Paylaş
Metin Oktay’ı yeşil sahalarda izleme şansım olmadı ama kahramanımdır.
Gazeteciliğe yeni başladığım günlerde yine rahmetli olan İslam Çupi’yle birlikte Cağaloğlu’ndaki Gazeteciler Cemiyeti’nin lokalinde uzaktan saygıyla izlerdim.
Gazetedeki odamda Galatasaray’ı temsil eden tek obje bir Metin Oktay posteridir.
Hayri Ağabey telefon görüşmemizde Ümit Akdağ’ın sunacağı gecede Mehmet Ali Birand’ın yöneteceği bir panel, bir Metin Oktay sergisi ve bir de 1 saatlik Metin Oktay filmi gösterileceğini söyledi.
Tamamen Metin Oktay aşkıyla, Metin Oktay Gönüllüleri tarafından düzenlenen organizasyon 28 Eylül Salı akşamı Fulya’daki Yapı Endüstri Merkezi Salonu’nda gerçekleştirilecek. Metin Oktay’ı kalbinde ve hatıralarında yaşatanların haberi olsun.
Gökhan ve Raşit için
BAYRAM günü Seyrantepe’de ölen iki inşaat işçisi kardeşimiz, Gökhan Yavuz ve Raşit Ek’in adlarının yaşatılması konusunda güzel bir gelişme yaşandı.
Yaptığım “İsimleri stadda kapılarda yaşasın” önerisi, adı üstünde sadece bir öneriydi, simgesel bir öneri. Yönteme karışacak halim olmadığını belirtmiştim zaten; kapı adı olur, bir plaket olur, küçük bir vitrin olur; ona karar verecek kişiler belli.
Öneriye hem medyadan hem de farklı takımların taraftarından destek geldi, web üzerinde imza kampanyası düzenlendi; bu bile benim için yeterli mutluluk kaynağıdır.
Ancak Bülent Timurlenk (acetobalsemico) ve Bener Onar daha güzel bir haber uçurdular.
Galatasaray Eğitim Vakfı adına açıklama yapan Adnan Öztürk, ölen işçilerin çocuklarının eğitim masraflarının üstleneceğini söylemiş.
Hem Öztürk’e, hem de destek veren herkese kalpten teşekkür ederim.
Futbolseverin ‘Rüya Pazar’ı
NASIL bir Pazar günü yaşadık farkında mısın ey şanslı futbolsever?
Avrupa’nın dört bir köşesinden derbi, dört bir köşesinden büyük maç aynı güne denk gelmişti. Gün, Hollanda’nın en efsane rekabetiyle başladı: Feyenoord-Ajax.
Sonra Britanya’dan uzun yıllar unutulmayacak, 3-2’lik Manchester United-Liverpool maçı geldi. Almanya’nın en ateşli, siyasi temeli güçlü derbisi St. Pauli-Hamburg maçı bitti, Ruhr Derbisi geldi ardından: Schalke 04-Borussia Dortmund. Ya bizim memleket? İki derbi birden... Karşıyaka-Altay ve Fenerbahçe Beşiktaş...
Gücü kalan için Atletico Madrid-Barcelona maçı da tatlı niyetine servis edildi. Rüya gibi gün budur futbolsever için. Bu harika maçları yayınlayan kanallar da sağolsunlar tabii.
Futbolun marka değeri?..
BUCASPOR-Galatasaray maçının oynandığı zemin haklı olarak “Futbolun marka değerini böyle sahalarla mı yükselteceğiz” eleştirilerine yol açtı.
Aynı sahada ertesi gün Karşıyaka-Altay maçı oynanmasını nasıl açıklarız, o da ayrı mesele ya neyse! Fakat marka değerini korumak için yapmak gereken bir başka iş daha var. Fenerbahçe-Beşiktaş maçının ardından en çok konuşulan konulardan biri Aziz Yıldırım’ın Q7’ye hakaret ettiği görüntü oldu.
Sadece Yıldırım mı? Ağır çekimler sayesinde hemen her maçta “dudak okumak gibi özel bir yeteneğe sahip olmayı gerektirmeyecek şekilde” tane tane ne küfürleri ne hakaretler görüyoruz.
Bugün Yıldırım’a yarın başka yöneticiye, başka futbolcuya denk gelebilir. Baros’un “f..k”ları, Volkan’ın yaratıcı çeşitlemeleri, Toraman’ın “s....r”leri bu haftadan akılda kalanlar. Sahayı koru, yeşili sev; elbette hem fikiriz bu konuda. Ama ya havada uçuşan küfürler, hakaretler?
Futbola çık mu faydası oluyor. Ya bu görüntüleri ceza amaçlı kullansınlar ya da hiç yayınlamasınlar. Ayıp diye bir şey var.
Paylaş