Sonra bir durup düşünüyorum, içimden bir ses soruyor bu kez: "Melih Gökçek Ankara’yı kaç yıldır yönetiyor?"
"Mevla su vermeyince... Ehe, n’apalım o zaman?" diyor Melih Gökçek.
İçimdeki ses "Mevla su verir ama akıl da verir. Aklı, akan suyu tutman için verir; Kızılay Meydanı’nda döner dağıt diye değil" dedi.
Melih Gökçek bu sırada "İçindeki ses Emin Çölaşan olmasın senin?" dedi galiba ama tam yakalayamadım.
"Yok, ben Kanat’ın iç sesiyim, bu vesileyle Emin Abi’ye selam ederim" dedi içimdeki ses ve devam etti: "Eh Melih Bey, şimdi haberler çıkıyor: Japonlar krediyle gelmiş, projeyle gelmiş sen efelenmişsin, istememişsin diye... Senin sayfalarca cevabın vardır elbette, 2050’ye uzanan projelerin vardır fakat su yok be Melih Bey, onu ne yapacağız?"
"Mevla."
"Mevla suyu tut diye, getir diye akıl ve imkan vermiş olmalı. Ankara’da futbol takımı eksikti sanki. Mevla "Verdiğim suyu ne yaptın ey Melih!" dese ne diyeceksin Melih Gökçek."
Sonra "Yağdır Mevlam su!"
Kaç yıl oldu Melih Bey?
Hakkári’de gümrüğe takıldık
SEÇİM sonuçları açıklanırken gözüm kendi sorumluluk bölgem olan Hakkári ve Şırnak’taydı.
Latif Demirci ile yaptığımız seçim gezisinden iki ilde de "2 DTP destekli bağımsız, 1 AKP" çıkacağını öngörmüştük.
Bingo!
İki ilde de dediğimiz çıktı.
Ancaaaaaak!
Gümrükten gelen 100 kadar oy Hakkári’den Suvağcı’nın yerine AKP’li adayın gitmesinin yolunu açtı.