Kadıköy Çarşısı’nda çok başarılı bir şekilde martı sesi çıkartabilen bir balıkçı var.
Hatta o kadar başarılı ki; “Kediye canlı istavrit götürüp evde bir korku filmi havası yaratsam mı?..” diye düşündüğüm bir anda “Kraaaaa!” diye bağırması, aklıma eski dostum Martı Gövö’yü getirdi. Evi taşıyınca Gövö Familyası’nı geride bırakmış oldum. Ara sıra pizza yemesini filan özlüyorum tabi, fakat emin ellerde olduğunu biliyorum.
Martı sesi çıkartan adama şaşıdıysanız, Kaz Rodi’yle de tanışmalısınız. Kadıköy sakinleri tanır Kaz Rodi’yi. Kendileri bildiğimiz kazdır ve Kadıköy Çarşısı’nda yaşar. El üstünde tutulur. O da kafasına göre badi badi gezer... “N’aber Kaz Rodi Abi?” dedim her zamanki gibi, o da her zamanki gibi gagayı bile çevirmedi.
Kadıköy’de belli bir sıra olmaksızın tekrarladığım hareketler var. “Çiya/Adapazarı Islama Köftecisi/Baylan” arasından bir seçim yapıp yeme/içme işini hallediyorum. Zihni’de ve Zero’da plak bakıyorum. Ve tabii sahafları geziyorum. Kadıköy’deki sahaflar güzel, çizgi romancıların bulunduğu pasajda iyi şeyler buluyorum vesaire.
Bir tanesinin vitrininde Flash Gordon albümleri gördüm. Checkers diye bildiğim, bazı albümlerine sahip olduğum yayın evi basmış. En sevdiğim döneme, 1930-1950 arasındaki Altın Çağ’a ait, Alex Raymond’un çizdiği Flash Gordonlar... Tabii tıpkı basımlardan söz ediyoruz burada. Orijinali kim kaybetmiş?.. Maddi açıdan 5 cilt Flash Gordon’u alıp eve dönecek bir performans sergileyemeyeceğimi biliyorum fakat yine de soruyorum: “Bi bakabilir miyim şu ciltlere?” Adam uzanıp çıkartıyor ciltleri. Bende daha iyi bir baskı olarak Flash Gordon bulunmakta fakat kuzu gibi yatan 5 cilt insanın içini gıdıklıyor.
“Ne kadar bu ciltler?” diyerek soruyorum. “Size 750 olur” diyor adam. “Ne kadar elli?!” diye irkilip kendime geliyorum. Neticede bulunmaz Hint kumaşı değil. Arka kapaktaki orijinal satış fiyatına bakıyorum, hatırladığım gibi tanesi 20 dolar. İnternet aracılığıyla bu fiyata hatta daha altına bulup getirebilir insan. Adamın bana atmaya kalktığı kazığın teğet geçmesine kızmadım. Fakat sadece insanları kazıklamanın bu kadar basit olmadığını hatırlatmak için şöyle bir konuşma yaptım satıcıya: “Bakın bu ciltlerin tanesi 20 dolar. Çarpı beş, etti 100 dolar. Dolara 2 TL desek, 200 TL eder. Haydi bunları dükkanda satıyorsunuz diye abartıp yüzde yüz kâr koysanız, 400 TL eder... Kalan 350 ne oluyor?..” Cevap olarak sadece “İndirim yaparım size...” diyebildi. 5 cilt Flash Gordon’a 750 TL ha?.. Vay bu işten anlamadan sahaf eline düşene!..