Görmek istediğim rüyalar

BİR gün dünyaya hákim olacaklarına ve insanoğlunu tamagochi bebeği gibi idare edeceklerine ciddi ciddi inandığım Japon milleti, rüya görme makinesi icat etmiş.

Dünkü gazetede yer alan haberin giriş cümlesine ayrıca dikkat çekmek isterim sevgili okur: ‘‘Daha önce köpek havlamasını tercüme eden 'Bowlingual' isimli cihazı üreten Takara Co. Ltd. isimli Japon firması, şimdi de rüya makinesi icat etti.’’

Köpek havlamasını tercüme edecek bir alete bütçe ayıran bir milletten ben her şeyi beklerim, ona göre.

Her neyse, 140 dolara satılacak cihaza gerekli bilgileri yükledikten sonra istediğiniz rüyayı görebiliyormuşsunuz.

Acayip bir hadise olduğu çok açık.

Denemek ister miyim çok emin değilim ama eğer bir gün denersem görmek isteyebileceğim rüyaları sıraladım...

Angelina Jolie, Cameron Diaz ve ben oturmuş laflıyoruz...

Galatasaray-Real Madrid Şampiyonlar Ligi Finali'nde. Maç da San Siro'da oynanıyor olsun. Fatih Terim beni 87'nci dakikada, maç 0-0 sürerken oyuna alıyor. Orta sahadan rövaşatayla gol atıyorum ve kupayı kazanıyoruz.

Bir önceki rüyayı, 90 dakika oynadığım ve 5 gol attığım şekilde görmek istiyorum.

Bir de kendi kale çizgimden top çıkardığım versiyonunu rica edeyim. Yok abi, bu final rüyası bitmez geçeyim ben bunu...

Angelina (artık samimi olduk ya) ve Cameron'u da yanıma alıp bizim perşembe günleri yaptığımız ‘‘öküz’’ toplantısına gidiyorum. Benim elemanlar, yere düşerek filan bayılıyor.

Robert De Niro, Al Pacino, Marlon Brando ve ben (aslında John Casavettes de olur, rüya değil mi, rüya icabı canlansın) poker oynuyoruz. Aramızda anlaşıp Al Pacino'ya kavuğu giydirmişiz; mütemadiyen söğüşlüyoruz abiyi.

Cameron'la Angelina arıyorlar, ‘‘Akşam işim var’’ diye ekiyorum. İnsanoğlu böyle arsızlaşır işte! Terbiyesize bak!

Keith Richards'ın omzu çıkmış. Mick Jagger arıyor ve ‘‘Lütfen Keith'in yerine çalar mısın? İstediğin parayı vereceğiz’’ diyor. ‘‘Para istemez’’ diyorum ve Rolling Stones'la turneye çıkıyorum. Süper çalıyorum, Keith Richards gitarını imzalayıp hediye ediyor.

Ben de bir gitar imzalayıp Keith abiye hediye ediyorum. Ağlıyor. Çüş!

Angelina'yla Cameron, beni Monica Bellucci'yle yemekte görüyor. Bozuluyorlar haliyle!

Red Hot Chili Peppers'dan ‘‘Baba bize katıl’’ diye teklif geliyor, kabul etmiyorum!

Gazete beni Premiership'i izlemekle görevlendiriyor. Bir sezon Londra'da kalıp Arsenal maçlarını seyrediyorum.

Sezon sonunda Arsenal menajerlik öneriyor, kabul etmiyorum.

Al Pacino arıyor, ‘‘Kanatçım, harbi konuş. Siz beni yediniz mi geçen akşam pokerde?’’ diye soruyor. ‘‘Zzzt Erenköy’’ diyorum.

Dana Ferhat, arkasından yazdığım veda mektubu için teşekkür etmeye geliyor ve ‘‘İnsan unutulunca ölürmüş. Bir dana olarak beni unutmadığın için teşekkür ederim Kanat Abi!’’ diyor. ‘‘Bu ne biçim rüya be!’’ diyerek uyanıyorum.

Japonlar dünyayı ele geçiriyor. Cüneyt Arkın'la beraber dünyayı kurtarıyoruz. Sonra bu mücadelemiz ‘‘Dünyayı Kurtaran İki Adam’’ diye film oluyor; biz kafadan Oscar alıyoruz Cüneyt babayla.

Oscar törenine Kylie Minogue'la gidiyorum. Al Pacino'yla barışıyoruz.

Rüya görme aleti dile geliyor ve ‘‘Abi başka saçmalık kalmadıysa ben bir bozulayım artık’’ diyor.

Uyanıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları