Sen ki 128 farklı operada sahneye çıkarak rekor kırmış bir sanatçısın. Sen ki dünyanın her köşesinde hem büyük bir müzik ikonu hem de iyilik meleği olarak nam salmışsın. Almadığın ödül kalmamış, Luciano Pavarotti ve Jose Carreras’la birlikte kurduğun Three Tenors ile operayı kitlelere sevdirmişsin. Yaşarken heykelini dikmişler, toplum için örnek insan olmuşsun. Seni Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu’na (Europa Nostra) Başkan bile yapmışlar. Ya sen ne yapmışsın? Başbakan Erdoğan’a “Lütfen Allianoi’yi kurtaracak bir formül bulalım” diye mektup yazmışsın. Ah be Placido abi, ne yaptın sen? Sen harbiden bilmiyorsun bu işleri.
Bizde sanatçıların çoğu böyle işlerle uğraşmaz. Devlet büyüklerimiz bize “Türkücüyse türkü çığırsın, ressamsa fırça sallasın. Ben onların işini yapmaya kalkıyor muyum?” diye düşünmeyi öğretti. Bilmem tanır mısın? Tarkan diye bir genç kardeşimiz var, pop yıldızı. Senin gibi çevre konularında, tarihi eserlerin korunması yolunda devlet politikasını (politikasızlığını?) eleştirmeye kalktı; “aynentelefunken” oldu çocukcağız. Yedi ayarı yetkili mercilerden, fırçadan parlasa da lafının arkasında durdu. Bakan “Höyt, şarkını söyle, gerisine karışma. Hem zaten Allianoi diye bir şey yok” dedi.
Kusura bakma ama haddini aşmışsın Placido abi. Hazır ol “Vanminüt aryacı bülbül, operanı al git! Operacı vesayetine hayır. Yetmez ama Othello. Bir kısım malum aryacının memleketi karıştırmasına izin vermem” fırçası yoldadır, 3 vakte kadar iner kafana... Ah be abi, ah be abi... Mektup yazdın ha? Hem de Başbakan’a. Hem de “Allianoi’yi yok etmeyin” dedin ha? Ah be abi, ah be güzel abi...
Perşembe günü Leman’ı bekleyin
CUMA akşamı çalışmalarını New York’ta sürdüren arkadaşım Kutlukhan Perker’le buluştuk. Bilen bilir, büyük bir yetenektir. “Leman’dan geliyorum” dedi. “Sen de mi katıldın 1000’inci sayıya?” dedim. “Ben de, zaten ekipte yok yok” dedi. Leman, önümüzdeki perşembe günü piyasaya sunulacak müthiş bir 1000’inci sayı hazırlığında. 48 sayfa, “daha iyi kâğıda” basılı, okunduktan sonra saklanacağı kesin bir dergi geliyor “kronik hastalığımız”dan. Leman klasik kadroyla sahada olacak tabii. Latif Demirci gibi normalde Leman’da çalışmayan, hatta hiç çalışmamış isimler de katkı sağlıyor. Bu iki ismin dışındakileri söyleyip sürprizi berbat etmeyeyim. Ama Gırgır ekolünün tamamı, artık başka dergiler yapanlar, Leman’la hiç alakası olmayanlar bile ekipte. Kariyerine Leman’da başlayan Cem Yılmaz da yanılmıyorsam katkı sağlayacak olanlardan. Klasik tabirle “Bayinizden ısrarla isteyiniz, vermezse arıza çıkartınız, hatta bence şimdiden ayırtınız”. Gırgır’ın rekorunu da kırarak 1000’inci sayıya ulaşan Leman’ı kutlarım, perşembe için gün sayarım...