Paylaş
Pozisyonu ve politikada geçirdiği yıllar “bazı demeçlerin nereye gideceği” konusunda da sonsuz deneyim kazandırmıştır kendisine.
“Dün bir kanaldaki yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez” derken de herhalde başlatacağı tartışmayı öngörmüştür.
Sonraki gelişmeler malum...
Yapım şirketi, “Evet kovduk ama dekolteyle ilgisi yok” açıklamasıyla sunucu Gözde Kansu’nun işine son verildiğini duyurdu.
Hüseyin Çelik de Twitter’daki hesabı üzerinden konuyla ilgili bir açıklama yaptı.
Açıklamasını aynen aktarayım önce:
“Pazar günü katıldığım bir TV programında kamudaki kıyafet serbestliğinin aşırıya kaçabileceğine dair bana bir soru soruldu.
Ben, cevabımda aynı endişenin üniversitelerdeki kıyafet serbestliği esnasında da dile getirildiğini, ancak bunun yersiz olduğunu söyledim.
Cevabımda, kapalı olmak çarşaflı veya peçeli olmak anlamına gelmediği gibi; başı açık olmak da aşırı dekolte giyinmek anlamına gelmez, dedim.
Mülakatta dekolte giyinmiş bir sunucuyu uçlara örnek olarak verdim. Bu konuşmamda bir TV, bir program veya bir kişi adı asla vermedim.
Sonrasında isimlendirmeler, yakıştırmalar medya tarafından yapıldı. Bir kez daha söylüyorum. Duyarlılığımız toplumun genel duyarlılığıdır.
Bir birey, bir TV izleyicisi veya bir politikacı olarak bir konuda görüşümü dile getirmek de benim en tabii hakkım ve ifade özgürlüğümdür.
TV programındaki sözlerimden yola çıkarak “Hayat tarzına müdahale ediliyor” gibi bir istismar konusu çıkarmak kötü niyetli bir çabadır”.
*
Bu tartışılan vakadan bağımsız olarak da önemlidir, çünkü “Sözcü Çelik”, bir yandan da kendini “toplumun genel duyarlılığının” sözcüsü konumunda görerek “ileri uçar” konusunda raconu kesiveriyor, sınırı çekiveriyor.
Sunucu Gözde Kansu’nun göğüs dekolteli elbisesi bir uç, çarşaf ve peçe diğer uçtadır Sözcü Çelik’e göre.
Bunun arasında kalan kıyafet skalası toplumsal genel duyarlılığa “şimdilik” uygun görülmekte.
Bu skala gelecek günlerde bir yırtmaç, bir etek boyu, bir sırt dekoltesiyle daha da daralır mı, hep beraber göreceğiz.
Devletin kimsenin kılık kıyafetine karışmaması gerektiği konusunda hemfikiriz; özgürlük alanlarının genişletilmesi konusunda da.
Fakat başörtüsüne yasak kaldırılırken kadınların kılık ve kıyafetine düzenleme getiren yönetmelikteki “kısa kollu giyme yasağının” yerini koruması tuhaf kaçmıyor mu? Kısa kollu giymek de mi uçtur mesela?
O yönetmelikte kadınlara özgürlük getirilen sadece iki alan daha var. Birincisi, “normal topuklu” giyme zorunluluğu kalktı. Bu sevinçle resmi kurum ve kuruluşlarda platform patlaması yaşanması durumunda bir uç hatırlatması daha gelir mi bilemem tabii.
İkincisi, “düzgün kesilmiş tırnak” alanında devrim gerçekleşti. Artık tırnaklarını “yamuk kesmek” veya “yamuk uzatmak” özgürlüğünün hayaliyle yanıp tutuşan geniş kadın kitlelerinde bir sevinç, bir sevinç...
*
Sunucu, Çelik’in açıklaması yüzünden mi kovulmuştur? Hem kendisinin hem de yapımcının açıklamalarına bakarsak, hayır.
Peki şöyle sorsak soruyu?...
Hüseyin Çelik, böyle bir açıklamayla hanımefendinin işini kaybedeceği bir süreci tetikleyebileceğini hiç düşünmemiş olabilir mi?
Hangi sunucu olduğu konusunda şüphe bırakmayacak şekilde işaret fişekleri çakmışken “İsim vermedim ki? Kimseyi işaret etmedim ki?” demesini ikna edici bulabilir mi?
Gücünden sual olunmayan iktidar partisinin sözcüsü ve “halkın hislerine tercüman” iddiasındaki bir politikacı olarak, hükümetle arası gayet iyi bir medya kuruluşunun bu demeci görmezden gelebileceğine hakikaten kendisi inanır mı?
Haydi kendisi inandı, bizim de inanacağımıza inanır mı?
Paylaş