Paylaş
Bayramınız kutlu olsun...
Her yıl bugünlerde sizlerin değil, çocukluğun masumiyetini kaybetmiş, yürekleri para hırsı, güç sarhoşluğu, “Benden başka haklı yoktur; olamaz, olmamalıdır” fikri ve benzeri “büyüklük hastalıklarıyla” kararmışların okumaları için yazılar yazarım.
Aslında sizlere reva görülen, görmezden gelinen kötülükleri anlatan raporlardan yola çıkılan bu yazıları sizlerin okumanızı istemem...
Birleşmiş Milletler’in raporuna göre 12 saniyede bir çocuk ölüyor dünyada, dakikada 6 çocuk kaybediyoruz. 2017’de hayatını haybeden 6.3 milyon çocuğun neredeyse tamamı “önlenebilir hastalıklar” yüzünden can verdi, öyle yazıyor raporlar...
59 milyon çocuk eğitim hakkından faydalanamıyor...
Emekleri sömürülüyor çocukların. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın 23 Nisan için hazırladığı rapora bakınca korkunç rakamlar, istatistikler akıyor zehir gibi içimize içimize...
Sayıları artık “milyonla” ifade edilen çocuklar üç kuruşa, beş kuruşa eziliyor atölyelerde, fabrikalarda, tarlalarda...
Raporlardan okuyoruz: “2016’da 63 çocuk işçi, 2017 yılında 60 çocuk işçi ve 2018 yılında da 23’ü 14 yaş ve altı olmak üzere toplam 67 çocuk işçi hayatını kaybetti. Verilere göre 2016-2018 yılları arasında toplam 190 çocuk işçi hayatını kaybetti...”
Herkes biliyor, kimse bir şey yapmıyor...
Bilimle değil hamasetle, büyüklerin siyasi emellerine uyacak nesil mühendisliği hesaplarıyla, şiddetin hâkim olduğu, vicdanın, güzel ahlakın, barışın kâğıt üzerinde yüceltildiği kürsülerde ezildiği iklimlerde büyütüyoruz çocukları.
Her türlü istismar karşısında korumasız bırakıyoruz geleceği emanet edeceğimiz masum yavruları...
Zihinlerine harcını korkuyla, ayrımcılıkla, cehaletle, diğerinden şüphe duymak ve nefret ekmekle kardığımız duvarlar yükselterek yetiştiriyoruz.
Siz kutlamayın, bu cehennemî iklimi kurgulayanlar kutlasın demek istemiyorum.
Siz yine kutlayın bu bayramı gönlünüzce, neşenizle, umut saçan güzelliğinizle...
1930’da, “Milli Hâkimiyet Bayramı”nın ilk kez “Çocuk Bayramı” olarak kutlandığı yıl, Nâzım Hikmet de “Nikbinlik” şiirini yazıyordu.
“Nikbinlik”, iyimserlik anlamına gelir.
Bu yazıyı okumayın ama Edip Akbayram’ın sesinden yükselip yürüyüşlerde, mitinglerde, futbol sahalarında marşa dönüşen o şiiri okuyun bugün.
Ben yerim yettiğince aktaracağım, siz tamamını okuyun, hep okuyun, olur mu? Gözlerinizden öperim çocuklar...
“Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler göreceğiz...
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere süreceğiz...
Açtık mıydı hele bir son vitesi,
adedi devir motorun sesi.
Uuuuuuuy! Çocuklar kim bilir
ne harikûlâdedir
160 kilometre giderken öpüşmesi...
Hani şimdi bize
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
yalnız cumaları yalnız pazarları...
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
ışıklı caddelerde mağazaları,
hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
kara kaplı kitap:
zindan
Kayış kapar kolumuzu
kırılan kemik kan.
Hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir.
Ve çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir...
Hani şimdi biz...
İnan: güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere süreceğiz...”
Paylaş