Paylaş
TBMM, AB yolundaki taşları temizleme operasyonu kapsamında bazı kanun maddelerini değiştirmek azminde.
Tartışmaların merkezinde “idam cezasının kaldırılması” var.
Türkiye 1984’ten sonra hiçbir idam cezasını infaz etmemiş fakat bu “ayıplı” halden tamamen kurtulmak, idam cezasını ülke gündeminden çıkarmak istiyor.
MHP hariç Meclis çatısı altındaki tüm partiler -belli çekincelerini dile getirenler olsa da- idam cezasının kaldırılmasını destekliyor.
* * *
Birkaç ay sonra, Kasım 2002’de bugün “10’uncu yılını idrak ettiğimiz” devr-i iktidarına başlayacak olan AKP adına Bülent Arınç kürsüye geliyor.
Konuşmasında “Ölüm cezasının kaldırılması konusu geldiğimiz noktada bir zaruret ifade etmektedir” de diyecek olan Arınç, Avrupa Birliği’ne katılımı “Bir temel dönülmez noktadır” diye yücelttikten sonra “yan çizenleri” şöyle eleştiriyor:
“Avrupa Birliği’ne girme noktası, Türkiye’nin ekonomik ve mali standardının yükselmesi, Türkiye’de demokrasi ve hukuk standardının yükselmesi için bir fırsattır değerli arkadaşlarım...
...Ulusal Program’da benim AK Parti olarak imzam yok. Ben, belki bu programda olanlara itiraz etsem, bana hiç kimse itiraz edemez ama, bu Ulusal Program’ın altında MHP’nin imzası var, ANAP’ın imzası var, DSP’nin imzası var. Altına imza attığınız şeyden bugün nasıl şikâyet edebiliyorsunuz?! Altına imza attığınız şeyden, bugün başka arkadaşlarınızı bölücülükle nasıl suçlayabilirsiniz?! Altına imza attığınız şeyden, bugün seçim gözüktü diye, nasıl vazgeçebilirsiniz değerli arkadaşlarım?! (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunu yaptığınız zaman samimi olabilir misiniz?”
* * *
Oylamada o sıralarda Meclis’te 53 vekille temsil edilen AKP’den 47 elin idam cezasının kaldırılmasına “Evet” dediğini hatırlayalım önce.
Sonra mesela şunu hatırlayalım...
O gün yasağı sürdüğü için vekil olamayan ancak AKP Genel Başkanı olarak oturumu salonda izleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu (idam cezasının kaldırılması) çok büyük bir başarıdır. Ben burada özellikle TBMM’yi takdir ediyorum, alkışlıyorum” dediğini...
Veya AKP grubu adına Mehmet Ali Şahin’in “Ölüm cezasının kaldırılmasını parti olarak, grup olarak biz de istiyoruz” dediğini veya yine AKP adına Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “Asamadınız, bundan sonra da asamayacaksınız” dediğini.
Bir de 2006’da, yine AKP’nin devr-i iktidarında idam cezasının “tamamen” kaldırıldığını.
Ha, tabii dün Özgür Mumcu’nun Radikal’de hatırlattığı gibi 12 Eylül referandumu öncesinde Başbakan Erdoğan’ın gözyaşlarını tutamayarak okuduğu mektupları...
* * *
Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayor dün Habetürk televizyonunda idam cezasının geri getirilmesi için düzenledikleri imza kampanyasına katılanların verdiği büyük destekten bahsediyordu.
Başbakan Erdoğan’ın “Kamuoyu istiyor idamları” diyerek tarihe gömdüğümüz ölüm cezasının kanlı tabut kapağını aralarken göz kırptığı kampanya ve kamuoyu bu mudur bilemiyorum.
Halka “İdam istiyor musun?” diye sorulursa “Evet” cevabı çıkar, çıkacaktır ama doğru mudur bu?
On yıllardır, cunta dönemleri hariç elini ipe sürmemiş bir ülkeyi yeniden ölüm cezasını tartışır hale getirmek doğru mudur?
Veya şöyle sorayım, Bülent Arınç’ın 10 yıl önceki cümlelerini alıntılayarak:
“Altına imza attığınız şeyden, bugün seçim gözüktü diye, nasıl vazgeçebilirsiniz değerli arkadaşlarım?! (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunu yaptığınız zaman samimi olabilir misiniz?”
Samimi olabilir misiniz gerçekten?
Birazcık mesela...
Paylaş