Paylaş
(İzlemediyseniz muhakkak www.hurriyet.com.tr’deki videoyu izlemeniz gerekiyor.)
Olaylar şöyle gelişiyor.
Gizemcik ve Ömercik pırıl pırıl giydirilmiş, iki tatlı bayram çocuğu.
Ömer’e sorsan “Şehir Stadı’nda tango yapmak yerine evde Spider Man’in maceralarında kaybolmak istiyorum” diyecek, Gizem “Barbie dünyama ışınlayın beni, Ken de gelebilir” diyecek belki ama kaçış yok:
Bugün 23 Nisan, Şehir Stadı’nda tango yapmalı insan.
* * *
Müzik başlıyor.
Ömer heyecanlı, “Haydi Gizemcim” diyor.
Gizem ise kadınların evrensel düzeyde bilinen tribini atıyor: Sırtımı dönerim, suratımı asarım.
Ömer zor durumda olduğunu anlıyor ve dil dökmeye başlıyor:
- Ne olur Gizem herkes bize bakıyor.
- Gizem, yalvarıyorum, biz de dans edelim.
- Gizem lütfen, lütfen Gizem.
- Gizem rezil oluyoruz Bodrum’un önde gelenlerine ve diğer vatandaşlara ve özellikle diğer dansçılara...
Ama tatlı Gizem küs, tatlı Gizem dans etmiyor.
Ah Ömercim!
Kızların dünyasına hoş geldin...
* * *
Bak Ömercim, sana o tombul yanağından bir makas alarak birkaç ağabey tavsiyesinde bulunayım.
Kızlar bazen böyle yapar Ömercim.
“Sebebi şudur” dersem atmış olurum, değişir çünkü.
Mesela ben de hâlâ beliren her sorun karşısında senin gibi kalıveriyorum...
Ama sizin durumunuzda olaylar şöyle gelişmiş olabilir:
1) Gizem kendisininkinden güzel olduğunu düşündüğü bir elbise veya daha kuvvetli ihtimal bir ayakkabı görmüş olabilir ki bence kıyafeti de, saçı da, ayakkabısı da çok şıktı.
2) Gizem durumun saçmalığını fark etmiş olabilir. Kızlar bizden akıllıdır. “Futbol sahasına mı getirdin beni bu kıyafetle Ömer, küseyim de gör bayram günü” pozisyonu almış olabilir.
3) Olayın aslında seninle ilgisi yok, çok da yakışıklısın zaten ama belki de Gizem o anda gördüğü bir başka yakışıklının kendisine partner olması gerektiğini düşünmüş olabilir.
* * *
Üzülme Ömercim. Sen elinden geleni yaptın, bütün dünya gördü internet sayesinde.
Ayrıca işin olumlu yanına bakmalısın. Bu travmadan bir avantaj sağlayarak çıkabilirsin.
5-6 yaşın itibariyle elinde mükemmel bir hikâyen var artık.
Kızlar iyi hikâyeleri sever, iyi hikâye anlatan adamları daha çok sever.
Yıllar sonra bir dans muhabbeti açıldığında bunu hem acı, hem komik bir hatıra olarak aktarabilirsen, tango/mango her dans senin olur.
Bak mesela Serdar Turgut amcan Akşam’daki sütununda dün kendi 23 Nisan travmasını aktarmıştı, ne güzeldi.
Üzülme Ömercim, gelecek senin.
Paylaş