Radyo olmak!

G.SARAYLI futbolcular, ligin son üç haftada geldiği durum itibariyle maçlarını kazanıp, hemen önünde kendisi gibi son sürat koşan rakibinin tökezlemesini beklemek durumunda.

Kendi göbeğini Kadıköy’de kesemeyen G.Saray’ın, Ankara maçına bir radyo cihazı şeklinde çıktığını söyleyebiliriz.

Futbolcular sahada ama akılları büyük ölçüde Trabzon’da. Tribün zaten kulağından tutup frekans arayabileceğin kıvamda.

Eskiden, rakibin deplasman maçlarından gelen "sevindirici" gol haberlerinde, önce transistörlü radyonun ardından radyonun sahibinin yanımdan "Gooooool" diye geçmişliğine şahitlik etmişimdir. Şimdi hepimiz cep telefonları sayesinde mobil birer telekomünikasyon cihazına dönüştüğümüzden, haber de çabuk yayılıyor.

Galatasaraylı oyuncular geçen haftanın da acısıyla Ankaraspor’u 14 dakikada iki golle etkisiz hale getirdi.

İliç makemmel oynadı. "Ah, bir Ribery ile seyredebilseydik" dedirtti resmen. Ah, ah, ah!

Goller gölgede kaldı

Hakan Şükür, Song
ve Ayhan da İliç’le birlikte takımın parlayan isimleriydi.

Hatta bir ara gol olsa Joga Bonito reklam filmi olarak gösterilebilecek bir pozisyon da ürettiler 30’uncu dakikada: Song topuk pası verdi, İliç doldurdu, Hakan şükür dömivole denedi...

Bu arada Trabzon’dan gelen gol haberi tribünü sevince boğdu.

O dakika itibariyle Galatasaraylı futbolcuların kulak bölgesinde antenlerin belirdiğini de söyleyebiliriz. Ancak bütün sevinç dalgası uzun sürmedi. Galatasaray 4’üncü golü de buldu ama ne çare!

Trabzon’dan gelen Fenerbahçe golleri, G.Saray’ın gollerini gölgede bıraktı.

Taraftar tribün klasiklerinden "Yenilsen de yensen de taraftarın seninle/Üzüntünde sevincinde seninle birlikte" diyerek yolladı futbolcularını. Treni yakalamak geçen haftadan daha zor artık. Ama insanı da umut yaşatır di mi?
Yazarın Tüm Yazıları