Medya dedikodu sitelerine bir güzellik

MEDYA dedikodularına yer veren bir internet sitesi kurma fikri, eğer müthiş bir yanılgı içinde değilsem Ufuk Güldemir abime aitti.

Güldemir'in kurduğu Haber Türk'ün büyük başarısının ardından kimi başarılı, kimi zayıf kalan başka siteler de kuruldu.

Medya dedikodularının sadece medya mensuplarını ilgilendirdiğini düşünenler de vardı muhakkak ama bu sitelerin ziyaretçi sayısının çokluğunu, sadece medya çalışanlarıyla açıklamak mümkün değildi.

Şimdi ben son bir hafta içinde şahit olduğum birtakım hikayeler anlatacağım. Medya dedikodusu yazan sitelerin atladığı hadiseler bunlar. Onlar da istedikleri gibi kullanabilirler...

Geçen hafta cuma günü. Sabah saat 10:00'da Sütlüce'deyim. Ne işim var burada peki?..

Açıklayayım efendim, tipik bir meraka kurban gitme durumu. Bir gün önce Ertuğrul Özkök telefonda konuşuyor ben de tesadüfen yanındayım. ‘‘Tamam Nuri'cim. Onbuçukta oradayım. Doğan Bey de geliyor’’ diyor.

‘‘Nereye gidiyorsunuz?’’ diye soruyorum. Sanki sormasam olmaz.

‘‘MiniaTürk'ü denetleyeceğiz, sen de gel’’ diyor. ‘‘Yemeğim var benim yarın, gelemem’’ yalanını sıkayım diyorum, ‘‘Kahvaltıya mı gideceksin o saatte’’ diye püskürtülüyorum.

Emir-komuta zincri çalışıyor ve MiniaTürk'e gidiliyor. Bu çorabı başıma asıl ören kişinin Nuri Çolakoğlu olduğunu da orada anlıyorum. Nuri Çolakoğlu, Doğan Hızlan, Ertuğrul Özkök ve ben cuma gününü tesis denetleyerek açıyoruz. Güne bakar mısınız?..

MiniaTürk çok güzel olmuş, ama sabahın köründe ve sıcak adamı ağlatacak seviyedeyken gitmiş olmak istemezdim.

Tesis tetkik edilirken Atatürk Havaalanı'nın yanına geliyoruz. Bize tesisi gezdiren kişi, çok güzel bilgiler veriyor. O sırada Özkök ‘‘Bu havaalanı hatalı olmuş’’ diyor. Sorumlu kişi şaşkın vaziyette ‘‘Nereden anladınız?’’ diyor. Özkök cevaplıyor:

‘‘Bu uçaklar 747, Türk Hava Yolları'nın 747'si yok!’’

Sorumlu, ‘‘Vallahi helal olsun. Bunu bugüne kadar sadece iki tane eski Hava Kuvvetleri Komutanı fark etmişti’’ diyor.

Ben de dumura uğruyorum haliyle.

***

Salı akşamı bizim gazeteden Tufan Türenç, Doğan Satmış, Doğaner Gönen ve Nejat Seçen, Beyoğlu'na gidecekler. Bu kemik kadroya arada bazı isimler yancı olarak yazılır.

Bu sefer piyango bana vuruyor. Tufan Abi'nin Nevizade'deki forsu bana 10 basıyor. Masaya oturur oturmaz lotaryacı geliyor. 40 numaralık bir lotarya hazırlıyor. 5 milyon liraya bir numara alıyorsunuz. Çekiliş sonunda sizin numaranız çıkarsa dört şişe içki kazanıyorsunuz

Hepimiz numara alıyoruz. Sonra aynı işi yapan biri daha geliyor. Ondan da numara alınıyor.

Sonra sohbet muhabbet derken ‘‘Saki'den 5 numara Kanat Bey!’’ diye bir ses duyuyorum. ‘‘Bu ne demek şimdi?’’ diye düşünürken adam dört şişe içkiyi önüme koyuyor, ben kazanmışım.

Bu durum hoşumuza gidiyor, gülüyoruz filan. 5 dakika sonra ‘‘Saki'den Doğan Bey’’ diye öteki satıcı geliyor. Yani matematiğim zayıftır ama aynı masadan iki kişinin aynı gece iki çekilişi tutturması bayağı zor olsa gerek.

Tufan Abi, ‘‘Torbaya koyup masanın altına koyun şişelerinizi. Millet şike yaptılar diyecek’’ diyor.

Ben de hakikaten Kartel Medyası Şebekesi var da, benim mi haberim yok diyorum. Halk bunu da bilsin, vallahi şike yapmadık.

***

Ve çarşamba gecesi Ayşe Sözeri Cemal ve Hasan Cemal'in evindeki partideyiz. Hiç abartmadan söylüyorum, ortamda metrekareye dört tane Genel Yayın Yönetmeni düşüyor.

Bu kadar Genel Yayın Yönetmeni'ni bir arada görmek hakikaten sarsıcı bir deneyimdi. Ama ben akıllı bir insan olarak, İsmet Berkan'ın çok yerinde teşhisine kulak kabarttım ve gecenin tek gazete patronuyla, Okay Gönensin'le takılmaya çalıştım.

Malum, kendisi gazete sahibidir. Okay Abi, ‘‘Gitsene lan yanımdan’’ diyene kadar da peşinde gezdim.

Gecenin esprisi ise Hasan Cemal'den geldi. Biliyorsunuz, Meral Tamer son dönemde kendini havaifişekle mücadeleye adadı.

Parti son sürat devam ederken uzaklarda bir yerde havaifişek atıldı. Hasan Abi o dakika Meral Tamer'e döndü ve ‘‘Meral biz atmadık’’ dedi. Zamanlama ve sürat açısından 10 numarayı çaktık tabii Hasan Abi'ye.

Dansöz kısmına geldik ama benim yerim bitti. Dansözden hangi televizyon yıldızı kaçtı, hangi tarihçi yazar 20 milyon lira yapıştırdı, dansözü masadan indiren Genel Yayın Yönetmeni kimdi, ‘‘Birgül (dansöz) buraya yumruk havaya, Birgül sen bizim her şeyimizsin’’ diye kimler bağırdı, onları bulmak da medya dedikodu sitelerine kalsın...

ÇÖLAŞAN'DAN DÜZELTME

Malumunuz, geçen hafta şuursuzluk ırmaklarında sürüklenen bir insan misali, oturup ‘‘Kollayın kendinizi Oktay Bey’’ diye bir yazı yazdı bu fakir.

Yazıda ‘‘Emin Çölaşan'ın adamı harcaması için yazı yazmasına gerek yok, bir paragrafta götürür’’ şeklinde talihsiz bir değerlendirme yapmıştım.

Emin Abi yazının çıktığı gün aradı ve şöyle dedi: ‘‘Kanatçım, iyi yazmışsın, güzel olmuş da bir hata var. Benim adam harcamam için paragrafa bile gerek yok, bir cümlede bitiririm alimallah!’’ dedi.

Emin Abi'nin sadece bir harf ve bir noktayla bile adamı doğduğuna pişman ettiğini bilen biri olarak bu hatayı nasıl yaptım bilemiyorum. Ama şimdi bu durum düzeltiyorum...
Yazarın Tüm Yazıları