Modern rüya tabirleri

TOPESTO'dan indirdiğim şahane bir kitap okuyorum şu aralar yatmadan önce.

Yatmadan önce okumamın nedeni, kitabın rüyalarla ilgili olması.

Topesto, ‘‘Senin bu mantığını anlamama imkan yok.

Niye doğru dürüst okumuyorsun bu kitabı. Yemek kitabını mutfakta mı okuyorsun?

Veya ne bileyim Kızılderililerle ilgili kitap okuman gerektiğinde, gidip bir müddet Siyular'la mı yaşayacaksın?’’ diyor.

Ama ben ona aldırmıyorum.

Kitap, Beat Kuşağı'nın ağır abilerinden William Burroughs'a ait.

Adı da ‘‘My Education: A Book Of Dreams.’’

Burroughs kitapta rüyalarını anlatıyor.

Aslında Burroughs'un rüyalarını anlatması o kadar çekici gelmeyebilir babayı tanıyanlara.

Mucize kabilinden uzun süren hayatı boyunca, kullandığı kimyasal uyuşturucuları gözönüne alırsanız, Burroughs uyku dışındaki zamanında da enteresan alemlerdeydi.

Yine de Burroughs'un rüyalarını okumak enteresan bir deneyim...

*

Kitabın da gazıyla rüyaları tırmalamaya başladım.

Başta Topesto olmak üzere rastladığım hemen herkese ‘‘En enteresan rüyanı anlat bakalım’’ diye soruyorum.

Arada enteresan şeyler de çıkıyor ama öyle, ‘‘Usta sen ne yapmışsın öyle rüya aleminde’’ dedirtecek bir şey çıkmıyor.

Bir arkadaşın rüyasında Gandhi ile barda muhabbet etmesi enteresandı ama.

Düşünün nasıl ruh haline sahip insanlarla arkadaşlık ediyorum.

‘‘Peki ne konuştunuz ağbi Gandhi'yle; sorabilir miyim bir sakıncası yoksa?’’ dedim.

Bizimki gayet normal bir rüyaymış gibi, ‘‘Hiiiç. Öyle kızlardan filan’’ dedi.

Alacan eline şöyle güzel kesilmiş bir odunu, vuracan beline yani...

‘‘Tüyo verdi mi kız konusunda sayın Gandhi?’’ diye sordum.

‘‘'Sakin ol' dedi’’ şeklinde cevap verdi.

*

Yakalamışken, hayatın manasını filan sorar değil mi insan.

Yok, bu Gandhi'yi bulmuş rüyasında, utanmasa ‘‘Bu sene şampiyon kim olur?’’ diye soracak.

Nasıl bir ambiansta muhabbet ettiklerini sordum. ‘‘Çubuklu Hayal gibi bir yerdi’’ dedi.

Ağzından kerpetenle laf çekiyoruz. ‘‘Deniz kenarı yani. Ne giymişti peki?’’ diye sordum.

‘‘Normal o öyle sivil gezermiş ya, yine öyleydi. Bir de gözlükleri çıkartmış. Herhalde lens kullanıyordu...’’ dedi.

*

Zaten yeterince saçma olan bu konuyu sürdürmekte ısrar etmedim tabii ki.

Bu rüyayı anlatan elemanın yanında kız arkadaşı var. ‘‘Ben bu gerzekleri nereden buldum?’’ ifadesiyle bizi izliyor.

Ona da sordum rüya aleminde enteresan bir hikayesi var mı diye.

O da meşhur insan kontenjanından Hasan Celal Güzel'i görmüş bir kere rüyasında.

‘‘N'apıyordu? Yine yakaladığını öpüyor muydu Sayın Güzel?’’ diye sordum.

‘‘Yok, öyle duruyordu...’’ dedi.

Siz de takdir edersiniz ki; bu kadar sıkıcı bir rüya hakkında daha fazla detay dinlemek istemedim.

*

Aynı günün akşamı evde otururken Riko aradı.

Gelişi yakınlaştı ya, aklına estiğinde arıyor artık.

‘‘Ya, ben dün gece rüyamda seni gördüm’’ dedi.

Bak şimdi. ‘‘Topesto'dan tüyo mu aldın sen? Kafa mı buluyorsun sen benimle taa Büyük Britanya'dan’’ dedim.

‘‘Ne saçmalıyorsun sen? Rüyamda seni gördüm diyorum hooooop’’ dedi.

Özellikle son bölümdeki ‘‘Hoooop’’un vurgusu, ikna olmama yetti.

‘‘Angelina Jolie'nin görecek hali yok bizi tabii rüyasında... Eee, n'apıyordum senin rüyanda?’’ diye sordum.

‘‘Maçtaydın’’ dedi.

‘‘Yok yaaa! Ne maçıymış bu?’’ diye sordum.

‘‘Vallahi ister inan ister inanma badminton maçında hakemlik yapıyordun’’ dedi.

Ben ve badminton.

Yanyana gelmemiz imkansız olan sayılı sporlardan biri.

Hemen çıkıştım tabii: ‘‘Usta ne diyorsun, ne badminton maçı?..’’

‘‘Vallahi. Hem de millet sana bayağı saygı filan gösteriyordu. Senin badminton maçı yönetmenden daha enteresanı, yönettiğin maçta bizim topesto armutunun oynamasıydı’’ dedi.

‘‘Ha ha’’ dedim.

Kısaca, sonra devam ettim: ‘‘Taraf tutuyor muydum bari?’’

‘‘Tutuyordun bence. Çünkü Topesto sana raket fırlattı’’ dedi.

Enteresan tabii.
Yazarın Tüm Yazıları