HAFTANIN fırsat maçı. Bir maç alana 6 puan bonus var... Galatasaray kağıt (ve yeşil saha) üzerinde bu fırsatı değerlendiremedi ama belli ki iyimser bir insanım, mutluyum.
Niye mi? Açıklamaya çalışacağım... * * * Elbette bu maçta 3 puan alınsa çok işine yarayacaktı Galatasaray’ın. Moral açısından baskı kuracaktı, milli maç öncesi eli ensesinde uzanıp olayların seyrine bakacak bir pozisyonda bulacaktı kendisini. Fakat bunu beceremedi. Fakat kahrolmak? Hayır... Şunu kabul etmeliyiz, Galatasaray geç yaşında bir tür çocukluk/gençlik hastalığı atlatıyor. Önceliği zamanın kuyruğuna takılmak; yeniden bir ruh bulmak, elini kolunu keşfetmek. Fazla olumlu bulabilirsiniz dediklerimi ama galiptir bu yolda “puansal mağlup”... * * * Mersin İdmanyurdu’nu yenebilir miydi Galatasaray? Elbette. Ama bu maça “kesin yenmeliydi/kesin yenerdi” diye bakmak G.Saray’ı amaçlanan yerden uzaklaştırır. Nedir amaçlanan? Yeniden özgüven sahibi, yarıştığı koşunun doğasını bilen ve ligin/hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye hazır, gerçekçi bir takım. Bu yolda doğru ilerlediğine inanıyorum takımın. Mersin İdmanyurdu’nu yense her şey daha parlak, daha tatlı gözükecekti Bayram arefesinde milyonlarca taraftara, elde var bir gerçek... Ama bu oyun, bu disiplin de mühimdir. Ve elimi vicdanıma koyduğumda kayıptan çok kazanç görüyorum. İster Bayram iyimserliği deyin, ister züğürt tesellisi. Herkese iyi bayramlar. Sana da Muslera... Sana da Semih... Sana da Elmander... Sana da Melo... Sana da Fatih Hoca... İyi bayramlar Cimbom.