maçı oynanacak...

Maçın bu statta oynanmasına bayağı bir zaman önce karar verilmiş.

UEFA yetkilileri de stadı incelemek için ‘Fırsat bu fırsat’ demiş ve kendileri yollara vurup stada bir şekilde ulaşmış.

Statta hiper modern localar, süper şahane tuvaletler, ultra modern basın merkezi filan düşünülmüş, fakat bir detay atlanmış: Skorboard yok.

Yani hemen her türlü spor yapılabiliyor bu statta fakat skor bilinemiyor.

Galatasaray, bütün sezon bu işi, maç günleri açık tribünün arkasına park edilen bir TIR’ın üzerine oturtulan skorboard’la halletmişti.

Türkiye Kupası finali için skorboard ayarlamak kimsenin aklına gelmemiş.

Şimdi gelin bunu UEFA temsilcisine anlatın.

Adam rapor yazacak: ‘Eğer yolunu bulabilirseniz, tozdan dumandan bitap düşmeden stada ulaşabilirseniz tesis güzel... Eeee, bir de skorboard unutulmuş...’

Aferin!

* * *

Bir ihtimal UEFA temsilcilerinin skorboard’u olmayan modern stat hadisesini çözmeye çalıştıkları sırada, Eurovision’da Ukrayna’yı temsil etmek üzere İstanbul’a gelen müzisyenler de bir başka problemle karşı karşıyaydı.

Prova için sahneye çıkan müzisyenler, üzerinde çaldıkları platformun çökmesi sonucu, vatan toprağını öpmüş oldular.

Neyse ki önemli bir yaralanma yok. Ufak tefek sıyrıklarla atlatmışlar olayı.

Esas enteresan gelişme, olay üzerine yapılan açıklama.

Ukraynalı müzisyenler başlarına ne geldiğini çözmeye çalışırken, yetkililer ‘Ukraynalı grubun şarkısı çok şiddetli. Bu yüzden kolonlara dayanamayan birkaç cam kırıldı. Platform çökmesi gibi bir durum yok’ açıklamasını yaptılar.

Nasıl yani?

Şiddetli şarkı ne demek?..

İlla yavaş yavaş mı çalacaklar?

Bu açıklamanın üstüne benim bir şey söylememe gerek yok zaten di mi? Ne diye uğraşıyorsam artık...

* * *

Bu haberleri okuyup, sinir uçları düğümlenmesi sebebiyle gülmekle ağlamak arasında bir yerde kalmışken birbiri ardına 104 yaşındaki İstiklal Harbi gazisinin maaşının kesilmesi, işyerinde cinsel tacize verilecek son derece ağır (!) ceza, YÖK yasa tasarısı, tecavüz ve töre cinayeti haberleri geldi.

AB’ye uyum mu dediniz?

Pardon, ben lahana turşusu duymuşum...
Yazarın Tüm Yazıları